Filistin İslami Cihad hareketinin Tahran'daki temsilcisi
Nasır Ebu Şerif, Tahran Üniversite Hukuk ve Siyasal Bilimler Fakültesi'nde
düzenlenen "Ayetullah Reisi ve Dr. Emir Abdullahiyan'ın Şehadetinin
Uluslararası Boyutlarının İncelenmesi" konulu toplantıda yaptığı konuşmada,
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı
Dr. Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın çeşitli bölgesel ve uluslararası çevrelerde
Filistin sorununu desteklemedeki rolünü ve samimi çabalarını takdir etti.
Nasır Ebu Şerif bu konuda şunları söyledi: ‘Şehit Seyyid
İbrahim Reisi ve Şehit Emir Abdullahiyan, Filistin meselesinde büyük ve önemli
rol oynadılar. Merhum cumhurbaşkanı, hem İmam Rıza’nın (a.s) türbesinde görevli
olduğu hem cumhurbaşkanı olduğu tüm dönemlerde, sadece İran için değil, tüm
İslam milleti için çalıştı ve hizmet etti. O her zaman, Filistin meselesini
İslam ümmetinin temel ve merkezi meselesi olarak görmüştür, çünkü bu, İmam
Humeyni’nin (r.a) kurucusu olduğu bir teoridir.
Bugün Filistin meselesi geçmişe nazaran dünya meselelerinin
başında geliyor, bir Amerikan vatandaşı Filistin meselesi yüzünden neden
kendini yaksın ki? Neden Amerika ve Avrupa'da Filistin'e destek gösterileri
yapılmalı? Güney Afrika cumhurbaşkanı neden Siyonist rejimle bağlarını kesmeye
karar verdi? Bunlar Filistin meselesine verilen küresel önemi gösteriyor.
İslam İnkılabının zaferinden bu yana İran İslam Cumhuriyeti'nin
Filistin meselesini hem kendisinin hem de İslam milletinin birinci meselesi
olarak gündeme getirmesi, İranlı yetkililerin derin bakış açısını ortaya
koymuş, böylece bugün Filistin küresel bir mesele haline gelmiştir.
İran siyasetinin en önemli eksenlerinden biri düşmanlarımızı
tanımamız gerektiğidir ki bu İmam Humeyni'nin davranışlarında, eylemlerinde ve
inançlarında açıkça görülmektedir.
Kanserli Siyonist rejim tümörünü İslam ümmetinin kalbine
yerleştirmek, İslam ümmetini tehdit eden düşmanların en tehlikeli projesidir. Beyaz
Saray sözcüsü veya ABD Dışişleri Bakanı veya Pentagon dâhil olmak üzere
Amerikalı yetkililerin ve diğer Batılı ülkelerin konuşmalarına dikkat edersek,
İsrail'in her zaman tüm devletlerden ve çevre ülkelerden daha güçlü olması
gerektiğini ve tüm ülkelerin bu rejimden zayıf olması gerektiğini vurguladıklarını
görüyoruz.
Yani onlara göre İran, Türkiye, Suriye ve diğer ülkelerin
zayıflatılıp yok edilmesi gerekiyor. Ancak inkılabın zaferinden bu yana İran
İslam Cumhuriyeti düşmanını belirledi ve İmam Humeyni (r.a) Siyonist rejim için
kanserli tümör tanımını kullandı.
İmam Hamanei, rehberliğinin başlangıcından bu yana İmam Humeyni
(r.a) ile aynı çerçevede olmuş ve onun politikalarını sürdürmüş, İran İslam
Cumhuriyeti'nin izzet ve onurunu korumuş ve Batı'nın İran'ın iç işlerine ve Filistin
meselesini desteklemesine karışmasına izin vermemiştir.’
Ebu Şerif, İslam İnkılabının birçok başarısına, İran’ın
çeşitli sektörlerdeki kayda değer ilerlemesine ve çeşitli ürünlerde kendi
kendine yeterliliğine değinerek, şunları söyledi: ‘İran, dünyada birçok ülkenin
Batılı ülkelerin yardımına ihtiyaç duyduğu projeleri hayata geçirmeyi başardı
ve İran'ın en önemli başarısı nükleer enerji, füze programı ve bilimsel
ilerlemeler alanında oldu. İran'ın bölgedeki varlığı gücünü gösterirken, Batılı
ülkeler ise bölge ülkelerinin ilerlemesine karşı çıkmakta ve yalnızca Siyonist
rejimin bölge ülkelerinden her alanda üstün olmasını istemektedir.
Siyonist rejime karşı mücadele, İran İslam Cumhuriyeti'nin
dış politikasının en önemli eksenlerinden biridir. Şehit İbrahim Reisi ve Dr.
Emir Abdullahiyan Filistin'e destek vermenin hem İslami bir insanlık görevi hem
de milli bir görev olduğuna yürekten inanıyorlardı.
Bugün Batılı iddiacıların sessizliğinin gölgesinde Filistin
halkının kitlesel katliamına şahit oluyoruz. Filistin meselesi, İran İslam
Cumhuriyeti'nin hem cumhurbaşkanlığı düzeyinde hem de dışişleri bakanlığı
düzeyindeki yapılarında öne çıkan konu ve unvanlardan biridir. Öyle ki Aksa
Tufanı operasyonu sonrasında hem cumhurbaşkanlığı hem de İran Dışişleri
Bakanlığı düzeyinde Filistin'e destek faaliyetleri çoğalmış, şehit dışişleri
bakanı Filistin'e destek amacıyla birçok ziyaret gerçekleştirerek bölgesel ve
uluslararası çevrelerde, toplantılarda Filistin meselesini sonuna kadar
savunmuştur.’
Nasır Ebu Şerif, Şehit Reisi hakkında şunları söyledi: ‘Bu
yüce şehidin Filistin meselesine verdiği desteğe tüm bölgesel ve uluslararası
çevrelerde şahit olduk. Riyad'daki İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında
yaptığı konuşmada İran'ın Filistin'e desteğini ifade etti. Oradaki konuşmasında
açıkça Filistin meselesini savundu ve Filistin milletine silahlı destek
talebinde bulundu ve Arap ülkelerinden, özellikle de Siyonist rejimle
ilişkilerini normalleştiren ülkelerden ilişkilerini kesmelerini istedi.'
İslami Cihat temsilcisi, Arap ülkelerinin çoğunun uzlaşma
yaklaşımına ve bir kısmının Amerika'ya, bir kısmının ise Siyonist rejimle
uzlaşmaya yöneldiğine değinerek şu ifadelerde bulundu: ‘Ne yazık ki Arap ve İslam
ülkeleri büyük bir sınavı geçemediler, Mısır gibi bir ülke bölgedeki ve
dünyadaki tüm kazanma kartlarını kaybetti. Ancak İran'ın bölgesel konumu
iyileşti, Yemen ekonomik imkânlar açısından iyi durumda olmasa da, yaklaşık on
yıl süren bir savaşın ardından, Filistin'e verdiği destek nedeniyle bugün
Mısır'dan çok daha yüksek bir stratejik konuma sahip.
Bölgenin önemli meseleleri konusunda tarafsızlık, bölgenin
merkez ülkelerinin çıkarına değildir. İran İslam Cumhuriyeti'nin Siyonist
rejimin Şam'daki İran konsolosluğuna yönelik saldırısına yanıt olarak gerçekleştirdiği
"Gerçek Vaat" operasyonunda gücünü ve dünyanın gözü önünde Siyonist
rejimin hedeflerini yerle bir ettiğini hepimiz gördük. İran'ın eylemleri
Filistin meselesi açısından çok önemlidir ve onlara moral vermekte ve
mücadelelerini sürdürmelerine yardımcı olmaktadır.’
Ebu Şerif, Filistin halkının mücadelesinin meşru olduğunu vurguladı
ve şunları söyledi: ‘Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkı ve direnişi dört bir
yandan kuşatılmış ve baskı altındadır ve onları tüm gücüyle savunan tek ülke
İran İslam Cumhuriyeti'dir ve biz Filistin halkı olarak İran'ın rolünden gurur
duyuyoruz. İran'ın hedeflerine ulaşacağına, başarılı ve galip geleceğine
inanıyorum.
İran'ın Siyonist rejime karşı direniş alanında oynadığı rolü
takdir ediyoruz, iki yüce şehit olan Dr. Reisi ve Dr. Abdullahiyan, Filistin'in
desteklenmesinde büyük rol oynadılar ve biz Filistinlilerin gönlünde özel bir
yere sahipler. Onların başarıları sonsuz olacaktır. Bizler de Filistin ve Kudüs
tam özgürlüğüne kavuşuncaya kadar onların yolunu sürdürmeyi umut ediyoruz.’
Pakistan İmamiye Hareketi Merkez Konseyi Başkanı Allame Seyyid
Şebir Buhari de bu toplantıda yaptığı konuşmada, şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan’ın
İslam ümmetinin ilk meselesi olan Filistin meselesini destekleme konusundaki çabalarına
övgüde bulundu ve İran İslam Cumhuriyeti'nin, İslam İnkılabının zaferinin
başlangıcından bu yana İslam dünyasının önemli meselelerine destek verme
konusundaki tutumuna değinerek şunları söyledi: ‘İmam Hamanei cumhurbaşkanlığı
döneminde Pakistan'ı ziyaret ettiğinde 100 bin kişi kendisini havaalanında
karşılamaya gitmiş ve İmam Hamanei Pakistan halkının bu karşılamasını
unutamayacaklarını defalarca söylemiştir. Şehit Reisi'nin geçtiğimiz günlerde
Pakistan'a yaptığı ziyaret, Ayetullah Hamanei'nin o tarihi seyahatinin anısını
bir kez daha canlandırdı.’
