İmam Gazali Açısından Aklın Kısımları

GİRİŞ: 09.02.2023 10:33      GÜNCELLEME: 09.02.2023 10:33

Rasthaber -  Gazali bu konuda içgüdüsel, kazanımsal, teorik ve pratik akıl gibi kısımlandırmalardan söz etmiş ve akla dayalı kısımlandırmada ve şerh etmede, sadece kendisinden önceki filozofların etkisinde kalması bir yana, bu daldaki konuların ekserini Farabi’den iktibas etmiş1 fakat kendisi bu konuya işaret etmemiştir.

1 - İçgüdüsel ve Kazanımsal Akıl

Gazali “Mizanu’l-Amel” kitabında aklı içgüdüsel ve kazanımsal olmak üzere iki gruba ayırmıştır. Onun içgüdüsel akıldan kastı, bilgiyi kabul yeteneği olan güçtür; kazanımsal akıldan kastı ise, ilmi kazanma yardımıyla elde edilen güçtür. O, söylediklerini teyit etmek için, İmam Ali’den (a.s) bir şiire yer vermiştir:

Gördüm aklı iki şekilde    

Matbu2 ve mesmu3 olarak

Fayda etmez mesmu       

Matbu olmayınca

Nasıl ki fayda etmez güneş        

Olmayınca gözün görme gücü4

2- Teorik ve Pratik Akıl

Gazali, nefs-i natıka olan insan aklının muhtelif iki yöne sahip olduğuna inanır. Bir yönü teorik akıl olan ve aklı idrak görevi üstlenen yüce ufuklar ve mele-i alaya bakış ki bu açıdan aklı kendisinin üstündeki meleklerle yorumlar ve ilimler de insana nazil olur. Nitekim Kuran-ı Kerim şöyle buyurur:

Ve hiçbir insana söz söylemez Allah, ancak vahiyle yahut perde ardından yahut da bir elçi gönderir de, izniyle dilediğini vahyeder ona; şüphe yok ki o, pek yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir.5

Bu açıdan akla, kuvve-i âlime (bilici kuvvet) de denir. Kuvve-i âlime, hissi ve cüzi hadiselerden yoksun külli manaları insan nefsine ilka eder ve kendisinden üstün yönden (melekler) yararlanır.6

Başka açıdan, kendinden aşağıdakine bakar ve buna ameli akıl denir.7 Bu durumda amellerimizle ilişkili olan bir bilgiyi ifade eder. Zulmün kötü olduğunu bilmek gibi. Bu tür akıl, yapanının insan olduğu amelleri yapma şevki veren gücün tahrik kaynağıdır.8 Bu açıdan ona kuvve-i amile (yapıcı güç) de denir. Kuvve-i amile, teorik aklın gerekliliklerine göre harekete geçen güçtür ve insanın cüzi muayyen fiillere yönelme kaynağıdır.

İşaret etmek gerekir ki Gazali, ameli aklı sadece kuvve-i alimenin (teorik  akıl)  hizmetinde  ve  emrine  muti  olması  açısından  akıl  diye adlandırır.9

Mekasidu’l-Felasife kitabında da bu konudan söz ettiği zaman, insan nefsinin gücünü âlime ve amile olmak üzere iki kısma ayırıyor. Şu farkla ki, üstteki kitapta kuvve-i alimeyi de iki kısma ayırmıştır: Yaratanın varlığını ve birliğini anlamaya vesile olan kuvve-i nazari (teorik güç) ve amellerin keyfiyetini anlamaya yarayan kuvve-i ameli (pratik güç). Adaletin iyi ve zulmün kötü olduğu gibi. Onun kuvve-i amileden kastı, amele ait olan kuvve-i alime-i ameliyenin (eylemsel bilici güç) işaretine dayanan güçtür.10

Gazali Mi’yaru’l-İlm kitabında teorik ve pratik aklı Mizanu’l-Amel kitabındaki taksimatına yakın biçimde yapmıştır. Aynı kitapta teorik akıldan maksadın, külli fiillerin mahiyetlerinin kabulü olan kuvve-i nefs, pratik akıldan maksadın ise kuvve-i şevkiyyenin (istek gücü) cüzi fiillere doğru harekete geçirilmesi olduğunu belirtiyor. Pratik aklın görevi, şehvetler karşısında riyazet, çaba ve kontroldür.11

Gazali şu noktayı da itiraf ediyor ki, akıl kelimesinin kuvve-i amile için kullanımı, sırf lâfzî bir kullanımdır; çünkü kuvve-i amilenin idrake dayalı kullanımı yoktur. Hayvanlardaki kuvve-i muharrike (harekete geçiren güç) gibi rolü vardır; şu farkla ki, evvela kuvve-i amile insanda aklın gerektirdiğine göre amel eder, saniyen hayvanlarda kuvve-i muharrike, anlık fayda ve zarara göredir ve menşei de şehvettir. Bunun tersi ise fayda ve zararın işlerin akıbetini ölçmede olduğu akl-ı amile (yapıcı akıl) dir.

Teorik Aklın Mertebeleri

Gazali teorik aklı, elde ettiği ilimler açısından aşağıdaki mertebelere ayırmıştır:

1-        Heyulani (Hayali) Akıl: Bu mertebe onun açısından, salt yetenek sayılan fakat makul şeyleri kabule hazırlığı olmayan zümredeki zihin gibidir. Bu mertebe, insan ve hayvanın farklılık sınırı sayılır ve bunun kıstası, henüz malumatla aşina olmamış küçük çocuktur.

2-        Bilmeleke (kabiliyet) Akıl: Bu mertebe, insan için zaruri öncül makuller toplamının oluşması yoluyla elde edilir. Bunun örneği, ayırt etme yaşına gelmiş ve zaruri olan şeylerle yüzleştiğinde nefsinin o zaruri olan şeyleri bulundurduğunu bilen mümeyyiz çocuktur.

3-        Bilfiil (eylemli) Akıl: Bu mertebede akıl, zaruri makulleri elinde bulundurmakla, bir grup kazanımsal makullere ulaşır. Bu makuller insan nefsinde birikmiş ve insan onun farkındadır; istediği zaman onları zihnine getirebilir ve inceleyebilir.

4-        Müstefad (Yararlanılan) Akıl: Bu mertebede makuller güç aşamasından geçip mutlak eylem aşamasına ulaşır. Bu mertebe, insanın irade ettiği zaman ulaşabildiği ve onu düşünebildiği hazır varlığı bilmektir.12

Hatırlatmak gerekir ki Gazali, müstefad aklın mertebesinin, çeşitli merhaleleri ve sayısız dereceleri fakat bu mertebenin insanlık derecesinin nihayeti ve bunun en yüksek derecesinin, varlık hakikatlerinin iktisap ve tekellüf olmaksızın en kısa sürede kendisine keşfolduğu İslam peygamberi Hz. Muhammed’e (s.a.a) mahsus olduğuna inanır.

Şu noktayı hatırlatmak da önemli ki, Gazali İhyau’l-Ulum’da, peygamberin ilimleri kazanma kaynağını, onun içgüdüsü olarak biliyordu. Bu içgüdü, ilahi enbiyaya mahsus olan tasavvur edilebilir içgüdülerin en yüksek mertebesinde yer alır ve her tür öğrenimden yoksun elde edilir. Bunun misali, sabahın aydınlığı ve sabah vakti parlayan güneş yuvarlağının tam olarak doğuşudur.13

Diğer taraftan Mizanu’l-Amel’de, enbiyanın ilmine kazanımsal makuller sınıfında yer vermiş ve akılcılığına itikat etmiştir. Kendisi kazanımsal ilimlerin en yüksek derecesini enbiyaya has kılsa  da, enbiyanın ilmini kazanımsal makuller grubunda karar kılması, onun ünlü İhyau’l-Ulumu’d-Din kitabındaki görüşüyle çelişkisi vardır.14

Buna göre öyle görülüyor ki Gazali’nin bu konudaki görüşü, batıni uyumsuzluklardan uzak değil. Zira görüşüne bir delil göstermeksizin nübüvvet ilmini bazen akıl sınıfında bazen de içgüdü sınıfında göstermiştir.

-------------------------------------------------------

1- Farabi, Fusulun Muntezea, Tercume ve Şerh Hasan Melikşahi, Tehran: Suruş (İntişarat-ı Seda ve sima) 1382, s. 38-43.

2- Doğuştan sahip olunan akıl.

3- Matbu akılla elde edilen.

4- Gazali, Mizanu’l-Amel, Ketebe Hevamişehu Ahmed Şemsuddin, Beyrut, Daru’l-Kutubu’l-İlmiyye, 1989, et-Tabakatu’l-Ula, s. 126 ve İhyau’l-Ulum, c. 1, s. 196, ve Mearicu’l-Kuds, s. 86.

5- Şura/51.

6- Gazali, Mizanu’l-Akl, s. 27, 72-75.

7- Gazali, İhyau’l-Ulum, c. 1, s. 199-200, Gazali, Mearicu’l-Kuds kitabında ameli akıldan bahsetmiştir. Ameli akıldan maksat siyasettir. Gazali, ameli akıl ile akılcılık arasında zati uyumsuzluk olduğuna inanır. O, nefsin kendisinden aşağıdakilerle ilişkisine siyaset der. Siyaset ve taakkül (sağduyu) arasında uyumsuzluk vardır. Mearicu’l-Kuds kitabında şöyle yazar:

Nefis her zaman iki tür iş yapar. İlk tür, bedene oranla yapılandır. Bu tür işlere siyaset denir. İkinci tür, kendi zatı ve kaynağına göre yapılandır. Bu tür işlere ise taakkül (sağduyu) denir. Bu ikisi birbirine zıttır. Kişi bunlardan biriyle meşgul olduğunda, diğerinden geri kalır. İkisinin bir araya gelmesi zordur. (Mearicu’l-Kuds, s. 28)

8- Gazali, Mi’yaru’l-İlm, s. 265.

9- Gazali, Mi’yaru’l-İlm, s. 26.

10-  Gazali,  Mi’yaru’l-İlm,  s.  26;  Mekasidu’l-Felasife,  Tahkik,  Suleyman Dunya; el-Kahire: Daru’l-Mearif-i Bi’l-Mısr, bi ta, s. 359.

11-  Gazali, Mi’yaru’l-İlm Fi Fenni’l-Mantık, Kaddeme ve Alleka ve şerehe Ali Ebu Mlhem, Beyrut: Mektebetu’l-Hilal, 1993, s. 264, 265, 266.

12- Mi’yaru’l-İlm Fi Fenni’l-Mantık, Kaddeme ve Allaka Aleyhi Ali Ebu Melhem, Beyrut: Daru Mektebeti’l-Hilal, 1993, s. 266. Şu var ki, teorik aklın mertebelerinin geçen şekilde sınıflandırılması, Gazali’nin Mi’yaru’l-İlm kitabında söz ettiği sınıflandırmadır; hâlbuki Mizanu’l-İlm’de takriben farklı bir sınıflandırma yapmıştır. Gazali Mizanu’l-Amel’de teorik aklın üç mertebesine işaret etmiştir: 1- Mutlak yetenek mertebesi (Heyulani Akıl) 2- Zaruri makullerden bir kısmının insan vücudunda alternatif olma mertebesi (Bilmeleke akıl) 3- Kazanımsal makullerin eylemsel mertebesi (Müstefad akıl) (Mizanu’l-Amel, s. 27 ve s. 75).

13- Gazali, İhyau’l-Ulum, c. 1, s. 200, Peygamber aklının köylü sınıfı ve bedevi  zümresinin  aklı  gibi  olduğunu  sanan  kimse,  kendi  nefsinde  köylü sınıfından daha cimridir. İçgüdülerin farklılığını nasıl inkar etmek olur ki, eğer insanlar anlamakta farklı olmasalar, neden birisi öğretmenin öğretimiyle onca zahmete rağmen anlayamaz, diğeri ise öyle zeki olur ki az bir şifre ve işaretle anlar ve başka birisi de öyle kamil olur ki, eğitimsiz, kendinden işlerin hakikatleri yayılır.Ateş dokunmadan da yağı, hemen ışık verecek; nur üstüne nur” ve o aynı enbiya gibidir; işlerin sırları ve gizemleri, öğrenmeksizin ve işitmeksizin onlara aydınlanır. (İhyau’l-Ulumi’d-Din, s. 200). 

14- Suhenver, Nakş-ı Akl Der Marifet-i Dini ez didgah-ı Gazali ve Kierkegaard, s. 70-74. 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM