Nur
suresi incelendiğinde fesattan alıkoyma hedefinin ayetler içerisine serpiştirildiğini
görmekteyiz. Örneğin zina eden erkek ve kadını başkalarının gözü önünde tembih
ediniz. (1. ayet) Onların evliliklerini sınırlayın. (3. ayet) Eğer dört şahit
olmadan bir çirkin nispet verilirse seksen kırbaç vurun. (4. ayet) Her kim Hz.
Peygamber (s.a.a)’in eşine iftira atarsa çok çetin bir azapla
cezalandırılacaktır. (11. ayet) Eğer bir iftira ve töhmet duyarsanız inanmayın
ve hüsn-ü zanda bulunun. (12. ayet) Her kim hayâsızlığın yayılmasını isterse
onun için elim bir azap olacaktır. (19. ayet) Şeytanın adımlarını takip
etmeyin. (21. ayet) Her kim iffetli kadınlara iftira atarsa büyük bir azaba
duçar olacaktır. (23. ayet) Kötü söz habis
insanlardan
gelir, sizden değil. (26. ayet) Evlere izinsiz girmeyin ve eğer size geri dönün
denilirse kabul edin ve geri dönün. (27. ayet) Kadın ve erkekler gözlerini
namahremden çeksinler ve bakma hususunda ısrarcı olmasınlar. (30. – 31. ayet)
Kadınlar ziynetlerini göstermesinler ve ayaklarını yere vurmasınlar. Eşleri
olmayan erkekler evlenmek için gayret göstersinler ve fakirlikten korkmasınlar.
(32. Ayet) Bu ayet-i kerimede şöyle buyrulur: “Belli saatte insan eşiyle yalnız
kaldığında hizmetçileri – köleleri – hatta çocukları izin almadan odalarına girmesinler.”
Evet, bu tüm emirler fesadın önünü almak, buluğ çağındakilere ders ve
saygınlığın korunması içindir.
Bu
ayet-i kerimeden elde edilen neticeler şöyledir:
1
– Çocuklara dini hükümleri öğretme sorumluluğu mümin ebeveyne aittir. “Ey
iman edenler… Sizden izin istesinler…”
2
– Ebeveynlerin yatak odaları çocuklarının odalarından ayrı ve mesafeli olmalıdır.
Aksi takdirde izin almaya gerek olmazdı: ‘‘Ey iman edenler… Sizden izin
istesinler…”
3
– Çocuk ve köle olmak başkalarının harimine – özel alanına – girmek için
yeterli değildir. “Ey iman edenler… Sizden izin istesinler…”
4
– Erkek gece gündüz süresince birkaç saati eşine özel olarak ayırmalıdır ve
çocukları da bu saatte kendilerini rahatsız etmemelidir: “Ey iman edenler…
Sizden izin istesinler…”
5
– Küçüklerin de kendilerine ait bir sorumluluğu vardır: “Ey iman edenler!
... Henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, (yanınıza girecekleri zaman) sizden
izin istesinler.”
6
– İslam, yaşam dinidir ve fevkalade bir kapsayıcı özelliği bulunmaktadır. Hem
cüzi meselelerde -çocukların ebeveynlerinin odalarına girmelerinde olduğu gibi
(ele aldığımız ayette işaret edildiği üzere)- hem de hayati meselelerde
-evrensel bir dünya devletinin kurulması- (55. ayet-i kerimede bu hususa işaret
edilmiştir) belli bir program öngörmektedir.
7
– Çocuklar iffetli olmayı ev muhitinde öğrenmelidirler: “Ey iman edenler!
... Henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, (yanınıza girecekleri zaman) sizden
izin istesinler.”
8
– İslami edep ve terbiyeyi çocuklara buluğ çağına girmeden öğretmemiz gerekir: “Ey
iman edenler! ... Henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, (yanınıza girecekleri
zaman) sizden izin istesinler.”
9
– İnsan, evinde iş ve çalışma elbisesini kullanmamalıdır. “… Bu üç vakit
elbiselerinizi çıkardığınız vakitlerdir…”
10
– Dinlenmeler, iş arasında öğlen vakti faydalı ve uygundur: “… Öğleyin
elbiselerinizi çıkardığınız vakit…”
11
– Müslüman kimse hayatındaki zamanını tanzim edip düzenlerken, namaz
vakitlerini esas almalıdır. “… Günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin
elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra…”
12
– Tüm ilahi hükümler hikmet esasına göredir: “…Allah, hakkıyla bilendir,
hüküm ve hikmet sahibidir.”