Amos Harl'in açıklamalarında dikkat çekici olan şey, işgalci
rejim ordusunun yakın gelecekte Hizbullah'la yeni bir savaş ihtimalinden endişe
duymamasıdır. Çünkü onlara göre Lübnan hükümeti ekonomik krizle çok fazla iç
içe ve Lübnan'daki iç durum her bakımdan çok karmaşık. Lübnan vatandaşları
açlığın eşiğinde. Ayrıca yeni bir hükümetin kurulması ülkeyi içinde bulunduğu
derin krizden asla çıkaramayacak.
İşgal rejimi gazetesi, bu "sahte ifşaatlar"
aracılığıyla Hizbullah tarafından mağlup edilen işgal ordusunun kırık ruhunu
güçlendirmeye çalışıyor, ancak bu "ifşaatlar" işgal ordusunun
moralini yükseltmek yerine onları büyük ölçüde zayıf düşürüyor. Ya da bu ifşaatlar,
bu zayıflıkları örtmeden önce, bu rejimin sefil durumunu daha da görünür
kılıyor.
Açıktır ki, bu "ifşaatların" skandalları bu
kadarla sınırlı değil, işgal rejiminin Lübnanlıların ekonomik durumlarının
sıkıntı içinde olmasından memnun olduğunu gösteriyor. Çünkü Hizbullah Lübnan
milletinin bir parçasıdır ve onların durumu Lübnan milletinin durumu gibidir.
Peki bu, "rejim ifşaatlarına"
göre çöküşün eşiğinde olan Lübnan'a karşı bir savaş başlatmak için en iyi
fırsat mı?
Bu " ifşaatlardan" işgal rejiminin Hizbullah'la
yüzleşmekten korktuğu görülüyor. Her ne kadar bu rejim, Hizbullah'ın
Lübnan'daki korkunç ekonomik durumla meşgul olduğunu bilse de. Ki bu sıkıntılı
durumu ABD, işgal rejimi, gerici Arap rejimleri ve Lübnan içindeki paralı
askerleri oluşturdu. Tek başına bu bile Siyonist işgal rejiminin Hizbullah'la
yüzleşme korkusunun boyutunu ortaya koyuyor.
Bu işgal rejimi ifşaatlarının diğer bir yönü ise el-Celile'de Hizbullah'la yüzleşmek olan
"Deforah" adlı bir askeri birliğin oluşumundan bahsetmesi. Bu,
Hizbullah'ın Lübnan'ı bölgedeki ve dünyadaki en güçlü kötülükten koruyabileceği
gerçeğinin düşman tarafından kabulü değil mi?!