Beyaz Saray bu
görüntülü mesajı 11 Eylül yıldönümü
dolayısı ile yayımladı. 11 Eylül
saldırısının 20'inci yıldönümü Amerika'nın hala bu olayların sonuçları ile boğuştuğu
bir sırada düzenlenmektedir. Aslında 11
Eylül olayı uluslararası ilişkiler anlamında da yeni bir safhanın açılmasına
yol açtı. Aynı zamanda bu olay Amerika
dış siyaseti alanında da bir dönüm
noktasına dönüştü. Amerika dönem başkanı G.W.Bush ise 11 Eylül saldırılarından
hemen sonra küresel terörizm ile
mücadele bahanesi ile agresif bir tavır
takındı ve Afganistan ile Irak'a
saldırdı. Bu sözde terörizm ile mücadele
savaşında Irak, Afganistan, Suriye, Libya ve Yemen'de toplam 1 milyonu aşkın insan hayatlarını
kaybetti.
Uluslararası meseleler uzmanı ve tarihçi Charles Strozier bu hususta şöyle diyor:
" 11 Eylül
saldırıları, Amerika'da büyük bir varoluşsal
kriz yarattı. Bunun ardından Washington yaralı bir hayvan gibi tepki
gösterdi ve terörizme karşı bataklığı
anımsatan bir savaş başlattı ve sonunda da
bir süpergüç olarak düşüş ve çöküş sürecini hızlandırdı. "
Aynı zamanda 11 Eylül
olayının 20'inci yıldönümü ilgi çekici
bir şekilde Amerika ve NATO'nun
Afganistan'dan çıkışına denk geldi.
Amerika 20 yıllık işgal ve savaşın ardından El Kaide ve Taliban'ı yenme
hevesi ile girdiği Afganistan'da büyük
bir askeri ve siyasi skandala zemin hazırlayarak bu ülkeden kaçtı. Amerika'nın askeri olarak çekilmesi ve bu
olayın hemen ardından Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesi Amerika'da ve dünyada Biden hükümetine karşı
büyük eleştirilere yol açtı.
İslamofobi
Bu hususta dikkat çekici bir başka husus, 11 Eylül olayının İslamofobi ve Müslümanlara
karşı şiddetin artmasındaki rolü
idi. İncelemeler ve araştırmalar ise son
20 yılda ve 11 Eylül olaylarının
ardından bu ülkede İslamofobinin arttığını gösteriyor. PİO Enstitüsünün yeni
anketleri de Amerikalıların yüzde
82'sinin Müslümanların ayrımcılığa maruz kaldığını söylediklerini
gösteriyor. Amerika'da yaşayan birçok
Müslüman yapmadıkları suçlardan
dolayı ve desteklemedikleri suçlardan
ötürü bile mahkum edildiklerini düşünüyorlar.
Açıkça aşırı sağcı tutumlar sergileyen Amerika eski başkanı Donald
Trump döneminde başta olmak üzere bu
süreçteki farklı yıllarda Müslümanlara
karşı saldırılar ve İslamofobi olayları
hep artmıştır.
Trump terörizm ile
mücadele bahanesi ile Müslümanları
doğrudan hedef almıştı. Özellikle de
Trump'ın 6 İslami ülkenin
vatandaşlarının Amerika'ya girmesini yasaklaması ve Müslümanları terörist olarak
adlandırması onun bu tek yanlı
yaklaşımını açıkça gözler önüne serdi.
Böylece Amerika hükümetinin bizzat kendisinin Müslümanlara karşı şiddetin
ve kötümserliğin artmasında rolü olduğunu söylemek mümkün. Böylece
Biden'in 11 Eylül dolayısı ile
yayımladığı görüntülü mesajı ve ulusal birliğe vurgu yapması özellikle de
Amerika'daki Müslüman toplum göz önünde bulundurulduğunda çok düşündürücü ve
şüphe uyandırıcıdır.
11 Eylül konusunda
göze çarpan bir başka önemli mesele de
G.W.Bush'tan Trump hükümetine kadar Amerikan hükümetlerinin Suudi Arabistan'ın bu saldırılardaki rolünü örtbas etmeye
çalışmalarıdır. Bunun nedeni ise
Amerika'nın Suudi Rejimi ile sahip olduğu ekonomik ve stratejik ilişkiler
olarak görülmektedir. Gerçi Biden hükümeti
Suudi rejimine karşı kaba ve sert bir jest yapsa da sonuçta Amerika'nın Riyad'a karşı stratejik
çıkarlar çerçevesinde tavır göstereceği kesindir. Buna rağmen
11 Eylül saldırılarında hayatlarını kaybedenlerin ailelerinin bu saldırılardaki Suudi makamlarının rolleri
hususundaki gerçeklerin araştırılması bağlamındaki baskıları, Biden'ı bu saldırılar ile ilgili dosyaların tekrar
gözden geçirilme talimatını vermesine neden olmuştur.
ParsToday