Hz. Fatima’nın (s.a) Son 75 Günü

GİRİŞ: 08.12.2022 11:47      GÜNCELLEME: 08.12.2022 11:47
Rasthaber -  Kevseri veren Allah’ın adıyla…

Hz. Fatima (s.a.a), hayatının son 75 gününe o kadar büyük, değerli ve evrensel mesajlar sığdırdı ki, bir insan 75 yıllık ömüründe ancak anlayabilir onları.Yıl 10. Hicri, Hz. Fatima’nın (s.a) şehadetinden 75 gün önce Medine yasa boğuluyor; Resulullah (s.a.a) Allah’ın rahmetine kavuşmuşi, İslam ümmeti yetim kalmıştı. Kimileri Resulullah’ın (s.a.a) melekut alemine göçmesinden dolayı hüzün ve üzüntü gözyaşlarına hakim olamazken bazılar ise bir yakınlarını kaybetmiş kadar bile üzülmemişti.

Kimileri ümmetin maslahatı için hilafet sevdasıyla toplantılar düzenlerken bazıları Resulullah’ın (s.a.a) mübarek naaşının gusül, kefen, namaz ve defni ile meşgullerdi. İslam toplumunun sosyo- politik yapısı, Hz. Fatima’yı (s.a) üzgün ve yaslı olmasına rağmen Medinet-un Nebi’de hutbe okumaya zorluyor. Siyasal İslam‘ın rafa kaldırılarak Velayetin devre dışı bırakılması, kavmiyetciliğin hortlaması, sosyal sınıflaşmanın diriltilmesi ve cahiliyet zihniyetine dönülmesi karşısında Hz. Fatıma‘nın (s.a) sessiz kalması beklenemezdi.İşte Hz. Fatima (s.a) ömrünün son 75 gününde verdiği mesajlar bunun için önemliydi. Gelecek nesiller vuku bulan olaylardan haberdar olmalıydılar. Kısaca şu mesajları veriyordu: Siyasi basiret; Halk siyasi şuurdan yoksundu. İslam ümmeti peygamberin döneminde inanç temelleri ve ibadi hükümleri öğrenme aşamasında olduklarından İslam’ın siyasi öğretilerini anlayacak seviyede değillerdi.

Müslümanları sistemetik bir siyasi eğitimden geçirme fırsatı da olmadı. Malesef Resulullah’ın (s.a.a) bu konudaki hadisleri; eylem ve söylemleri de gözardı edilmişti. Hz. Fatima (sa), İslam ümmetinin yönetiminin İslami ilkeler esasınca olması gerektiği gerçeğinden hareketle velayeti gündeme getirip savunuyordu. Hz. Fatima (s.a) hem velayet taraftarlarına, hem de bilerek veya bilmeyerek karşı olanlara İslam’ın siyaset doktrinini hatırlatıyordu:” Ey insanlar! Babam Resulullah’ın, “ben kimin mevlasıysam Ali de onun mevlasıdır” sözünü hatırlamıyor musunuz?” Ama ne yazık ki, Medinetun Nebi’de bulunan müslümanların kahir ekseriyeti sessizliğe boğulmuş kimseden ses çıkmıyor.

Hz. Fatima (s.a) bazılarının basiretsizliğini, bazılarının cehaletini, bazılarının da garazını yüzlerine haykırıyordu. Hz. Fatima (s.a) İslam ümmetinin siyasi basiretten uzak olduğunu görüyordu. Bundan dolayı rahatsız olduğu günlerde evine gelen kadınlarla irşad toplantısı yapıyor; peygamberin siyasi mirasının ne olduğunu anlatıyor, velayet bilincine sahip olmaya davet ediyor; kocalarının Gadir Hum’da hazır olduklarını, kendi kulaklarıyla hakkı duyduklarını ve bunu kocalarından sormalarını istiyordu.

Hz. Fatima (s.a) tüm zamanlarda düşmanın hangi argümanlarla hakka karşı olduklarının tanınması gerektiğini; dostu, düşmanı, dost kılığındaki düşmanı, düşmanın hedefini, stratejisini, hile ve planlarını, dostun ve düşmanın zaaf ve kuvvet noktalarının tanınması gerektiği mesajını veriyordu. Siyasal İslamın öğrenilmesi gerektiğini vurguluyordu.

Hz. Fatime (s.a) siyasi olarak şu mesajı veriyordu: Toplumun liderinin/İmamın bir görevi var, ümmetin ayrı bir görevi var. Hz. Ali’nin (s.a) vazifesi susmaktır ama Hz. Fatima gibilerinin görevi O’nun hakkını savunmaktır. İslami siyasette rehberin susması herkesin susması gerektiği manasına değildir. Toplumun önderi kendi vazifesini yaparken, ümmet kendi vazifesini lidere yükleyemez. Hz. Fatima’nın (s.a) uyguladığı strateji: Hz. Fatima (s.a) 75 güne sığdırdığı evrensel mesajlardan asadece birine değinerek İslam ümmetinin dikkatini bu önemli mesaja çekmek için şu stratejileri uyguluyor:

a)Fedek hurmalığını talep etmesi ( hüccet olduğunu isbat etme)Dünya malında gözü olmayan, dünyaya teveccüh dahi etmeyen birinin bir hurmalığa göz diktiğini söylemek, geri almak için çaba sarfettiğini iddia etmek ona yapılmış diğer bir zülümdür. Fedek hurmalığını sadece velayet için ekonomik bir güç olarak görmek bir açıdan doğru gibi görünse de Fedeğ’i geri talep sebebini bunda özetlemek diğer bir yanlışlıktır. Peki öyleyse neydi hz. Fatima’nın (s.a) yapmak istediği, neyin peşindeydi?

Neden Fedek hurmalığını talep ediyordu?

- Hz. Fatima (s.a), İslam toplumunda hutbe ve söylemlerinin etkili olmadığını görünce Fedek hurmalığını gündeme getirerek hakkını İslam toplumunun halifesinden istiyor, verdikleri takdirde sözünün hücciyetini ve haklılığını isbat etmiş olacaktı.

-Fedek hurmalığının kendisinden gasb edildiğini ispat edip geri alacak olsa, sıra velayetin ispatına gelecekti ve velayetin gerçek sahibi ispat edilince İslam toplumu da gerçek rehberine kavuşmuş olacaktı.

-Vermedikleri takdirde, peygamberin kızına hiç bir değer verilmediğini ve Fedeğ’in kendisinin hakkı olduğu halde bu hakkının gasb edildiğini bildirmiş olacaktı.

b)-Beytul Ahzanda ağlaması ( siyasi ağlama) Hz. Fatima’nın (s.a) hayatı boyunca Allah rızası için ibadete gönül vermesi, Rabbine dua edip ağlaması gözönünde bulundurulduğunda son 75 günde bu kadar ağlamasının sebebi neydi? Sebebinin babası Resulullah’ı (s.a.a) kaybetmek olduğuna yorumlanması, Resulullah (s.a.a) gibi birini kaybetmek kadar büyük bir müsibet olamaz elbette ama yine de bu yorum çok basit bir yorumdur. Hatta Resulullah’a (s.a.a) tarafından kendisine kavuşacak ilk kişi olacağı haberinin verilmesi bu yorumun ağlamasının asıl hikmet olmadığını gösterir.

Peki Hz. Fatima (s.a) neden bu kadar ağlıyordu? Hz. Fatima (s.a) önce kendi evinde inzivaya çekilip ağlıyor, ağlamasından rahatsız olduklarında, Cennet-ul Bakiye gidip orda kendisi için Beyt-ul Ahzan/ bir ağlama, hüzün evi oluşturuyor. Ve daha sonra siyasi otorite tarafından buranın yıkılma emri veriliyordu.

-Hz. Fatima (s.a) bu eylemiyle, Peygamberin Ehlibeytine yapılan zülme itiraz ediyordu; o zamanda yaşayan İslam ümmetine ve gelecek nesillere mesaj veriyordu.

-Velayetin devre dışında bırakılmasına üzülüyordu; Hz. Yakup (a.s) 40 yıl Yusuf’un (a.s) yokluğuna ağlayıp gözlerini kaybetmesi Hz.Yusuf’un (a.s) velayete geçememe endişesiydi.-İslam toplumunun velayet nurundan yararlanmasına izin verilmemesine üzülüyordu; zulüm sadece Ehlibeyte yapılmamıştı, asıl zulüm İslam ümmetine yapılmıştı, insanlık velayet nurundan mahrum bırakılmıştı.

-İslam ümmetinin tekrar cahiliye geleneklerine dönmesinden korkuyordu; Peygamberlerin mirası, hayat manifestosu devre dışı kalacak, insanlar tekrar cahiliye yaşamına döneceklerdi.

- Mazlumiyetinin büyüklüğünü bildirmek istiyordu.

c) Gece gusül, kefen ve namazının kılınıp defn edilmesi istemesi ( kendisine zülm edenlerden razı olmadığını belirtme)

-Fedeğ’i gasbedenlerden razı olmadığını bildiriyordu.

-Hakkının gasbedilmesinden dolayı razı olmadığı ve bunu yapanlara gazablı bir şekilde dünyadan ayrıldığı mesajını veriyordu.

-Hakkını almaya yardımcı olmayanlardan razı olmadığını bildirmek istiyordu.

d) Mezarının gizli kalmasını istemesi - Kıyamete kadar ebedi bir merak oluşsun ve bunun hikmeti sorulsun.- Gelecek nesillere mesaj veriyor.- Kabri olmayanlara teselli kaynağı olsun.

- Çocuklarını kaybeden ama onların naaşına ulaşamayan anne-babaların kalplerine teskinlık vesilesi olsun. Allah'ım şahid ol ki biz Hz. Fatima (s.a) ve evlatlarına muhabbetimiz var, onların velayetlerine ve naiblerinin velayetine imanımız var. Onların razı olduğuna razı, gazab ettiklerine de gazablıyız. Onların şefaatlerini bizlere nasib eyle.


Sabahattin Türkyılmaz

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM