Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Muharrem
ayı dolayısıyla yaptığı konuşmada, direniş ve şehadet kültürünün önemine değindi
ve şunları söyledi: ‘Şehadet kültürü, insanoğluna güzel şeyler vermek için
hayatla birlikte sunulur, aksi takdirde işgalciler kolaylıkla gelip
topraklarınızı işgal eder, servetinizi yağmalayabilir ve işte burada korumak ve
savunmak amacıyla yaşam kültürü kavramlarının bir parçası olarak cihad kavramı
hayatımıza girer.
Şehadet kültürü, yaşam kültürünü oluşturur, tamamlar ve
aslında onun bir parçasıdır.
Lübnan'daki direnişin sonucu izzet ve onurdan başka bir şey
olmadı ve düşmanın itirafına göre caydırıcılığı yaratan da bu direniştir. Ölüm
kültürü ise Amerikalılardan ve İsraillilerden gelir ve bölgemize ve insanlarımıza
saldıranlar da bu ikisidir.’
NASRALLAH: VİETNAM HALKI DİRENİŞLE TOPRAKLARINI
ÖZGÜRLEŞTİRMEYİ BAŞARDI
Hizbullah Genel Sekreteri şunları söyledi: ‘Bugün yaşam
kültürünü ifade edenler, aynı zamanda direnen, savunan ve şehit olanların ta
kendisidir. Önemli olan insanların geçimini, zenginliğini ve onurunu korumak
için nasıl sağlam bir engel oluşturacağımızı bilmemizdir.
İzzet ve gurur ancak güç ve direniş sahibi olmanın,
saldırgan ve zalimlerle mücadelede caydırıcı güç yaratmanın gölgesindedir.’
Şehadet ve direniş kültürünü hayat verici olarak
nitelendiren ve onun insan doğasıyla bağlantısına değinen Nasrallah, Vietnam
halkının direnişine dikkat çekerek şöyle konuştu: ‘Vietnam halkı, direniş,
sabır ve dayanışmayla topraklarını özgürleştirmeyi ve zafere ulaşmayı başardı.’
Hizbullah Genel Sekreteri bu bağlamda Çin'e de değindi ve
şunları söyledi: ‘Çin halkı da 1937-1945 yılları arasında Japonya ülkelerini işgal
ettiğinde aynısını yapmıştı ve Çin halkı direnmiş ve milyonları feda etmiştir. Eğer
Çin halkı itaatkar bir şekilde kalsaydı bugün işgal altında olurdu ve durumları
üçüncü dünya ülkelerinden bile daha kötü olurdu. Oysa bugün dünyada bir süper
güç olduklarını görüyoruz.
Dolayısıyla direniş kültürüne karşı çıkanlar aslında kendi
doğalarına aykırı davranmaktadır.’