Siyonist rejimin yetkilileri
her zaman Amerika'ya bağımlı olmuşlardır ve bu rejimin güçlü lobilerinin
Amerikan ekonomisi ve siyasetindeki etkisi de dâhil olmak üzere çok sayıda
nedenden ötürü, bu ülkeyi daha da itibarsızlaştırma pahasına kendi hayvani
politikalarına sürüklemişlerdir.
Siyonist rejimin
sinsi politikalarından biri de kendisini güvende tutmak için İran ile ABD’yi
savaşa sokmaya çalışmak olmuştur. Obama'nın Çin'e yönelme politikası
benimseyeceğini açıkladığı dönemde bile, ABD'yi bölgeye geri dönmeye ve yeniden
müdahil olmaya ikna etmek için defalarca çaba sarf etmişlerdir.
Bu çabaların başında,
kendi amaçlarına ulaşmak için her zaman Amerika'nın gücünden yararlanmaya
çalışan Binyamin Netanyahu yer alıyor. Bu iddianın doğruluğunu anlamak için,
Siyonist lobinin ABD’nin dış politikasındaki rolüne dair basit bir gazetecilik
araştırması yapmak yeterlidir.
ABD ve Siyonist
rejim, İran'a saldırmayı düşünmenin bile kendileri için ölümcül sonuçlar
doğuracağını çok iyi bilmelerine rağmen, Siyonistler ABD'yi İran'a saldırmaya
ikna etmek için defalarca lobi faaliyetlerinde bulundular.
Ancak bu çabalar
Washington'un aydın kesiminin muhalefetiyle karşılaştı. Çünkü Amerikalılar,
İran'a yönelik herhangi bir saldırının kendilerine çıkış yolu bırakmayacak bir
bataklığa dönüşeceğini biliyorlar. Hatta bu çılgınlığı birkaç kez simüle edip
sonuçlarını gördüler. Donald Trump'ın ABD başkanlık seçimlerindeki zaferi,
Netanyahu gibi insanlara bu politikayı uygulamak için her zamankinden daha
fazla umut vermiş olabilir, ancak Trump, bütün aptallığına ve narsisizmine
rağmen, bu aptallığın tehlikelerinin gayet farkındadır.
Donald Trump dış
politikasında, 1- Önceliğinin ABD politikası olduğunu ve 2. olarak da yeni bir
savaşa girmemek olduğunu söylüyor ve bu iki temel sloganı izlediğini ifade
ediyor. Trump ve muhtemel ekibi Siyonist rejimin başlıca destekçileridir ve bu
suçlulara mali yardım sağlamaya devam edecekleri de kesindir, ancak onlar Batı
Asya'da askeri varlığa karşı çıkmaktadır. Bu bağlamda Trump, 8 Ocak Çarşamba
günü, Truth Social platformunda Columbia Üniversitesi profesörü Jeffrey
Sachs'ın Netanyahu'yu Amerika Birleşik Devletleri'ni İran’la savaşa itme
konusundaki takıntılı çabaları nedeniyle eleştirdiği bir video yayınladı.
Bu video, Sachs'ın
ABD dış politikasını eleştirdiği konuşmasından bir kesittir ve 2003 yılında
Irak'ın işgal edilmesinin sebepleri değerlendirilmiştir. Sachs konuşmasında
şunları söylüyor: ‘Mesele şu ki, Netanyahu'nun 1995'ten beri Hamas ve
Hizbullah'tan kurtulmanın tek yolunun onları destekleyen hükümetleri, yani
Irak, Suriye ve İran'ı devirmek olduğu yönünde bir teorisi vardı.
Netanyahu hâlâ bugün
veya bu hafta bizi İran'la savaşa zorlamaya çalışıyor. Üzgünüm ama o çok alçak
ve kötü kalpli bir insan. Çünkü bizi Irak ve Afganistan gibi sonu gelmeyen
savaşlara sürükledi ve ABD siyaseti üzerindeki nüfuzu sayesinde amaçlarına
ulaştı ama o savaş tamamen sahteydi.’ Trump'ın bu açıklamaları yeniden paylaşması,
birincisi, Trump'ın da Sachs gibi, Netanyahu'yu alçak biri olarak gördüğü,
ikincisi de İran ile doğrudan bir çatışmaya girmemesi gerektiğini bildiği
anlamına geliyor!
Uluslararası Ceza
Mahkemesi'nin Binyamin Netanyahu ve İsrail eski Savunma Bakanı Yoav Gallant'ı
tutuklayıp yargılama yönündeki eşi benzeri görülmemiş kararı, İsrailli ve
Amerikalı yetkilileri öfkelendirdi. Tutuklanma korkusu, bu rejim yetkililerinin
işgal altındaki Filistin'den büyük bir dikkatle çıkış yapmalarına neden oldu.
ABD Temsilciler
Meclisi'ndeki yasa koyucular, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yaptırım
uygulanmasını öngören bir yasa tasarısını kabul etti. Söz konusu bu karar,
Siyonizm karşıtı tutumları nedeniyle bu uluslararası kuruluşa yaptırım
uygulanmasını öngörüyor. Şimdi ABD yasalarına göre bu yasa tasarısının
Temsilciler Meclisi'nden sonra Senato'dan da onay alması gerekiyor. Yasa
tasarısı Senato'dan geçerse ki bu büyük bir olasılık, ABD Başkanı bunu
imzalayarak yasalaştıracak.
Öte yandan İsrail
askerleri de seyahat etmekten korkuyor. Halkın İsrail yetkililerinin ve
askerlerinin Gazze'deki suçlarından dolayı tutuklanması ve yargılanması çağrısı
ve bu kutlu sürecin dünya çapında 50 ülke tarafından başlatılması, Siyonistler
arasında korku ve endişeye neden oldu. Bu bağlamda Siyonist rejim
gazetelerinden Haaretz, bu hafta Brezilya'ya seyahat ederken neredeyse
tutuklanmak üzere olan bir İsrail askerinin hikâyesinin İsrail'de şok
yarattığını bildirdi. Ayrıca İsrail Hayom gazetesi, İsveç mahkemesine İsrail
ordusundan bir asker hakkında şikâyette bulunulduğunu, şikâyette bu askerin
savaş suçu işlediği iddiasıyla suçlandığını açıkladı.