Suriye'de bu hafta sonu yaşananlar, "Esad gitti
demokrasi geldi" naralarının altının ne kadar boş olduğunu, ülkenin bir
barut fıçısının üzerinde durduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Dahası, bu kırılganlığın, İsrail'e nasıl komşu ülkenin iç
işlerine karışma, hatta başkenti işgal etme tehditleri savurma olanağı sunduğu
da görüldü.
Suriye'de yaşayan Dürziler, HTŞ yönetimindeki hükümet
güçleriyle çatıştı. Cihatçılara eskiden beri karşı olan fakat sınırlı bir bölge
dışında küçük bir azınlık durumundaki Dürzilerin bazı liderleri, mevcut siyasi
dengelerde İsrail'le yakınlaşmayı tercih etti. İsrail hükümeti, kendi sınırına
yakın bölgelerdeki Dürzileri koruma bahanesini, bu bölgeleri Suriye'den
koparmak ve İsrail'e katmak için kullanmaya çabalıyor.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Suriye'nin yeni yöneticilerine
bağlı güçler ile Dürzi topluluğundan yerel silahlı kişiler arasında çıkan
çatışmalarda bir kişi öldü, dokuz kişi yaralandı.
Cumartesi günkü olay, çoğunluğu Dürzi ve Hıristiyan azınlık
sakinlerinin yaşadığı, Şam yakınlarındaki yoğun nüfuslu bir banliyö olan
Ceramana'da meydana geldi.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi,
"yeni otoriteye bağlı güvenlik güçleri ile bölgeyi korumakla görevli yerel
silahlı adamlar arasındaki çatışmalarda bir kişinin öldüğünü ve Ceramana'dan
dokuz kişinin yaralandığını" bildirdi.
Ceramana, Suriye'de Şam'a bağlı, Şam'ın merkezinin 10
kilometre güneydoğusunda bulunan bir ilçe. Bölgede Hristiyan ve Dürzi nüfusu
ağırlıkta.
Gözlemevi'ne göre, gerginlikler geçtiğimiz Cuma günü, bir
anlaşmazlığın Ceramana'daki bir kontrol noktasında bir güvenlik gücü üyesinin
öldürülmesi ve bir diğerinin yaralanmasıyla başladı.
Suriye'nin resmi haber ajansı SANA'nın aktardığına göre,
yerel güvenlik şefi Albay Hüssam el Tahan, konuya ilişkin yaptığı açıklamada,
olay günü bir kontrol noktasının, yakınlarını ziyaret etmek için bölgeye giren
Savunma Bakanlığı personelini durdurduğunu bildirdi.
Tahan, personelin silahlarını teslim ettikten sonra
saldırıya uğradıklarını ve "araçlarının doğrudan ateşle hedef
alındığını" ve bunun sonucunda can kayıplarının yaşandığını kaydetti.
Ceramanalı Dürziler ise, yaptıkları bir açıklamada, olayla
ilgili sorumlu olduğu kanıtlanan herkesi "adaletle yüzleşmek üzere ilgili
makamlara" teslim edeceklerini ifade etti.
İsrail ordusuna Dürzi yerleşimini savunmaya hazırlanma
emri verildi
Dürzilerin İslamcı yönetimle gerilimini İsrail yeni bir
işgal fırsatına çevirme hazırlığında.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz Cumartesi günü Suriye'nin
yeni yöneticilerini "Dürzilere zarar vermemeleri" konusunda uyardı ve
orduya "hazırlanmaları ve kesin ve net bir uyarı göndermeleri" emri
verildiğini ekledi: "Rejim Dürzilere zarar verirse sonuçlarına
katlanacaktır."
İsrail Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, orduya
Şam'ın banliyölerindeki Dürzi yerleşimini savunmaya hazırlanmaları talimatı
verildiği ve korumaya yemin ettiği azınlığın Suriye güçleri tarafından
"saldırı altında" olduğu belirtildi.
Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz'ın emrine
atıfta bulunulan açıklama, İsrail'in geçen hafta sonu komşu Suriye'nin yeni
hükümetinin güçlerinin Şam'ın güneyindeki bölgeye girmemesi gerektiği yönündeki
"uyarısı"nın ardından geldi.
Cumartesi günkü açıklama, İsrail güçlerinin yeni
yetkililerin on yıldan uzun süren iç savaştan sonra kontrolü sağlamlaştırmaya
çalışırken Suriye'ye daha fazla girebileceğini gösteriyor. İsrail güçleri yakın
zamanda bir tampon bölgede ve yakınlardaki stratejik Şeyh Dağı'nda mevziler
kurmuştu. İsrail birlikleri ile Suriye'nin yeni güçleri arasında büyük bir
çatışma yaşanmadı.
Bakanlık açıklamasında "Suriye'deki radikal İslamcı
terörist rejimin Dürzilere zarar vermesine izin vermeyeceğiz. Rejim Dürzilere
zarar verirse, biz de ona zarar veririz" ifadeleri kullanıldı.
