Münafıkların İç Yüzünü Tanıyalım

"Nifak sahibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kötülüğü emrederler, halkı iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar."
GİRİŞ: 09.02.2025 10:05      GÜNCELLEME: 09.02.2025 10:05

Rasthaber -  İnsan hayatında önemli olan şeylerden birisi düşmanı tanımaktır, çünkü İslam ve Müslümanlığın birçok düşmanı vardır. Yüce yaratıcı En’am suresinin 112. Ayetinde şöyle buyuruyor:

‘İşte biz, böylece her peygambere insan ve cin Şeytanlarını düşman ettik; bazısı, bazısına yaldızlı sözler söyleyerek aldatır.’

 Düşmanı tanımanın en iyi yolu Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Allah (c.c) ayetlerinde düşmanlardan bahsetmiştir:

 ‘Ve Allah, sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir.’ [1]

En Tehlikeli Düşman: Münafıklar

1.   Acı çektiğinde sevinir başarılarına üzülürler

2.   Menfaatçidirler

3.   İyi ve kötü, kötüyü iyi gösterirler

4.   Yalan yere yemin ederler

5.   Ahitlerini bozarlar

6.   Rahatlarını ve afiyetlerini düşünürler

7.   Sahnede olmaktan kaçınırlar

8.   Olumsuzlukları yayar ve kötü gösterirler

9.    Zilleti kabul ederler

10.  Savaştan sonra bahane çıkarırlar

11. Kıskançlık yapar ve kötülüğü isterler

12. Kötülüklere emreder iyiliklerden sakındırırlar

En önemli ve tehlikeli düşman iç düşman olan münafıklardır. Münafık içi ile dışı bir olmayan ikiyüzlü insandır. Tanınmış ve bilinir olan düşman her ne kadar güçlü olursa olsun zararı daha az, hıyaneti de savunulabilir, çünkü kimliği belli kötü düşünceli oluşu açıktır. Ancak bilinmeyen düşman ne kadar küçük ve güçsüz olursa olsun tehlikelidir, zira muhabbet ve dostluk maskesini kullanarak kendisini iyi göstermektedir. Ancak kinle dolu olan bu kalbe sahip düşman düşmanlık etmekte ve kötü arzularına ulaşmak için fırsat kollamaktadır. İslam dini de en fazla en ağır darbeleri bu gruptan yani münafıklardan almıştır. Bu yüzden düşmanı tanımak özelliklede dışı bizden ancak içi kin ve düşmanlıkla dolu olan münafıkları tanımamız gerekir. Birçok ayette münafıkların iç yüzü gösterilmiş ve beyan edilmiştir. Bu ayetlerden birkaçına değinelim:

1.     Acı çektiğinde sevinir başarılarına üzülürler

Kur’an-ı Kerim’in tabiri ile dost ve düşman zorluk, sıkıntı, acı ve tatlı zamanlarda tanınır.

‘Sana bir iyilik geldi mi kötüleşir onlar; bir musibete uğrarsan biz derler, daha önce tedbir aldık, ihtiyata riayet ettik ve güvenle, gururla yüz çevirip giderler.’ [2]

2.     Menfaatçidirler

Kur’an-ı Kerim Şöyle buyurmaktadır:

‘Onlardan, sadakaları vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoşlanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar.’[3]

 (Huneyn ganîmetleri bölüşülürken sonralardan Haricilerin başı şahıs Hz. Peygambere, adâlete riayet et ya Resulullah dedi. Hz. Muhammed de (s.a.a) benden daha adil kim var diye buyurdu. Ömer, şahısın peygambere olan bu davranışından dolayı Resulullah’a, ya Resulallah izin ver boynunu vurayım deyince Hz. Peygamber, bırak demişti, onun öyle takipçileri olacak ki ibadet ederken sizler ibadetlerinizi onların ibadeti yanında değersiz göreceksiniz. O ibadete rağmen okun yaydan çıktığı gibi dinden çıkacaklar. O şahıs sonunda nehrevan savaşında İmam Ali’nin (a.s) eliyle öldürüldü.[4] Bir rivayette bu ayet, İbn-il Cuvaz adlı bir münafık hakkındadır. Münafıklar, Muhammed hoşuna gidene ve sevdiğine veriyor, dilediği gibi pay ediyor demişler; bu ayet bu münasebetle inmiştir.[5] Bölünen ganimetin, Hayber ganimeti olduğu da söylenmiştir.)

