ABD’nin yeni seçilen başkanı Donald Trump tarafından
Dışişleri Bakanı olarak aday gösterilen Marco Rubio, adaylığının Senato'daki
onay süreci kapsamında Senato Dış İlişkiler Komisyonu'nun oturumuna katıldı ve
senatörlerin sorularını yanıtladı.
‘TERK ETMENİN SONUÇLARI OLUR’
Demokrat Senatör Chris Van Hollen, Rubio’ya PKK/PYD’nin
Suriye’deki çatı örgütü Suriye Demokratik Güçleri (SDG)’ne ABD desteğinin devam
etmesini destekleyip desteklemediğini sordu. Rubio şöyle yanıt verdi:
“Kesinlikle destekleyeceğiz. Büyük bir fedakârlık ile DEAŞ
savaşçılarını hapse atan ortaklarımızı terk etmenin bazı sonuçları olacağını
kabul etmemiz gerekiyor. DEAŞ’ı çökertebilmemizin nedenlerinden biri de SDG’nin
onları hapishanelerde tutmasıydı ki bu onlar için büyük bir tehditti.”
ESAD’IN DÜŞÜŞÜNE ‘DOĞRUDAN KATKI VERDİK’
Rubio konuşmasının devamında, Şam’daki yeni yönetimin
“FBI’nın sicil kontrolünden geçemeyecek kişiler” olduğunu belirtti. Trump’ın
Dışişleri Bakanı olacak Rubio, sözlerine şöyle devam etti: “Bununla birlikte,
mümkünse, DEAŞ’ın oyun alanı olmaktan çıkmış, Hıristiyanlar dâhil dini
azınlıklara saygı gösteren, Kürtleri koruyan ve aynı zamanda İran'ın
terörizmini Hizbullah'a yayabileceği ve Lübnan'ı istikrarsızlaştırabileceği bir
araç olmayan bir Suriye'ye sahip olmak ABD'nin ve Ortadoğu'daki hemen hemen her
devletin çıkarına olacaktır.”
ABD’nin Suriye’ye yönelik “Sezar yaptırımları”nın Esad’ın
düşüşüne pek çok açıdan doğrudan katkıda bulunduğu değerlendirmesini yapan
Rubio, “Şu anda artık var olmayan ama yine de hükümete karşı bu yaptırımların
yürürlükte olduğu ilginç bir durumda bulunuyoruz” dedi. Rubio, yaptırımların
yürürlükte kalıp kalmayacağı konusunu Suriye’deki fırsatlar açısından
değerlendireceklerini söyledi.
ERDOĞAN’A MESAJ
Rubio, Türkiye’nin ve Türkiye destekli Suriye Milli
Ordusu’nun PKK/PYD’ye yönelik operasyonlarına ilişkin de konuştu. Rubio, şu
ifadeleri kullandı:
“Şu an Kürtlerle ilgili çok zayıf bir ateşkes mevcut. Bunun
sürdürülmesi önemli. Bence Erdoğan'a, bu oturum üzerinden de ABD'de iktidarın
el değiştirmesini, var olan anlaşmaları ihlal etmek için kullanabilecekleri bir
fırsat olarak görmemesi gerektiği mesajını erkenden vermek önemli” diye
konuştu.
PKK/PYD’ye destekte kararlı
Öte yandan Suriye’deki duruma ilişkin bir açıklama da ABD
Dışişleri Bakanlığı Suriye Özel Temsilcisi Nicholas Granger’den geldi. Granger,
Rudaw’a verdiği röportajda PKK/PYD ile işbirliğini sürdürmekte kararlı
olduklarını vurguladı. SDG ile Şam yönetiminin diyaloğuna önem verdiklerini
belirten Granger şöyle konuştu: “Bu işbirliği sadece DEAŞ’a karşı savaşmak için
değil, aynı zamanda Suriye’nin kuzeydoğusundaki kampları ve tutukluları korumak
için de önemlidir. Bu, gelecekteki Suriye devleti için de bir sorumluluktur. Bu
yüzden SDG ve mevcut yönetimin Suriye'nin geleceği hakkında ciddi bir diyalog
içinde olmaları da önemli.”
Granger konuşmasına şöyle devam etti: “Kürtler gibi
Suriye’nin tüm farklı gruplarının bu sürecin bir parçası olması gerektiğine
inanıyoruz. Ayrıca, sivil toplumun siyasi çözüm sürecindeki rolü son derece
önemlidir. ABD olarak, Suriye’nin gelecekteki yönetiminin bu tür kapsayıcı ve
şeffaf bir süreçle belirlenmesi için tam destek sunuyoruz. Kürtler de dâhil
olmak üzere Suriye’nin tüm farklı toplumlarına bu süreç boyunca gereken desteği
sağlamaya hazırız.
“ABD olarak tüm Suriyeli taraflara diyalog kurmaları
çağrısında bulunduk. Bu taraflar arasında Şam’daki mevcut hükümet, SDG
liderleri ve diğer Kuzeydoğu Suriye temsilcileri de bulunmaktadır. Ancak sadece
onlar değil, Güney, Kuzeybatı ve tüm Suriye'deki diğer taraflar da bu kapsama
dâhildir. Nihai olarak, bu konular hakkında karar verecek olan Suriyelilerin
kendisidir. Ancak, ABD olarak bu hedef doğrultusunda diyalog çabalarını
desteklediğimizi kesinlikle belirtmek isterim.
‘İRAN’A İZİN VERİLMEMELİ’
“Suriye bağlamında, İran’ın son on yılı aşkın süredir
istikrarsızlaştırıcı bir rol oynadığı çok açık. İran’ın bu olumsuz etkisi
sadece Suriye ile sınırlı kalmadı, tüm bölgeyi etkiledi. İran’ın Suriye’deki
durumdan faydalanmasına veya bölgedeki etkisini yeniden canlandırmasına izin
verilmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konuda ABD’nin Şam’daki mevcut yönetimi
açıkça bilgilendirdiği ve Suriye halkının da İran’ın geri dönmesini
istemediğini belirttiği açıktır.”/aydınlık