İsrail'le yakınlaşan Suriyeli Dürziler kimdir, Şara
yönetiminden ne istiyor?
Lübnan, İsrail ve İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri'nde
yaşayan Dürziler, Suriye nüfusunun yaklaşık yüzde üçünü oluşturuyor.
Suriye Dürzileri, çoğunlukla ülkenin güneyindeki, Süveyda
vilayetine bağlı Cebel Dürzi veya Havran kentlerinde yaşıyor. Bu alan güney
Suriye'de Ürdün sınırına yakın bir yerde bulunuyor.
Suriye'deki Dürziler, iç savaş sırasında genellikle o
zamanki devlet başkanı Beşar Esad'a bağlı kaldılar, ancak yönetimiyle de tam
anlamıyla anlaşamadı.
Birçoğu orduda veya yerel güvenlik birimlerinde görev
yaparken, 2018 yılında IŞİD'in elinde büyük bir katliam yaşadılar. Savaştan
sonraki dönemdeyse Esad yönetimine karşı tavırlar almaya başladılar.
Esad düştüğünde, Dürziler, Şam'daki yeni yöneticilere karşı
kendini konumlandırmaya çalıştı. Birçok azınlık topluluğu gibi Dürziler de
Suriye'nin yeni lideri Ahmed Şara ve yeni yetkililerin "hoşgörülü olup
olmayacağını" yakından izlediler. Şara'nın selefi cihatçı grubu Heyet
Tahrir'uş Şam (HTŞ) ve önceki adıyla El Nusra Cephesi, İdlib'de Dürzilere ve
diğer azınlık gruplarına karşı saldırgan bir tutum takınmıştı.
Suriye'nin yeni yönetimi, bugün çeşitli grupları kucaklamaya
ve daha açık bir ulusal diyaloğu teşvik etmeye çalıştığını iddia ederken,
Dürzilerin bir bölümü yeni koşullarda yaşadığı tedirginliğini İsrail
müdahalesiyle atlatma çabası içerisinde.
Bazı Dürzi liderler Şara ile görüşürken, diğerleri
Süveyda'da daha fazla özerk bir sistem yaratmak istiyor. Son olarak, güneyde
yeni bir Dürzi koalisyonu, Süveyda Askeri Konseyi ortaya çıktı. Bu, İsrail
Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun güney Suriye'nin silahsızlandırılmasından
bahsettiği sırada gerçekleşti. İsrail hükümetinde Suriye'deki Dürziler ve
Kürtlerle daha fazla işbirliği yapılması yönünde Şara yönetimine baskı yapan
sesler var.
Süveyda Askeri Konseyi'nin kuruluşu ve İsrail'e mesaj
Geçtiğimiz haftanın başlarında, Suriye'nin güneyinde bulunan
Süveyda vilayetindeki Dürzi militanlar, "Süveyda Askeri Konseyi" adı
verilen yeni bir askeri örgütün kurulduğunu duyurdu. Konsey, misyonlarının
Dürzi bölgelerini "aşırılıkçı teröristlerden ve silah
kaçakçılığından" korumayı kapsayacağını duyurdu.
"Ayrılıkçılık veya vatana ihanet" suçlamalarına
karşı önceden önlem almak için, devrilen Beşar Esad yönetiminin ordusunda üst
düzey bir subay olan ve önceki on yılda firar edip Esad karşıtı faaliyetlerde
bulunan Tarık el Şufi, konseyin kendisini Suriye ulusal ordusunun bir yapı taşı
olarak gördüğünü ve ancak yalnızca laik, demokratik ve modern bir Suriye
güvence altına alındığında yenilenen orduya katılacağını duyurdu.
Şufi ayrıca yeni konsey hakkında iki önemli ipucu verdi.
Şufi'nin açıklamalarına göre, konsey, Dürzi lider Hikmet el Hicri
liderliğindeki yerel dini yönetimle koordinasyon halinde kuruldu ve belirsiz
bir "uluslararası koalisyon" tarafından destekleniyor.
Şufi, Netanyahu'nun geçtiğimiz haftaki açıklamalarına
ilişkin yorumlarda bulunarak, Güney Suriye'nin askerden arındırılmasını talep
etti ve Dürzi toplumuna yönelik herhangi bir tehdit konusunda uyardı.
Şufi, Dürzi toplumunda yabancı müdahaleyi reddetmeyen tek
kişi değildi. Süveyda'nın şu anki ruhani lideri Hicri de bu hafta Suriye lideri
Ahmed Şara'yı dolaylı olarak kınadı.
Hicri, "Şimdiye kadar mevcut liderliğin ülkeyi yönetme
veya ülkeyi doğru şekilde birleştirme yeteneğini görmedik" ifadelerini
kullandı. Ardından, sürecin "güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü ile
sivil bir devlete yol açmasını sağlamak" için açıkça uluslararası müdahale
çağrısında bulundu.
Dürziler iç savaş döneminde ne yaşadı, tavırları neydi?
Mart 2011'de Suriye'de patlak veren cihatçı ayaklanma,
ülkedeki Dürzi toplumunu da etkiledi.
İslamcı gruplar tarafından yönetilen ayaklanma, Dürziler
arasında Suriye'nin laik bir devlet olarak geleceği konusunda büyük korkular
yaratmıştı.
Mart 2011'de Suriye'nin güneyindeki Deraa'da da patlak veren
İslamcı ayaklanma, onların kalesi olan Hauran'a kadar uzanmamıştı. Dürzilerin
büyük çoğunluğu, Rima Flehan, Munteha el Etreş, Cebir el Şufi gibi bazı
entelektüellerin ve önde gelen kişilerin ayaklanmaya verdiği desteğe rağmen
Esad yönetimine sadık kaldı.
Cihatçı ayaklanmanın liderleri, Suriye ordusundaki Dürzi
askerlerin büyük çoğunluğu Esad'a bağlı kaldığı için saflarına Dürzileri dahil
etmekte zorlandılar.
Ayaklanmanın İslamcı karakteri ve cihatçı örgütlerin
yükselişi nedeniyle birçok Dürzi, Esad yönetimine destek verdi.
IŞİD ve El Nusra'nın Dürzi katliamları
Dürzilerin cihatçı İslam korkusu, Haziran 2015'te,
Suriye'nin kuzeyindeki İdlib'e yakın küçük bir köyde, bugünkü Heyet Tahrir'uş
Şam'ın (HTŞ) eski adı olan El Nusra'ya bağlı İslami cihatçı militanlar
tarafından onlarca Dürzi'nin katledilmesiyle doğrulandı. Dürzilerin, Esad'a
olan sadakatleri, cihatçıların hedef aldıkları İsmaililer ve Aleviler gibi
farklı bir mezhebe sahip olmaları, Sünni cihatçı saldırganlığına karşı
konumlarını iki kat daha tehlikeli hale getirdi.
Bu dönemde, Dürziler arasında Meşyakat el Akil olarak
bilinen manevi liderlik Esad'a bağlı kalırken, popüler bir dini lider olan Şeyh
Vahid el Balus ise, Dürzilerin yoğun olarak yaşadığı Cebel el Dürzi bölgesini
cihatçılardan korumayı amaçlayan, Esad yönetiminden bağımsız bir protesto
hareketi kurdu. Balus, Eylül 2015'te suikasta uğrarken, birçok kesim suikastın
Esad'a bağlı ajanlar tarafından yapıldığını iddia ediyordu. Ancak, Balus'un
ölümü Dürzîlerin Esad'a karşı tutumunda ciddi bir değişime yol açmadı. Cihatçı
ayaklanmanın patlak vermesinden ve kanlı bir iç savaşa yol açmasından beş yıl
sonra, birçok Dürzi, Esad yönetiminin "kötünün iyisi" olduğu ve
çöküşünün devletin kendisinin dağılmasına yol açma tehdidinde bulunduğu
sonucuna vardı.
Hizbullah savaşçıları, İran yanlısı milisler ve Rus hava
kuvvetleri tarafından desteklenen Suriye ordusunun zaferi, Dürziler'e dönük
cihatçı örgütlerin tehdidini uzun bir süre ortadan kaldırmıştı. Ancak, Temmuz
2018'de IŞİD tarafından tüm Dürzi köylerine bir baskın düzenlendi ve bu eylem
yaklaşık 260 Dürzi vatandaşın ölümüne ve örgüt tarafından 30 kadın ve çocuğun
kaçırılmasına yol açtı.
2015 sonrası yaşanan zorluklar ve İsrail'in fırsatçılığı
Saldırı, 2015 yılında başlayan Suriye ordusuna katılmayı
reddeden Dürzilerin sayısının arttığı bir dönemde gerçekleşmişti.
Bazı kesimlerin iddiasına göre, Esad yönetimi, orduya
katılmayı reddeden Dürzileri korumayarak toplu olarak cezalandırıyordu. 2015
yılı, bu açıdan Dürzilerin uğradığı ağır kayıplar nedeniyle Esad'la Cebel Dürzi
nüfusu arasındaki ilişkide kritik bir dönüm noktası oldu.
Bölgedeki ekonomik ve sosyal koşulların git gide
kötüleşmesinin de sorunları eklenmesi, İsrail'in fırsatçılığını getirdi. 2020
yılından itibaren İsrail Dürzileri bölge için bağış toplama girişimleri
başlattı. Bu, İsrail'in Ürdün, İsrail'den Suriye'ye yardım ulaştırmak için bir
ara istasyon görevi gördü. Bu destek, İsrail'in Suriyeli Dürziler üzerine
nüfuzunu büyütmesini sağladı.
sol