Muhtevasız Merasimler Aşura'yla Uyuşmaz

GİRİŞ: 08.07.2024 09:51      GÜNCELLEME: 08.07.2024 09:51
Rasthaber -  Bizim kültürümüzde Muharrem ayı Ramazan Ayı gibi ibadet ayıdır. Muharrem ayının saygınlığı sebep oldu ki bu ayda vurulan sineler ve akıtılan gözyaşları ibadet boyutu kazanmıştır. İşte bu naleler ve gözyaşları İslam inkılâbını ayakta tutmuştur. Eğer bu mersiyeler ve yas merasimleri bir ülkeyi ayakta tutmayı başarıyor ise bizler neden bu azameti ve görkemi korumaya çalışmıyoruz. Allah korusun bazı akla ve mantığa uygun sözler sarf etmiyoruz. Neden zayıf ve senetsiz sözler söyleyerekten bu paha biçilmez değerleri ortadan kaldırıyoruz. Eğer bizlerin yas merasimlerinin muhtevası ve içeriği boş sözlerden ve akıldan uzak sözlerden oluşursa Kerbela kıyamının hedefiyle uyuşmayacaktır. Merasimlerimizde ihtilaflı konulardan kaçınılmalı ve halkı ikilimde bırakmamalıyız.

Muharrem ayında hüzünlenmek ve kederlenmek ibadet sayılmaktadır. Denildi ki her kim Muharrem ayında bir ah çekerse dahi ibadet sayılmaktadır. Bu din aslında Muharrem ayını aynı Ramazan ayı gibi ibadet ayı olarak görmektedir. Çünkü Hz Hüseyin’in (a.s) ismini anmak ve o ismi yüceltmenin kendisi Allah katında ibadet hesap edilmektedir.

Muharrem ayını kendilerine ilk ay olarak hesap edenler zilhicce ayını yılın son ayı olarak hesap etmektedirler. Bundan dolayı zilhiccenin 25. günü mübahale ayetinin nazil olduğu gündür. Bu günden dolayı Ehlibeyt mektebinin mensupları bu günü özel ve itina ile geçirirler. Bu ayı yılın son ayı hesap ettiklerinden dolayı kendilerini hesaba çekerler ve Muharrem ayını yeni bir başlangıç yılı olarak görürler.

Ayetullah Amuli diğer bir konuda şöyle devam ediyor: Kuran ifade ediyor ki, Allah Teâlâ bu âlemi hak üzere yaratmıştır. Yani bu âlemde yaratılan tüm her şey hakkı ve hakikati temsil etmektedir. Aslında bu âlemde batıla yer yoktur. Nasıl ki Allah Teâlâ insan bedenini sağlıklı ve selamet bir biçimde yaratmış ise ve bu bedene zararlı bir yiyecek verilecek olunursa beden hasta olacak ve görevini ifa edemeyecektir. Bu âlemde aynı insanın bedeni gibidir.  Bu âlem bir düzen içerisinde ve hak olarak yaratılmıştır. Batıl olan bir şey asla bu düzende kendisine yer bulamayacaktır.

Tarihe baktığımız zaman Kerbela katliamından daha büyük katliamlar ve cinayetler işlenmiştir. Fakat ne yazık ki tarihin sayfalarında kaybolmuş ve ismi dahi kalmamıştır. O kimseler ki Kuran ile aynı değere sahip ve Kuran’ın natıkı olarak bu âlemde hareket ediyor ise hiç kuşkusuz o baki kalacaktır.

Abbasiler 500 yıl boyunca Hz Hüseyin’in (a.s) ismi, kıyamı ve hatta kabri şerifi ile mübareze ettiler. Abbasilerden önce Emeviler ve Mervanilerde aynı mübarezeyi gösterdiler. Fakat görülen o ki ne Emeviler ve ne de Abbasiler hiç biri başarılı olamadılar. Zira Hz Hüseyin’in (a.s) Erbain ziyaretinde 20 milyon insan Hz Hüseyin’i (a.s) ziyaret etmekte ve şefaat dilemektedirler. Bu şuna delildir ki her kim Allah’ın yaratmış olduğu bu âlemdeki düzen üzerine hareket eder ise o baki kalacaktır.

Merhum şeyh Tusi Emali kitabında naklediyor: Abbasi halifelerinden Mütevekkil zamanında yaşlı birisi sarayın kapısının önünde oturmuştu. Kerbela’dan bir haberci geldi ve dedi ki; orada bulunan sidir ağacını da kestiler.

O yaşlı adam dedi ki: La havle vela kuvvete illa billah…

Mütevekkil Abbasi dedi ki, neden şaşırdın ey yaşlı adam?

Yaşlı adam cevabında şöyle dedi: Ben Hz Peygamber’in (s.a.a) hadislerinden duydum ki O hazret (s.a.a) buyurmuş: her kim sidir ağacını keser ise lanetlenmiştir. Ben çok şaşırdım bu ağaç ki meyve vermiyor neden peygamber (s.a.a) böyle bir insanı lanetlemiş olsun. Fakat görüyorum ki Kerbela da Hz Hüseyin’in (a.s) mezarını gösterecek hiçbir işaret bile yokken sadece bu sidir ağacı vardı. İnsanlar Hz Hüseyin’in (a.s) mezarını ziyaret etmek istediklerinde bu sidir ağacının vesilesi ile kabri şerifi buluyorlardı. Hz Peygamberin (s.a.a) neden lanet ettiğini şimdi daha iyi anlıyorum.

ehlader

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM