Rusya’da siyasi bilimlerin önde gelen uzmanlarından, düşünür
ve sosyolog Aleksandr Dugin, ele aldığı bir makalede dünyanın post-liberal
döneme girdiğini, ‘liberal anın’ sonunun ise Batı hegemonyasının da sonu
olduğunu ifade etti.
Liberalizmin çöküşünden sorumlu ana itici gücün geleneksel
değerler ve derin medeniyet kimlikleri olduğunu vurgulayan Dugin,
"Post-liberalizm, modern zamanlardaki Batı hakimiyeti çağını parantez
içine alarak, bunun yalnızca geçici bir olgu, genel ve evrensel hiçbir şeyin
olmadığı bir aşama olduğunu sayar. Kaba kuvvete ve teknolojinin saldırgan
kullanımına dayanan belli bir kültür, temellerini, tekniklerini, yöntemlerini
ve hedeflerini evrensel kılmaya çalışarak belli bir dönem için gezegen ölçeğinde
liderlik elde etti. Böylece en başarılı dünya imparatorluğunun tarihi başlamış
oldu" ifadelerini kullandı.
Rus düşünür, ifadelerine şöyle devam etti:
Ancak beş yüzyılı aşkın bir sürenin ardından Batı’nın
hegemonyası sona erdi ve insanlık, Batı’nın keskin yükselişinden önceki döneme
has olan koşullara geri döndü (şimdilik sadece geri dönüyor). Liberalizm ise
Avrupa modernizminin tüm temel ilkelerini özümseyen ve onları en son mantıksal
sonuçlara (cinsiyet politikaları, woke, iptal kültürü, eleştirel ırk teorileri,
transseksüeller, kuadroberler, posthümanizm, postmodernizm) getirerek, Batı'nın
gezegen emperyalizminin tarihsel olarak son biçimi haline geldi. Liberal anın
sonu, liberal anın sonundan daha fazlasıdır. Bu, Batı'nın insanlık üzerindeki
tek hegemonyasının sonudur. Bu Batı'nın sonudur./sputnik