Allame Seyyid Şebir Buhari, dürüstlük ve samimiyetin Şehit
Reisi'nin en önemli özelliklerinden biri olduğunu belirterek, şu ifadelerde
bulundu: ‘Sayın Reisi’nin şehadeti sonrasında Şii ve Sünni Müslümanlar onun
için ağlamıştır. Şehit Reisi, Filistin meselesine destek için çok çaba sarf etmiştir
ve onun şehadeti bu çabaları daha da ön plana çıkarmıştır.
İmam Humeyni (r.a) mübarek Ramazan ayının son Cuma gününü Dünya
Kudüs Günü olarak adlandırdığından, yani 43 yıl öncesinden beri Pakistan'da her
yıl Dünya Kudüs Günü'nü programı düzenliyoruz ve Filistin'e desteğimiz açık ve
nettir.
Aksa Tufanı operasyonu, kendilerini Filistin'in destekçisi
olarak adlandıran bazı Arap ülkelerinin ikiyüzlülüğünü ve Filistin ulusunu ve
direnişini dürüst ve fiili bir şekilde savunan tek ülkenin İran İslam Cumhuriyeti
olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Pakistan'da da Filistin için şehitler verdik, örneğin Dünya
Kudüs Günü töreninde onlarca Pakistan vatandaşı terör saldırısında şehit oldu.
Dr. Reisi ve arkadaşlarının şehadeti kesinlikle İslam
ümmetine yeni bir ruh verecektir ve Allah'ın yardımıyla çok yakında Mescid-i
Aksa'da İran İslam Devrimi bayrağı altında zafer namazı kılacağız.’
Bu toplantının devamında, Irak Nuceba Hareketi liderlerinden
Seyyid Abbas Musevi, şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan'ın direniş eksenine
yönelik değerli hizmetlerini ve özellikle tüm küresel ve bölgesel çevrelerde ve
toplantılarda Filistin ulusunu cesur ve özverili bir şekilde savunmalarını
takdir etti ve “Filistin meselesinin, direnişinin ve dünya mazlumlarının tek
gerçek savunucusu İran İslam Cumhuriyeti'dir” dedi.
Abbas Musevi, Şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan‘ın başta
Filistin meselesi olmak üzere İslam ümmetinin önemli meseleleri konusunda
fikri, siyasi ve ideolojik olarak aynı doğrultuda olduklarını belirtti ve
şunları söyledi: ‘Onlar, bölgesel düzeyde özellikle İslami direnişe açık destek
alanında büyük kazanımlar ve başarılar elde ettiler ve bu da direniş ekseninin
güçlendirilmesi alanında en iyi sonuçları getirdi.
Bu iki yüce şehit, Irak hükümeti ile direniş grupları
arasında koordinasyonun sağlanmasında ve Irak direniş gruplarının birleşip
bütünleşmesinde büyük rol oynadı, böylece bu grupların Siyonistlerin önemli
askeri mevzilerini hedef aldığını ilk kez gördük. Bu rejim, füze ve insansız
hava araçlarıyla Irak'taki Amerikan üslerini ve Irak'ın Kürdistan bölgesindeki
Siyonist üslerini hedef aldı.
Şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan direniş ekseninin önündeki
engelleri bilinç ve zekâlarıyla kaldırdılar ve Geçek Vaat operasyonunun onların
zamanında gerçekleşmiş ve İran’ın Siyonistlerin burnunu yere sürtmüş olması
onlara iftihar olarak yeter. Bu iki şehit, Şehit Süleymani'nin boşluğunu çok
güzel doldurdu, çünkü ikisi de Velayet-i Fakih mektebinde yetişmişlerdir ve
hepimiz onların yolunu sürdürmeyi umut ediyoruz.’
Bu toplantıda, Siyonist rejimin terör saldırısında şehit
olan Hizbullah eski Genel Sekreteri Şehit Seyyid Abbas Musevi'nin kız kardeşi Sayın
Hüda Musevi de konuştu ve şehit Reisi ve Emir Abdullahiyan'ın özellikle
Filistin meselesi olmak üzere İslam milletinin meselelerini destekleme
çabalarını takdir etti ve şunları vurguladı: ‘Bu şehitlerin cenaze törenlerinde
milyonlarca insanın bulunması dünyayı şaşırttı, bu muhteşem cenaze onların
samimiyetinin ve dürüstlüğünün bir ifadesidir ve düşmanlara ve dünyaya, İran
halkının hâlâ ilkeli ve devrimci duruşta ısrar ettiğini, sözlerinin bir
olduğunu ve İmam Hamanei’ye bağlı olduklarını vurguladıklarını göstermiştir.
Bu iki kıymetli şehit, Filistin meselesini ciddi bir şekilde
savunuyordu ve başta Filistin milleti olmak üzere kendi halklarını ve dünyanın
mazlumlarını savunmaktan yorulmadılar ve bu büyüklerimizin kaybı yüreklerimizi yaktı,
çünkü bir destekçimizi ve büyük bir kardeşlerimizi kaybettik.’