Allame Tabatabai’den Öğütler, Hikmetler

GİRİŞ: 17.11.2022 09:30      GÜNCELLEME: 17.11.2022 09:30
Rasthaber -  1- Talebeleri şöyle nakleder: “Allame birçok zaman şu cümleyi bize hitaben buyururdu: “Beyler, ağalar! Unutmayın, biz ebediyete doğru gidiyoruz. “

2- Allame Hasanzade Amuli üstadı Allame Tabatabai’nin sık sık şu cümleyi söylediğini nakleder: “Bizim kendimizi ıslah etme ve eğitmekten önemli bir işimiz yoktur.”

3- Allah’a ibadet ve kulluğun en iyilerinden birisi kullara hizmet etmek ve Allah’ın yaratıklarının karnını doyurmaktır. En büyük günahlardan birisi ise kullara zarar vermek ve onların rızkına, ekmeğine mani olmaktır.

4- Ben, susmak (az konuşmak) neticesinde çok değerli sonuçlar elde etmişim. Kırk gün susun ve gerekli şeyler dışında konuşmayın ve fikir ve zikire meşgul olun. O zaman kalbinizin nasıl nurlandığını görün. 
Susmak, süluk ehli olan kimsenin iç nuraniyetine ve huzuruna vesile olur ve Allah’ın sıfatları hakkında tefekkür etme fırsatı doğurur ve hikmet kapılarını onun kalbine açar.

5- Dilinizi kontrol ediniz ki dünya ve ahiret saadeti size nasip olsun. Eğer birisi dilini kontrol etmezse, çok büyük hatalara müptela olur. 

6- Ben başımı vermeyi taahhüd ederim ki eğer bir kimse ağzını kapatırsa, mutlaka hikmete ulaşır.

7- Ehlibeyt’ten gelen tavsiye üzerine insan her akşam uyumadan önce gün boyunca yaptığı işler ve söylediği sözler hakkında düşünmeli ve kendini muhasebe etmelidir. Eğer bir günah işlemişse, hemen tevbe etmeli ve eğer güzel işler yapmışsa Allah’a hamd ve şükretmelidir.

8- Kalbi huzur ve sükûnet için elinizi göğsünüze koyun ve hem ayakta hem de oturarak şu ayeti Kerime’yi birkaç kez okuyun:
اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِؕ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُؕ ﴿٢٨﴾
“Bunlar (Allah’a yönelenler), iman edenler ve Allah’ı zikrederek gönülleri huzura kavuşanlardır. Bilesiniz ki gönüller ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşur.” (Ra’d, 28)

9- Allame’nin talebelerinden olan Ayetullah Misbah Yezdi şöyle der: “Allame Tabatabai’den nasihat isteyen birçok kimseye o Merhum şu Ayet-i Kerime’yi okurdu: 
فَاذْكُرُونِي أَذْكُرْكُمْ وَاشْكُرُوا لِي وَلَا تَكْفُرُونِ.
“Siz beni unutmayın, ben de sizi unutmayayım ve bana şükredin ve nankörlük yapmayın.” (Bakara, 152)

10- Yakınları ömrünün sonlarına doğru Allame’nin sık sık şu şiiri okuyup ağladığını nakletmişlerdir:
کاروان رفت وتو درخواب و بیابان در پیش
کی روی؟ ره ز که پرسی؟ چه کنی؟ چون باشی؟
Kervan çekip gitti, ama sen daha uykudasın ve önünde çöller var
Ne zaman yola düşeceksin? Yolu kime soracaksın? Halin nice olacak?

11- Allame şöyle buyurur:
“Talebelik dönemimde bir gün medresede duruyordum. Üstadım Ayetullah Seyyid Ali Kazi Tabatabai elini omzuma koyarak şöyle buyurdu: “Evladım, dünya istiyorsan, gece namazı kıl; ahiret istiyorsan gece namazı kıl!”

12- Yine şöyle buyurmuştur: “Dünyevi unvanlar hiçbir şekilde vefa göstermez; gösterse bile bu mezara kadardır. Ondan sonra ise biz ebediyetle baş başa kalacağız!”

13- Birisi Allame’ye gelerek ona şöyle der: “Efendim ben sabırsız ve hafsalasız birisiyim, beklemeye tahammülüm yok. Lütfen tek cümlede bana İslam öğretilerinin özetini söyleyin.” Allame tebessüm ederek ona şu cevabı verir: “Her kese karşı şefkatli, merhametli ol!”

14- İnsanda duygu ve şefkat olmalıdır. Şefkatsiz ve duygusuz biri Kur’an’ı sevmiyor demektir.

15- Bazen bir tek yersiz öfke 20 yıl insanın (manevi) gerilemesine vesile olabilir. 

16- Abdest nurdur, Besmele de nurdur. Eğer Besmele söylenmezse, abdest istenen nura vesile olmayacaktır. Yemek, içmek giymek vb. her iş Allah’ın adıyla başlanırsa, insanın üzerinde manevi etki bırakacaktır.

17- Siz başkalarının işindeki düğümü çözün, Allah da sizin düğümlerinizi çözsün. Eğer siz başkalarının işine düğüm atarsanız, Allah da sizin işinize ve hayatınıza düğüm atar. 

18- Zorluklar ve belalar size hücum ettiğinde, salavat seli akıtın ki o sıkıntı ve belaları kendisiyle alıp götürsün.

19- Allame her cuma akşamı (perşembe öğleden sonra) mezarlık ziyaretine gider ve şöyle buyururdu: “Mezarlığa gitmek insanın manevi eğitim ve temizlenmesinde etkilidir."

20- Allame’nin talebelerinden Üstad Seyyid Ahmet Fatımî şöyle nakleder: “Talebeliğimizin ilk yıllarında bir gün Allame Tabatabai benim medresedeki odama geldi ve içeri girdiğinde “Galiba burada gıybet yapılmıştır!” dedi. Ben de “Haklısınız biraz önce benden daha kıdemli olan bir kaç talebe buradaydılar ve gıybet edip çıktılar.” dedim. Allame şöyle devam etti: “Sen onlara buradan çıkmalarını söylemeliydin. Bu oda artık ders okumaya elverişli değil; odanı değiştir!”

21- Yine talebelerin birisi der ki Allame’ye “Nasıl Kur’an okuyalım?” diye sordum; şöyle buyurdu: “Allah’ın kelamı olduğuna dikkat ederek okuyun.” buyurdu!”
İmam Cafer Sâdık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Vallahi Allah, kelamında yarattıklarına tecelli etmiştir; ama onu görmezler!” 

22- Allame’den ameli ders (Yakınları şöyle anlatır):
“Allame her yıl Hz. Fatıma’nın şehadet günlerinde on gün evinde taziye ve mersiye meclisi düzenlerdi. Ve bütün yakınları ve evlatları, hatta diğer şehirlerde bulunan kızları bile bu meclislerde mutlaka bulunurlardı. Allame yoğun çalışmala-rından dolayı, sağa sola, dost ahbap ziyaretine çok az katılırdı. Ama ne zaman filan komşuda veya filan mahallede Hz. Fatıma için meclis düzenlendiği haberini alırdı, hemen oraya gidip meclise katılırlardı. Talebelerinden birisi Merhum Allame’nin, Üstadı Ayetullah Muhammed Hüseyin Garevi’nin Hz. Fatıma hakkındaki şiirinin şu beytini çok sever ve okurdu:
مفتقرا متاب رو، از در او به هیچ سو
زان که مس وجود را فضّه او طلا کند
Ey Müfteqır yüz çevirme, kapısından hiçbir yere
Vücut bakırını onun, Fizze’si de altın eder

23- Yine talebelerinden bir diğeri şöyle nakleder: “Tebriz alimlerinden Ayetullah Şerebyani bir gün Allame’yi evine davet etti ve akşam Allame’den istifade etmek için alimlerden bir grubu da davet etti. Geç vakitlere kadar faydalı sohbetler oldu. Sonra ertesi sabah onu Tebriz’de gitmesi gereken bir yere arabamla götürmem için Allame ile randevulaştık. Sabah kendisini evden aldım, arabaya oturur oturmaz, cebinden bir Kur’an çıkardı ve okumaya başlarken bana şu açıklamayı yaptı: “Ben, her gün bir cüz Kur’an okumam için kendime söz vermişim ve kırk yıldır bunu tatil etmedim. Dün gece siz alimler sohbeti uzattığınız için dün bunu yapamadım ve şimdi kazasını yapmam lazım!
Her ay bir hatim yapıyorum ve her defa baştan başlayıp okuduğumda, yepyeni istifadeler ettiğim için sanki bu Kur’an önce okuduğum Kur’an değilmiş gibi bana yeni ve taze geliyor. Sırf Kur’an’ı okuyup da ondan sürekli istifade etmem ve yeni yeni nükteler istifade etmem için Allah’tan bana uzun ömür vermesini dilemişim. Kur’an okurken ne kadar keyif aldığımı ve mutlu olduğumu bir tek Allah bilir!”

24- Allame’nin kızından şöyle nakledilmiştir: “Merhum Allame, Nehcü’l-Belağa gibi hadis kitaplarına da tıpkı Kur’an muamelesi yapıyordu. Yani onları öper ve gözlerine koyardı. Hiçbir hadis kitabını yerde bırakmazdı. Hiçbir hadis kitabına sırtını dönmezdi.”

25- Alimlerden birisi kendisine “Namazda kalbî teveccüh ve huşu ile namaz kılabilmek için ne yapmamızı önerirsiniz?” diye sorduğunda şöyle buyurmuştur: “Çok konuşmamaya özen gösterin!”

26- Bu konuda yine şöyle buyurmuştur:
“Namazımızı kalbi teveccüh ve huşuyla kılmak için ne yapmamızı tavsiye edersiniz?” sorusuna şu cevabı vermiştir: “Namaz öncesi dilinize mukayyet olun, koruyun. Zira kalbi teveccüh ve huşuyla namaz kılabilmek bir ödüldür; onu ancak önceden bir zahmete katlanan kimseye verirler!”

27- Yine şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda ve O’nun rızasını kazanmak için harcanan her şey nimettir. Ama eğer tersi olursa, aynı şey onun için azap vesilesine dönüşür. Yani bir şey kendiliğinden değil, kulluk ruhu ve bilinciyle birlikte olursa nimet olur.”

28- Allame’nin bir diğer nasihati:
“Marifet (hakiki ilim ve irfan) sahibi olmak isteyen kimse,  gaflet ve dünya ehli olanlarla muaşeret ve ahbaplığını azaltmalıdır. Her meclisin sergisi olmamalı, zamanını faydasız ve abes toplantılarda geçirmemelidir. Aynı şekilde yeme içme konusunda (hatta helallerde bile) itidalli olmalı, aşırıya gitmemelidir. Tam acıkmadan sofraya oturmamalı ve tam doymadan çekilmelidir. Uyku ve konuşma açısından da itidal sınırını asla aşmamalıdır.

29- Yine buyurmuştur:
“Mutlak huzur ve rahatlık, Allah ile hasıl olur. Hak Teala ile ünsiyet kurmak ve ona muhabbet beslemede nice lezzetler vardır, ama insanların çoğu bu feyizden mahrumdur ve maalesef rahatlık ve huzuru dünyalık şeylerde arıyorlar!”

30- Şunu bilmeliyiz ki insanın ve toplumun gerçek saadet ve mutluluğu dinin hükümlerinin uygulanmasına bağlıdır; sadece isim ve unvanlarla bu hedefe ulaşılmaz. Zira değer taşıyan şey hakikatin kendisidir, iddiası değil. Evet, İslam iddiasında bulunup da saadet meleklerini bekleyen ama karanlık bir öze, kötü bir ahlaka ve çirkin amellere sahip olan bir kimsenin durumu, doktor reçetesini elinde dolaştırıp da onu uygulamayan kimseye benzer. Böyle bir düşünce ve duruma sahip olan bir kimsenin hedefe ulaşmasının imkansız olduğu açıktır. 

31- Yine Allame kendisinden nasihat isteyen bazılarına şu cevabı vermiştir: “Allah ile birlikte olun ve ondan korkun-sakının. Şunu hiçbir zaman unutmayın ki Allah sizin yaptıklarınıza şahittir ve sizi gözetlemektedir. Amellerinizi sadece onun rızası için yapın ve ondan yardım dileyin; bilin ki ondan başka yardım edecek yoktur. Sizi yalnızlıktan çıkaracak olan, size destek olacak olan, dost ve Habib O’dur. Allah, Allah, Allah!
Bundan fazla diyecek bir şeyim yoktur.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM