İsrail'in Gazze nüfusunun şu anda yarısından fazlasının
yaşadığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentini geniş çaplı işgal
tehdidinde bulunduğunu söyleyen Saul, Refah'ın normalde 300 binden az kişiye ev
sahipliği yaptığını ancak şu anda bu sayının neredeyse 1,5 milyona ulaştığını
dile getirdi.
"İsrail'in Refah'ı işgalindeki sorun, buranın insani
yardımın tüm Gazze'ye girişi için kilit bir nokta olmasıdır." diyen Saul, şunları
kaydetti:
“Oradaki askeri operasyonlarda yaşanacak herhangi bir artış,
uluslararası toplumun Gazze'ye yardım ulaştırma gücünü tehlikeye atacak.
Gazze'deki insanların çoğunun yeterli gıda tüketmediğini biliyoruz. İsrail'in
Gazze'ye yardım akışını engellemesi, birçok kişi için ciddi açlık tehlikesi
oluşturuyor. İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını yürütürken
uluslararası insancıl hukuka saygı gösterme yeteneğine sahip olmadığını
gösterdiğini düşünüyorum.
Gazze'deki nüfusun yüzde 80'i yerinden edildi. Gazze'nin
işgali, son derece sıkıntılı insani koşullar altında daha fazla yerinden edilme
riskini doğuruyor.
Gazzeliler, sınırı geçerek Mısır'a gitmeye zorlanırsa bir
daha evlerine dönememe riskiyle karşı karşıya kalacak. Bu durum, Filistin
devletinin gelecekte etkili olma kabiliyetine de zarar verebilir.
Bu noktada ABD dahil, hiçbir ülkenin İsrail'e silah temin
etmemesi gerektiğini düşünüyorum. ABD, İsrail'in bu savaşı yürütme biçimini
eleştirmesine rağmen hala İsrail'e uluslararası insancıl hukuk ihlallerinde
kullanılmak üzere kayıtsız şartsız silah sağlıyor. Özellikle İsrail üzerinde
etkisi olan Batılı devletler, ABD ve Avrupa ülkelerinin yapacağı çok şey
olduğunu düşünüyorum. İsrail'e silah satışlarını ve istihbarat gibi diğer
askeri işbirliklerini yasaklayabilirler. İsrail'e yaptırımlar uygulayabilirler.
İsrail'i sadece askeri yaptırımlar değil diplomatik ve ekonomik yaptırımlarla
da uluslararası hukuku ihlal etmekten kaçınmaya zorlayabilirler. Ülkelerin
İsrail'e karşı kullanmadığı pek çok unsur var. Bunun birçok Batılı devletin
gerçekten ikiyüzlülüğü olduğunu düşünüyorum.”