Rasthaber - Lübnan Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrullah, 'Kudüs yolunda şehitler' anısına düzenlenen törende konuşma yapıyor.
Seyyid Hasan Nasrallah’ın
konuşmasının önemli başlıkları şöyle:
Aksa Tufanı operasyonu tamamen
yasal, şer-i ve ahlaki açıdan uygun bir savaştır.
Silahtan önce en önemli gücümüzdür bu imandır. Bu sabrın sınırı yoktur. Bu halkın dünyada eşi benzeri yoktur.
Gazze halkına selam olsun.
Gazze’nin sabırlı ve fedakâr halkını selamlıyorum. Enkazın altından çıkıyor, ailesi çıkarılıyor, evi yıkılmış ama bütün her şeyim Aksaya ve Filistin'e feda olsun
diyor. Gerçek güç buradadır ve bu halkın büyüklüğü ve imanı karşısında
kelimeler acizdir.
Kardeşlerim bugün
konuşmamda tutumumuzu açıklayacağım.
Filistin ile dayanışma içinde
olan ve dünya çapında gösteri yapan herkese selamlarımı sunuyorum. Özellikle
Iraklı ve Yemenli güçleri selamlıyorum
Bu operasyona neden olan
konulardan ilki esirler konusudur.
Binlerce Filistinli
İsrail hapishanelerindedir ve esirlere ve ailelere dayanılmaz işkenceler
yapılmakta ve bu işkenceler her geçen gün katlanarak artmaktadır
Diğer bir konu, Kudüs ve
Mescidi Aksa konusudur. Son aylarda bir çok baskı uygulanmakta kısıtlamalar
giderek artmaktadır.
Bir diğer konu da Gazze
kuşatmasıdır. Gazze, 20 yılı aşkın süredir kuşatma altındadır. Burada 2 milyon
insan tel örgüler arasında yaşamaktadır.
Dire bir konu da Batı Şerianın
yaşadığı sorunlar ve yerleşke inşaları ve evlerin yıkılması konularıdır.
Gazze’de tüm bunlar
yaşanırken, ne uluslararası kuruluşlar ne BM ne de Güvenlik Konseyi asla tepki
göstermemekte ve sesini çıkarmamaktadır.
Yaşanan tüm bu gelişmelerin
gölgesinde birşeyler yapmak, bu rejimi sarsmak ve Londra ve Washington gibi
destekçilerinin kulaklarını çekmek ve Filistin meselesini yeniden gündeme
getirmek gerekiyordu ve e aksa tufanı gerçekleşti
Kassam Tugayları ve
direniş hareketinin bazı gruplarının katıldığı Aksa Tufanı operasyonun öncesi
buydu.
Bu operasyonun kararı ve
uygulanması yüzde yüz Filistin’e aitti.
Bazıları fitne çıkarmak
ve morali bozmak istiyordu. Bu operasyon yolu düşmanlara ve fitnecilere yolu
kapattı.
Bir yerde bir olay olsa
sürekli bir yere bağlıyorlar ve olayın büyüklüğünü örtbas etmek ve çarpıtmak
için Nükleer anlaşmaya veya şuna buna dayandırıyorlar.
Aksa Tufanı Operasyonu
sadece Filistinlerin kararıyla Filistin için yapılan bir savaştır ve bölgedeki
olaylarla asla ilgisi yoktur.
Dost ve düşman bunu
anlamaldır. Bazıları maalesef bunu anlamıyor
İran, imam Humeyni’nin
inkılabından İmam Hamanei dönemine kadar yani şimdiye değin açık bir şekilde Filistin’i
destekliyor ama asla onlara bir baskı yapmadı ve bir şey istemedi.
Bu operasyonun kararını
alan direniştir
Bu operasyon Siyonist
rejim için askeri, siyasi ve psikolojik bir deprem yarattı ve bu rejimin geleceğini
de etkileyecektir.
Bu rejim ne yaptıysa bu
operasyonun sonucunu değiştiremedi ve etkilerini azaltamadı ve bu operasyon
birçok gerçeği ortaya çıkardı.
Bu rejimin örümcek
ağından daha zayıf olduğunu gösterdi ve buna İsrailler benden bile çok yakin
ettiler.
ABD generalleri ve
liderleri bu rejim daha fazla sarsılmasın kendine gelsin nefes alabilsin diye
meydana geldiler ama hala tüm bu desteklere rağmen henüz başaramadılar.
ABD’nin İsrail’i bu
rejimi böyle desteklemesi bu rejimin ne kadar zayıf olduğunu ortaya
koymaktadır.
Hani İsrail bölgenin en
büyük askeri gücüydü, öyleyse neden yardım etmek için ABD savaş gemileri
geliyor?
İsrail ilk günden itibaren
ABD’den yeni silahlar istiyor, para istiyor.. Bu mu güçlü hükümet?
Dünyanın tüm liderleri
moral vermek için Siyonist yetkililerin yanına geliyor. Aksa tufanı size ne
yaptı, Aksa Tufanı Siyonist yetkililere ne yaptı böyle?
Bu fedakârlıklar yeni bir
tarih yazmak için yapıldı ve gerekliydi ve başka bir seçenek yoktu. Diğer
seçenek susmak beklemek, yağmalanma, şiddet, esirlerin öldürülmesi mi?
Bu, doğru basiretli ve
gerekli bir fedakârlıktı.
Düşman 7 Ekim’deki Aska
Tufanı Operasyonunda şoka uğradı. Düşman eski tecrübelerinden ders almıyor. Ben
bunların eski tecrübelerinden ibret alacağını da düşünmüyorum.
Şu an yaşananlar belki
dereceleri, aşamaları farklı olsa da Lübnan’da 2006 yılında yaşananlarla aynı
özellikteydi.
Onların en büyük hatası, yapamayacakları
hedefleri konuşmasıdır.
Mesela Hamas’ı tamamen
ortadan kaldıracağız diyorlar. Hamasın tamamını nasıl ortadan kaldırıyorsunuz?
Bir grup, bir kol falan deyin bari bu mantıklı mı?
Sonra da sözlerini değiştirdiler
esirlerin tamamını ortadan kaldıracağız dediler.
Esirlerimizi müzakeresiz
serbest bıraktıracağız dediler, siz 2006 dan da mı ders almıyoruz?
Lübnan’da Hizbullah'ı
ortadan kaldıracağız dediler.
Ne Hizbullah’ı ortadan kaldırılabildiler
ne de esirleri müzakeresiz alabildiler.
Bugün Filistin ve Gazze’de
yaşanalar bu rejimin ahmaklığını, yetersizliğini ve güçsüzlüğünü
göstermektedir. Çünkü çocukları ve kadınları öldürmektedir, ölenlerin çoğu
çocuktur sivildir. Bunların hiçbir kırmızıçizgisi yok, hastaneleri, camileri
kiliseleri ve evler her şeyi yıkıyor. Ama en güçlü silahlara ve bunca katliama
rağmen hiçbir başarı elde edemedi.
Kara operasyonu dedi onu
da başaramadı ve asla direnişin moralini bozamadı.
Dünyaya kara operasyonuna
başlıyorum diyor ama yapamıyor.
Biz Gazze’de Filistin
direnişinin cesaretini gördük.
Düşman askeri olarak korku
içinde ve hiçbir şey beceremiyor, bildiği tek şey katliam.
Düşman bu cinayetlerle
komutanların iradesini zayıflatmak istiyor. Gazze’de çocukların ve bu
kadınların vahşice katledilmesi ve burada gördüğümüz sahneler, düşmanın
yenileceğini Gazze’nin muzaffer olacağını gösteriyor.
Gazze’de tüm dünyanın
gözü önünde yaşanalar, Siyonist rejimin vahşi ve kana susamış doğasını
gösteriyor.
İsrail, Arap ülkelerine
ve dünyaya kendisini “sizin komşunuz demokrat, kanunlara riayet eden bir ülke” diye
göstermeye çalışıyordu ama bugün Gazze’deki çocuklar ve kadınlar bu rejimin
doğasını herkese gösterdi.
Bu operasyon aynı zamanda
Amerika'nın ikiyüzlülüğünü ve münafıklığını gösterdi. Sahte delillerle Hamas
çocukları öldürdü dediler ve bunun yalan olduğu ortaya çıktı ama Gazze’de çocuklar
gözlerinin önünde parça parça oluyor sesleri çıkmıyor, bunların bu vahşiliğini
tanıyın ve görün.
İsrail ABD'nin koludur. ABD
Gazze’de ateşkesi engelliyor, İmam’ın tabiriyle, ABD büyük şeytandır, Gazze ve
bölgedeki tüm katliamların ilk sorumlusu ABD'dir ve yargılanmalıdır.
Irak direnişinin Irak ve Suriye’deki
ABD üslerine saldırı kararı, ABD’nin Gazze’de işlediği cinayetlere cevap verilmesi
gerektiği içindir.
Irak direnişinin bu
kararı doğru ve basiretli bir karardır.
Kamuoyu artık kimin çocuk
katili olduğunu anlıyor. Binlerce çocuk dünyanın gözü önünde parça parça
oluyor.
Gazze'yi savunmak insani
bir görevdir ve desteklenmeli, protesto edilmeli, bu konuda konuşma yapmalı ve
her şekilde desteklenmelidir. Bu konuda herkes sorumludur.
Bugün Gazze’de yaşananlar
normal bir olay ve savaş değil, belirleyici tarihi bir savaştır.
Hedefimizi belirlemeliyiz.
Hedeflerimiz, Gazze
şeridindeki savaşı durdurmak ve Gazze’nin zafere ulaşmasıdır, Hamas zafere
ulaşmalıdır. Hedefimiz bunlardır, bunun için çalışmalıyız.
İlk hedefimizin sebebi
bellidir, çünkü bu, insani, ahlaki ve dinidir.
Ama ikinci hedefimizin
sebebi, bu zaferin başta Filistin'in yararına oluşudur. Bazıları Gazze’nin
zafere ulaşması sadece İran’ın İhvan’ın, ve Filistin’in yararına diyor ama bu
söylemler meseleyi çarpıtmak için yapılan söylemlerdir.
Bu zafer Filistin’in,
Kudüs’ün ve bölgenin menfaatinedir, Ürdün'ün, Suriye'nin ve Lübnan'ın ulusal
menfaatinedir.
Araplar, Gazze’ye bir kamyon
gıda bile gönderemeyecek kadar acizleşti mi?
Gazze halkı Araplara, “biz
sizden silah mühimmat istemiyoruz ama en azından Refah Kapısını açtırın da
yaralılarımızı çıkaralım” diyorlar.
Kimseyi suçlamıyoruz ve
umutsuz değiliz, belki bir yerde bir gün vicdanlar uyanır
Ama direnişin tutumu
nedir?
Sanırım herkes konuşmamın
bu kısmını bekliyordu.
Irak direnişi savaşa
katıldıldığını açıkladı ve ABD üslerine saldırılar düzenleyerek bunu gösterdi ve
Yemen'deki kardeşlerimiz, Ensarullah ve mazlum Yemen halkı aleni ve resmi olarak
ABD’nin ve batının tüm tehditlerine rağmen savaşa katıldıklarını açıkladılar.
Bazıları Seyyid savaşa
gireceğini açıklayacak dediler.
Azizlerim biz savaş
gireli yıllar oldu. Biz 8 ekimde girdik bu savaşa ve o günden itibaren tüm
Lübnan sınırında ve işgal topraklarında operasyonlarımız başladı.
Bazıları tam teşekküllü
savaşa girmemizi isteyebilir, yaptıklarımızı az görebilir, tabi yaptıklarımız
bu kadarla kalmayacak.
Şu an yaşanalar eşi
benzeri görülmemiş olaylardır.
Direniş, 8 Ekimden
itibaren kapsamlı bir savaş içindedir. Bu savaş gerçek bir savaştır ve önceki
savaşlardan farklıdır.
Aksa Tufanı operasyonundan
sonra, 7 Ekim’den sonra neler yaptığımızı anlatayım.
57 şehit verdik. Operasyon
başlayınca düşman, sınırda kuvvetlerini tutmak ve artırmak zorunda kaldı. Lübnan
cephesi, Gazze'nin yükünü azalmak istedi ve biz Siyonist güçleri kendi yönümüze
çekip Gazze'nin yükünü azalttık. Bazıları maceraperestlik yaptığımızı
söyleyebilir ama bu hesaplı kitaplı bir işti.
Düşman, füze kuvvetlerini
ve demir kubbelerinin yarıdan fazlasını Lübnan'a çevirmek ve kuvvetlerinin üçte
birini Lübnan'a yönlendirmek zorunda kaldı. Bunlar önemli gelişmelerdir.
Onların yerleşkeleri
boşaldı, mali olarak baskı altına girdiler.
En önemli konu, bizim bu
sınır şeridinde yaptığımız operasyonun Siyonist rejimi bu cephenin gerçek bir
savaşa dönüşeceği korkusu ve endişesine düşürmesidir.
7 Ekimden beri batı
ülkelerinden ve hatta Arap ülkelerinden mesaj alıyoruz.
Düşman Lübnan karşında
dikkatli davranmalıdır. Geçmişte İsraillin bir tankına bir şey olsa kıyameti koparırdı
ama şimdi yaşanan bunca gelişmeye rağmen beklemek zorunda.
Bizim bu operasyondaki
varlığımız düşmanı korkutuyor.
Onların savunma bakanı, Lübnan'la
da savaşalım dedi, ama eğer Lübnan'a saldırırsa ya da herhangi bir eylemde
bulunursa tarihteki en büyük ahmaklığını yapacaktır.
Bizi korkutmak
istiyorlar, biz bunların vahşiliğine alışkınız ama Gazze'deki bu sahneler bizim
irademizi daha da artırıyor.
Biz bu operasyonda
düşmana maddi ve manevi zarar yaşattık.
Biz bu savaşta Gazze'nin
yükünü azaltmaya çalışıyoruz.
Gazze'deki gelişmeler ve
düşmanın Lübnan'a ne yapacağı bizim cephemizi etkileyecektir
Bizim cephemiz, Lübnan
cephesi tüm ihtimallere açıktır ve tüm seçenekler bizim için mümkündür ve her
saat gidebiliriz. Hepimiz tüm ihtimaller için hazırlıklı olmalıyız.
ABD'ye şunu söylemek
istiyorum, sizin Lübnan'a tehdidinizin bir faydası yok. Sizin savaş gemileriniz
bizi asla korkutmadı ve korkutamayacak. Sizin bizi tehdit eden savaş
gemileriniz için uygun şeyler hazırladık. ABD’ye Lübnan ve Afganistan'daki
yenilgilerini hatırlamalarını söylüyorum. Sizi Lübnan'da yenenler hala
Lübnan'da evlatları ve torunlarıyla birlikte hayatta ve meydanlardalar.
ABD’ye Gazze'deki bu
savaşı durdurmasını söylüyorum.
Ey ABD siz de
biliyorsunuz ki, eğer bölgede bir savaş yaşanırsa ne savaş gemilerinizin ne de
askerlerinizin size bir faydası olmayacaktır ve bu savaştan ilk zararı görecek
olan da sizler olursunuz.
Filistinlilerin bu sabrı
onları zafere ulaştıracaktır. Enkaz altından çıkıyor ve canımız malımız Kudüs’e
Aksa’ya feda olsun diyorlar ve bu düşmanın yoksun olduğu bir şeydir. Siz evimiz
canımız İsrail'e feda olsun diyen biri duydunuz mu?
Allah’ın müminlere zaferi
vaad etmiştir ve Allah’ın vaadi haktır.
İmam Hamanei, Gazze’nin
muzaffer olacağını söylemiştir ve benim ona inancım sonsuzdur ve Gazze muzaffer
olacaktır.
Bizim Lübnan’daki savaşımızda
bize siz muzaffer olacaksınız demişti ve tüm imkânsızlıklara rağmen kazandık.
Ben de Gazze'deki tüm
mazlumlara şunu söylüyorum, bu sabır, fedakârlık ve iradenizle kesinlikle nihai
zafer sizin ve bizimdir.’