3.     İyiyi kötü kötüyü iyi gösterirler

‘Onlardan öyleleri de var ki Peygamberi incitirler ve o derler, her söyleneni dinleyen bir kulak adeta. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır.’[6]

Bu ayetin içeriğinden Allah resulü (s.a.a)’in bazı münafıklar tarafından incitildiği anlaşılmaktadır. Onlar Allah resulüne (o saf, çabuk inanan ve başkalarının ağzına bakan) biridir, diyorlardı.

Onlar gerçekte bir rehber ve önderde olması gereken Muhabbet ve lütuf özellikten gafil olmuş o özelliği bir zaaf olarak göstermeğe çalışıyorlardı. Numune Tefsiri Tevbe suresinin 61. ayetinin tefsiri.    

 4.     Yalan yere yemin ederler

Yalan konuşmak ve yalan yere yemin etmek düşmanın ve münafıkların özelliklerindendir. Bu konuda Kur’an şöyle buyurmaktadır:

 ‘Söylemediklerine dair yemin ederler Allah adına, fakat andolsun ki, küfür sözünü söyledi onlar.’[7]

5.     Ahit ve sözlerini bozarlar

Münafıklar şükürsüz ve ahitlerini bozanlardır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: ‘Onlardan, bize lütfuyla, keremiyle ihsanda bulunursa biz de yoksullara tasadduk ederiz ve mutlaka iyi kişilerden oluruz diye Allah'la ahdedenler de var.’[8] Onlardan bazıları Allah, eğer bize kendi fazlından bir şey verirse biz de sadaka verip iyi insanlar olacağız diye söz verdiler.

Allah ayetin devamında şöyle buyurmuştur: ‘Fakat lütfedip ihsan edince verdiği şeyde cimriliğe başlarlar, ahitlerinden dönerler, zaten onlar dinden dönmüş kişilerdir.’ Yüce yaratıcı onlara lütufta bulunduktan sonra verdikleri sözden döndüler.

Ayetin nüzul sebebi hakkında şöyle geçmektedir: bir gün Se’lebe b. hatip diye bir fakir Allah resulü (s.a.a)’in yanına gelerek ona zengin olması için dua etmesini istedi. Allah resulü (s.a.a) ona şükrünü edebileceğin az mal şükrünü edemeyeceğin çok maldan daha hayırlıdır, diye buyurdu. Se’lebe Allah resulüne dönerek ‘eğer Allah çok mal verirse farz olan bütün şer’i yükümlülüklerin yerine getireceğim’ dedi. Allah Resulü (s.a.a.) onun hakkında dua ettikten sonra zenginleşen ve malıyla meşgul olan Se’lebe cuma ve cemaat namazını terk etti. Zekât memurları se’lebe’den malının zekâtını istemeye gittiklerinde onlara, biz fidye vermek için Müslüman olmadık dedi ve zekâtı vermekten kaçındı. Nuru’s-Sakaleyn tefsiri, ayetin tefsiri.  

İnsan kendi hayrının ve maslahatının nerede olduğunu bilemez, bu yüzden de zararına olan şeylerde ısrar eder. Oysa insan Allah’ın verdiği ile yetinmelidir.

Allah’a verdikleri sözde durmadıklarının bir örneği de A’raf suresinde yer almaktadır. ‘Bize azası tam ve iyi bir evlat verirsen şüphe yok ki biz de şükredenlerden oluruz diye Rablerine dua ettiler.

Onlara azası tam ve düzgün bir evlat verince de o yüzden şirk koştular. Oysa onların şirk koştuklarından tamamıyla münezzehtir.’[9]

Başka bir ayette şöyle buyurulmuştur: ‘Böylece de Allah'a ettikleri vaadi tutmadıklarından ve yalan söylediklerinden dolayı kendisine kavuşacakları güne dek yüreklerine münafıklığı ilka etti.’ [10] Allah’a verdikleri sözde durmadılar ve ahitlerini bozdular bu yüzden de yalan konuştular. Allah kıyamet gününe kadar nifakı onların kalbinde karar kıldı. Bu ayete göre nifak bazen dilde, bazen amelde, bazen de kalpte olabilir, ancak bu nifak bazen sürekli bazen de geçicidir.  

 6.     Rahatlarını ve afiyetlerini düşünürler 

Savaşa gitmemek için sevinip Peygamber’in (s.a.a) emrine itaatsizlik etmeleri nifakın bir nişanesidir. Tebuk savaşında Resulullah’ın emrine itaatsizlik edip savaşa gitmeyenler evlerinde oturarak sevinç çığlıkları attılar. Ayette şöyle buyurulmuştur:

‘Allah'ın Peygamberine muhalefet edenler, savaşa çıkmayıp oldukları yerde oturup kalmalarına sevindiler.’[11]

Bir diğer ayette de şöyle buyurmuştur: ‘Allah'a inanın ve Peygamberinin beraberinde savaşın diye bir sure indirilince içlerinden malı, kudreti olanlar, senden izin isterler ve bırak bizi de oturanlarla kalalım derler.’[12]

7.     Sahnede olmaktan kaçınırlar

Münafıkların bir diğer nişanesi de malları ve canlarıyla cihad etmekten kaçınırlar. Tevbe suresi 81. Ayetin devamında şöyle buyurmuştur:

‘Mallarıyla, canlarıyla, Allah yolunda savaşmak, onlara zor ve kötü geldi.’[13]

8.     Olumsuzlukları yayar ve kötü gösterirler

Münafıklar kendileri cihada gitmedikleri gibi başkalarını da cihada gitmekten alıkoyarlar. Allah (c.c.) Tevbe suresinin 81. ayetinin sonlarında şöyle buyuruyor:

‘Bu sıcakta savaşa çıkmayın dediler. De ki: Cehennem ateşi, daha da sıcak; bir anlasalar şunu.’

9.     Zilleti kabul ederler

Refah içerisinde olup terörü besleyen münafıklar cihad etmekten korkarlar, onlara da ümit bağlamak doğru değildir.

‘Onlar (münafıklar) oturup kalanlarla beraber olmaya razı olmuşlardır.’[14]

Ayette geçen “havalif” kelimesi “halife” kelimesinin çoğuludur. Başın arka kısmına “Half” denir. Bu yüzden erkekler evden çıktıktan sonra evde kalan eşlerine “halife” denir. Ayette bahsi geçen konudan kasıt savaş meydanından mazur olan kadınlar, yaşlılar, hastalar ve çocuklardır. Numune Tefsiri.

10. Savaştan sonra bahane çıkarırlar

Tebuk Savaşı’nda münafıklardan seksen kişi peygamber (s.a.a) ve Müslümanlar savaştan döndüklerinde savaşa katılmama nedenlerini sıralamaya başladıklarında, Allah (c.c) ayet göndererek onlara inanmamalarını ve onları Allah’a bırakmalarını emretti. Ayette şöyle buyurdu:

‘Seferden dönüp de onlarla buluştuğunuz zaman size özürler getirecek onlar; de ki: Özür dilemeyin, kesin olarak size inanmıyoruz.’[15]

11. Kıskançlık yapar ve kötülüğü isterler

Münafık düşman başkaları için kötülükten başkasını istemez aynı zamanda da kıskançtır. Kur’an-ı Kerim onların kötü geleceğinden bahsederken şöyle buyuruyor:

‘(münafıklar) size belalar gelip çatmasını gözetir durur, bekledikleri kötü belalar, kendi başlarına gelsin.’[16] başkaları için şer bekleyenin kendisi şer olana düçar olur.

Müminlerin emiri Hz. Ali (a.s) bir hadisinde şöyle buyuruyor:

‘Kardeşine kuyu kazan, kazdığı kuyuya düşer. Başkalarının ayıbını açanın, ailesinin ayıbı açılır.’[17]

12. Kötülüklere emreder iyiliklerden sakındırırlar

Kötülüğü yaymak, yasaklanan şeylere davet etmek ve iyiliklerden uzaklaştırmak münafıkların nişanelerindendir. