Aşura’dan Erbain’e Hz. Zeyneb (s.a)

GİRİŞ: 27.09.2021 12:45      GÜNCELLEME: 27.09.2021 12:45

Rasthaber -  Bismi Rabbişşuheda Vessıddıkin

Hüseyni yiğitlik Kerbela’da henüz yeni gerçekleşmiş, Şehidlerin efendisi İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri Rablerinin kendileri için takdir ettiği ilahi görevi yerine getirmişlerdi. “Allah beni şehid görmek istiyor” melekuti sözüne Lebbeyk deyip kanıyla imzalamışdı 72 yareniyle birlikte Sarellah.Hz.Hüseyin (a.s), “Allah Ehlibeytimi esir görmeyi dilemektedir” söylemişti Medine’den çıkarken İlahi! Ne de büyük bir yük yüklemişdin Umm-ul Mesaib Zeyneb’in (s.a) yorgun ve bitkin omuzlarına. Kaldırabilecek miydi Hz. Zeyneb (s.a) bu yükü? Taşıyabilecek miydi bu yükü son menzile kadar? Teslim edebilecek miydi bu emaneti sahibine?Herşeye rağmen bu ilahi misyonu kendi isteği ve iradesiyle üstlenmişti hz. Zeynep (s.a). Daha doğduğu günden itibaren bu ilahi görev için yetiştiriliyordu.

Resul-u Ekrem’ın (s.a.a) kucağında aldığı nübuvvet kokusu, hz. Zehra-ı Athar’dan içtiği pak süt, damarlarındaki hz. Ali (a.s) kanı ve duruşunda tecelli eden hz. Ali (a.s) heybeti, hz. Hasan Mucteba’dan (a.s) öğrendiği vakar ve sabır, hz. Hüseyin’den (a.s) öğrendiği yiğitlik ve kahramanlık gibi eşsiz sermayesi vardı bu evrensel mesajın varisinin. Aşura günü içlerinde kalbinin meyvesi iki yavrusunun da bulunduğu Resulullah (s.a.a) soyundan 18 ilahi neferi meydana kendi eliyle göndermişti. Son olarak cennet gençlerinin efendisi, Resulullah’ın nur-u didesi/gözünün nuru, Allah’ın yeryüzündeki hak hücceti, 53 yıl hiç ayrılmadığı kardeşi İmam Hüseyn’in şehadetine tanık olmuştu.

Yetimlerin “el-ataş, el-ataş (susadık!, susadık!) sesleri”, “vaveyla nidaları”, hala yükseliyor Kerbela’da ve çınlıyor Zeyneb’in kulaklarında. Yanan çadırlarda gece namazı kılıyor Zeyneb-i Kubra, dizlerinde takat kalmamış oturarak kılıyor Resul’e farz olan gece nafilesini. “Kuşkusuz, gündüzleri senin uzun bir uğraşın vardır”, ayeti celilesinin bilinciyle, “Kuşkusuz gecenin ibadeti daha etkili ve sözleri daha sağlamdır” ayetini uyguluyor, Kerbela mesajcısı.Evet! Büyük, yüce ve evrensel bir misyonu üstlenecekti Ali’nin kızı Zeyneb. Şehidlerin bedenleri Kerbela’nın kızgın kumları üzerinde, mukaddes başları mızrak ucunda, şehidlerin serverinin Kur’an tilevetiyle gidiyorlar bir dahaki menzile doğru.Gözyaşlarıyla yola koyuluyor yiğitlerin varislerinden oluşan azadeler/özgürler kervanı. Aşura’nın ciğer yakan acısı esirlerin yüreklerinde diyar diyar dolaşıyor.

Bedenler yorgun, bitkin bir halde, esirlerin kaderi şehidlerin kederiyle aynı; aç, sussuz üstüne bir de başlarından eksik olmayan zalimin kırbaçları.Kerbela katliamını gerçekleştiren zalimler cephesi, ilahi hüccet ve yarenlerinin bedenlerini Kerbela çölünde bırakarak kıyamın hedefini de oraya gömerek ezandan “Muhammedun Resulullah” ilahi evrensel şiarını silme hayalleri kuruyorlardı. Kıyamın hedefi Kerbela’ya gömülecek, zamanın insanları gibi gelecek asırlar da haberdar olmayacaktı bu meceradan; şehidler harici diye tanıtılacak, esirler de haricilerin eş ve çocukları, katiller de zalim halifenin muzaffer askerleri.Böyle bir durumda meydana tarihlerin kahramanı, şehidlerin varisi hz. Zeyneb (s.a) çıkıyor. Kerbela tufanında yara almış “Kurtuluş Gemisini” gözyaşlarıyla oluşturduğu okyanusda harekete geşiriyor, batmasına izin vermiyor.

Neyneva bataklığında taşıyor şehid kanlarının mesajını diyar diyar ta günümüze kadar. Matem meclisleriyle başlatıyor misyonunu; özgür ezadarlar yüreklerindeki ateşle Kufe sokaklarını aydınlatıyor, gözyaşlarıyla alevlendiriyor hidayet meşaalesini. Ölü kalpleri diriltiyor, Hüseyin aşkını ihya ediyor aldatılmış zavallı yüreklerde.Kufe’de , “Ya Ehl-el Kufe...” diye konuşmaya başlayınca Hür Zeyneb (s.a), sesi soluğu kesiliyor zalim ve tağut hamilerinin. Nefesler tutulmuş kimseden ses çıkmıyor, birkaç dakika suskunlukdan sonra hıçkırıklar, ağlamalar, feryadlar Kufe sokaklarını inletmeye başlıyor.


Bu yüce Azade kadın ne kadar güzel bir zamanlama yapmıştı; ihanetlerini yüzlerine haykırıyor ve vefasızlıklarının karşılığını nasıl alacaklarını buyuruyordu. Zeynebi’in ” Ağlayın, ağlayın kurumasın gözlerinizin yaşları”, sözleri bir kırbaç gibi suratlarına iniyordu hayasız kavmin.Kufe’de kaldığı sürede matem meclislerinde; mersiye, ağıt, gözyaşlarını vesile kılarak Şehidlerin mesajını ulaştırıyor Kufe’nın vefasız halkına. Kufe halkının uyanması ve pişmanlıkları sadece birkaç esirin yapmış olduğu matem meclisinde dökülen gözyaşları sayesindeydi. Hz. Zeyneb’in (s.a) Kufe’de oluşturduğu fırtına daha sonraları kasırgaya dönüşecekti “Tevvabin Kıyamı” adıyla. Ve “Muhtar Sakafi” gibi nicelerinin kıyamını doğuracaktı bu matem/yas meclisleri ve gözyaşları.


Sahi neden günümüzdeki yas ve matem meclisleri ölü kalpleri ihya etmiyor? Neden İslam ümmetini, Peygamberin göz nurunun şehadetine duyarlı kılmıyor? Hz. Zeyneb’in (s.a) matem meclisleriyle bizim yas merasimlerimizin ne farkı var? Hz. Zeyneb’in (s.a) gözyaşları ihanet içinde olan vefasız insanları kıyama sürüklüyor, bizim gözyaşlarımız, sinezenlerimiz en yakınımızı dahi duyarlı kılamıyor?Mağrur zalimin “ Gördünüz mü Allah sizlere neler yaptı?” sözünün karşısında, Hz. Zeyneb’in (s.a) “ma reeytu illa cemila(ben güzellikten başka bir şey görmedim)” sözü, Amr bin Abduved’ın kafasına inen Zülfikar gibi zalimin ve yardımcılarının beynini dağıtmıştı.Evet! Ahde vefanın ne olduğunu bilen, fedakarlık dersi veren, izzetli ölümü zilletli yaşama tercih eden, hürriyet aşıklarına özgürlük dersi veren, şehadetiyle şehadete izzet kazandıran Ehlibeyt ailesinin bir ferdi olan Azade Zeyneb’in “ güzellikten başka birşey görmedim” sözü Zeynebi mucize değil midir?Evet! Azadeler/özgürler Kufe’de vazifelerini yapmış, şehidlerin kanlarının mesajını bu vefasız diyara ulaştırmıştı. Yine gözyaşlarıyla harekete geçiriyorlar “Kurtuluş Gemisini” bir dahaki limanda demir atmak için.

Esirler ellerine, ayaklarına zincir vurulmuş bir halde 40 yıllık zülüm diyarına doğru yola çıkarılıyorlar.Yarım asır Ehlibeyt düşmanlığı ile eğitilmiş Şamlılar zafer kutlamalarına hazırlanmışlar, Peygamberin ehlibeytini; isyancılar adıyla, erkeklerini şehid ettikleri ve çocuklarını esir ettikleri için kutlama yapacaklar. Azadeler, zalimin sarayına, zulmün merkezine, Emevi Sarayı’na ellerinde ve ayaklarında zincirlerle getiriliyorlar.Hz. Hüseyin’in (a.s) varisi hz. Zeyneb’in (s.a), zalimden bir talebi oluyor: “Biz şehidlerimize ağalayamadık, izin verin matem meclisleri düzenleyip şehidlerimize ağlayalım”.Özgürlerin Şam inkılabı başlıyor. Matem meclislerinin ardı arkası kesilmiyor; Şam’da kaldıkları müddetce hergün matem toplantıları düzenliyor; gözyaşları, ağıtlar yüreklere Hüseyn aşkını aşılarken, hz. Zeyneb’in (s.a) sözleri akılları düşünmeye sürüklüyordu.


Peygamber soyunun nasıl katl edildiğini beyan ederken, kimin kalt ettiğini de mersiyelerin arasında vurguluyordu. Ama asıl hedef ise “hidayet önderinin ve yarenlerinin neden şehadeti seçtiklerini”, “kıyamın neden gerçekleştiğini” anlatmaktı. Azade Ezadarların Şam konaklaması bir iki haftadan fazla değildi ama 50 yıllık zülüm merkezi Şam’da inkılab meydana getirmiş, Kerbela tufanında yara almış Kurtuluş gemisinin Şam sahillerinde oluşturduğu dalgalar bütün evleri sarsmıştı. Zalimin, esirleri Medine’ye göndermekten başka çaresi kalmamıştı aksi takdirde “ Yezid! Eğer esirler biraz daha Şam’da kalırlarsa saltanat sarayın yıkılacak” sözü daha o gün gerçekleşecekti.


Kerbela kıyamının kahraman mesajcıları, Erbain’de Medine’ye dönüyor ve böylece Allah’ın takdir ettiği esaret son bulmuş oluyordu. Medine’de başlayan Hüseyni kıyam, tekrar Medine’de Zeynebi tebliğ ile kemale ulaşıyordu.Evet! Hep düşünürüm, nasıl oluyor da günümüzde yapılan Aşura merasimleri ve dökülen gözyaşları, hz. Zeyneb’in (s.a) gözyaşlarının oluşturduğu dalgalar gibi zalimleri/tağutları boğmuyor?Evet! Yüreklerdeki Hüseyn aşkı alevlenip zamanın Yezidlerinin kalbine neden korku salmıyor?“Zamanın İmamı neden kıyam etmiyor?” diye soranlara İmam’ın cevabı şu olsa gerek : “Sizin gözlerinizde Kerbela şehidlerinin parlaklığını göremiyorum, sözlerinizde o yerenlerin samimiyet ve sadakatini göremiyorum, gözünüzden akan yaşların, halam Zeyneb’in (s.a) oluşturduğu dalgalar gibi fırtınalar oluşturduğunu göremiyorum”, olsa gerek.


Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM