Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kazan’da yapılan ve
tüm dünyanın merakla izlediği BRICS toplantısının ardından konuştu. BRICS
üyelik sürecinden Rusya ile ikili ilişkilere, Orta Doğu’daki gelişmelerden
Rusya-Ukrayna savaşı ve ABD seçimlerine kadar dikkat çeken açıklamalar yaptı.
"ORTA DOĞU’DAKİ GELİŞMELER: BU ÇATIŞMANIN KAZANANI
OLMAYACAK"
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve bölgede her geçen
gün tırmanan gerginlik konusunda Rusya’nın inisiyatif alıp almayacağı merak
konusu. Lavrov çözümün 1967 sınırları doğrultusunda Filistin devleti
kurulmasıyla mümkün olacağını söyledi:
"- Arap-İsrail çatışmasına çözüm bulunamaması, yeni bir
şiddet dalgasına yol açtı: Gazze’de on binlerce masum Filistinli öldü,
Lübnan’da kurbanların sayısı binlere doğru gidiyor ve giderek daha fazla ülke
çatışma girdabına sürükleniyor.
- Rusya, İsrail’in Hamas ve Hizbullah siyasi liderlerinin
yanı sıra üst düzey İranlı askeri yetkilileri öldürmesini kınadı. Bu eylemlerin
BM Güvenlik Konseyi nezdinde değerlendirilmesini önerdik. Ancak Güvenlik
Konseyi’nin Batılı üyelerinin direnişi nedeniyle bu mümkün olmadı.
- Şiddetin daha da tırmanmasına ve durumun kontrolden
çıkmasına yol açacak adımlardan kaçınma çağrısı yapıyoruz. Bu çatışmanın
kazananı olmayacak.
- Durumu normalleştirmenin yolu, akan kanın durdurulmasından
ve Filistin-İsrail çatışmasına genel kabul görmüş uluslararası hukuk zemininde
siyasi çözüm bulunması için gereken koşulların yaratılmasından geçiyor.
- 1967 sınırları içerisinde bağımsız bir Filistin devletinin
kurulmasını öngörüyor. Ancak böyle bir çözüm, Ortadoğu’da sürdürülebilir barışı
garanti edebilir."
TÜRKİYE-SURİYE NORMALLEŞMESİ
"DİYALOĞUN BAŞLAMASINI TEŞVİK EDECEĞİZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kazan’da Rusya Devlet Başkanı Putin
ile yaptığı görüşmedeki başlıklardan biri de Şam Rejimi ile normalleşmeydi.
Rusya Dışişleri Bakanı yaşanan süreci açık açık anlattı:
"- Suriye -Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi,
Suriye’de sürdürülebilir istikrar ve Orta Doğu bölgesinde güvenliğin
güçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor.
- Rusya, Şam ile Ankara arasındaki ihtilafları ortadan
kaldırmak için tutarlı bir şekilde çaba sarf ediyor.
- Astana Süreci’nin garantör ülkelerinin dışişleri
bakanlarının 27 Eylül’de New York’ta yaptığı toplantıda Türk ve İranlı
meslektaşlarımla bu konuyu ele aldık.
- Geçen yıl Moskova’da, Rusya-İran-Suriye-Türkiye dörtlü
formatı çerçevesinde dışişleri bakanlıkları, savunma bakanlıkları ve istihbarat
servisleri düzeyinde bir dizi temas gerçekleştirildi. Suriyeli sığınmacıların
geri dönüşü, terörle mücadele ve sınırların güvenliğinin sağlanması da dahil
olmak üzere özellikle ilgi gerektiren konular belirlendi.
- Şam ve Ankara’nın pozisyonlarında ortaya çıkan görüş
ayrılıkları müzakere sürecinin duraklamasına neden oldu. Suriye hükümeti,
öncelikle Türk askeri birliklerinin Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarından
çekilmesi konusuna netlik kazandırılması gerektiğinde ısrar ediyor. Türkiye,
prensip olarak Suriye’nin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne olan bağlılığını
teyit ediyor ancak birliklerin çekilmesi konusunu daha sonra ele almayı teklif
ediyor.
- Her iki başkentten de diyaloğun yeniden başlatılmasına
ciddi ilgi duyulduğuna dair sinyaller geldiğinden, müzakere sürecinin hızla
yeniden başlatılmasını aktif bir şekilde teşvik edeceğiz."
RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI
"İSTANBUL’DAKİ MÜZAKERELERİ ANGLO-SAKSONLAR
GÖMDÜ"
Sadece Ortadoğu değil, dünyanın gözü aynı zamanda
Rusya-Ukrayna savaşında. Türkiye ateşkes ve sorunun çözümü için devreye girmeye
hazır olduğunu sürekli dile getiriyor. Rusya Dışişleri Bakanı bu konuda da
çarpıcı açıklamalarda bulundu:
"- Türkiye’nin Ukrayna krizinin çözümüne yönelik
çabalarını takdir ediyoruz.
- 2022 ilkbaharında bizzat Türk tarafı, İstanbul’da Kiev’in
temsilcileriyle istişareler için bir platform sağladı ve Tahıl Anlaşması’nın
imzalanmasına katkıda bulundu.
- İstanbul’daki müzakereler, Vladimir Zelenski’nin çatışmayı
durdurabilecek ve ilgili tarafların çıkar dengesini sağlayabilecek anlaşmalara
girmesini yasaklayan Anglo-Saksonlar tarafından gömüldü.
"RUSYA SİYASİ ÇÖZÜME AÇIK"
- Rusya siyasi çözüme açık. Lakin geçici bir ateşkesten
değil, çatışmanın temel nedenlerini ortadan kaldırılarak sona erdirilmesinden
bahsetmemiz gerekiyor. Bunlar arasında NATO’nun doğuya doğru genişlemesi,
Rusya’nın hayati güvenlik çıkarlarına yönelik tehditler oluşturulması ve Kiev
rejiminin Rusların ve Ukrayna’daki Rusça konuşan sakinlerin haklarının ihlal
edilmesi yer alıyor.
- Şu anda hasımlarımızın planlarında barış yer almıyor.
- Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu yılın haziran ayında
ortaya koyduğu barış inisiyatifine Ukrayna’nın verdiği yanıt, Ukrayna Silahlı
Kuvvetleri’nin Kursk Bölgesi’ni istila etmesi ve diğer sınır bölgelerindeki
hedeflere hava saldırıları düzenlemesi oldu.
TÜRKİYE ARABULUCU OLUR MU?
- Washington ve müttefikleri Kiev’e her türlü desteği
veriyor ve Rusya topraklarının derinliklerine saldırmak için Batı yapımı uzun
menzilli füzeleri kullanma olasılığını tartışıyorlar. Vladimir Zelenski,
Moskova ile müzakereleri yasaklayan kararnamesini iptal etmedi. Böyle bir
durumda Türkiye de dahil herhangi bir ülkenin arabuluculuk çabalarının başarıya
ulaşması pek mümkün görünmüyor.
- Ne yazık ki Ankara, Kiev rejimiyle askeri-teknik alandaki
işbirliğini sürdürüyor. Türk silahları, Ukrayna Silahlı Kuvvetleri tarafından
Rus askeri personelini ve sivil vatandaşları öldürmek için kullanılıyor. Türk
yönetiminin arabuluculuk hizmetleri sağlamaya hazır olduğuna ilişkin
açıklamaları göz önüne alındığında, bu durumun şaşkınlık yaratmaması mümkün
değildir."
TÜRKİYE’NİN BRICS’E KATILIMI
"BUNA OYBİRLİĞİ İLE KARAR VERECEĞİZ"
Kazan’daki Türkiye’nin de katıldığı BRICS toplantısının
ardından Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un mesajları şöyle oldu:
"- Türkiye’nin BRICS ile yakınlaşmaya gösterdiği ilgiyi
memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, BM Şartı’na saygıya, açıklığa, pragmatizme ve
üçüncü tarafları hedef almamaya dayanan grubun çekiciliğini teyit etmektedir.
- BRICS’in, çok taraflı ilkeleri güçlendirmeye odaklanan,
egemen bir dış politika izleyen ve tek taraflı yaptırımlara katılmayan ülkeler
başta olmak üzere Küresel Çoğunluk ülkeleriyle bağlarını genişletmesinden
yanayız.
- Kazan’da düzenlenen zirvede, BRICS’in mevcut
katılımcılarının ortak ülkeler birliğine katılım yoluyla konsolide edilmesi
yönünde bir tercih yapıldı.
- Türkiye’nin BRICS’in daha da geliştirilmesine önemli katkı
sağlayacak güçte olduğundan eminim. Türkiye’nin birliğe katılımının
parametrelerine ilişkin karar, oybirliği temelinde ve tüm BRICS ülkelerinin ve
Türkiye’nin egemen tercihine saygı gösterilerek verilecek."
ABD BAŞKANLIK SEÇİMLERİ
"KİM KAZANIRSA KAZANSIN ABD’NİN DÜŞMANLIĞI
DEĞİŞMEZ"
Dünyada gözler bir yandan da ABD’de kasım ayında yapılacak
başkanlık seçimlerinde. Rusya Dışişleri Bakanı “Moskova, Beyaz Saray’da hangi
başkan adayını görmeyi tercih eder?” sorusunu da yanıtladı:
- “Bizim herhangi bir tercihimiz yok. Vakti zamanında Trump
yönetimi, öncekilerle karşılaştırıldığında en fazla sayıda Rusya karşıtı
yaptırımı yürürlüğe koydu.
- ABD’deki Rus düşmanlığı sarmalını sınıra kadar zorlayan mevcut
başkanın yönetimi altında, ülkelerimiz doğrudan bir askeri çatışmanın eşiğinde
bulunuyor.
- Seçimleri kim kazanırsa kazansın, ABD’nin Rus düşmanlığı
çizgisinin değişeceğine dair bir perspektif görmüyoruz.
- Amerikalılar birbirimizin çıkarlarına saygı ve
karşılıklılık ilkesi temelinde dürüst bir anlaşma yapma niyetlerinin
ciddiyetini ortaya koyarlarsa ve ortaya koyduklarında, biz kendi adımıza
diyaloğa hazır olacağız.”
SİNOP’TA NÜKLEER SANTRAL
"ANLAŞIRSAK İKİ TARAF DA KAZANIR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rusya ile Sinop Nükleer Santralı
için ciddi adımlar atabiliriz” açıklamasını yapmıştı. Lavrov bu konuda bir
gelişme olup olmadığı ve Batı’nın Rusya’ya yönelik ambargosunun etkileri
hakkında da konuştu:
"- Türk hükümeti, Sinop Nükleer Güç Santralı’nın inşaat
projesinin nasıl, hangi temelde ve kimin katkılarıyla gerçekleştirileceğine
karar vermeli.
- Rusya’nın katılımına ilişkin parametreler üzerinde
anlaşmaya varabilirsek, bize göre her iki taraf da bundan kazançlı çıkacaktır.
Akkuyu NGS’nin inşa edilmesi gibi başarılı bir işbirliği örneğimiz var.
- Rusya yaptırım baskısına uyum sağladı ve başarıyla
gelişiyor. Satın alma gücü paritesine göre GSYİH açısından dünyada dördüncü,
Avrupa’da ise birinci sıradayız. Rusya ekonomisinin bu yılki büyümesi yaklaşık
yüzde 3.9 civarında olacak. Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yüzde 2.4
ile en düşük işsizlik oranına sahibiz.
- ABD, Rusya ile ticaret yapmaya ilgi duyan yabancı
ortakların imkânlarını kısıtlamaya çalışıyor. Ne yazık ki Türkiye de bir
istisna değil. Pratik işbirliğimizin perspektifleri, uzmanların yakın gelecekte
karşılıklı olarak kabul edilebilir çözümler bulup bulamayacağına
bağlıdır."/hürriyet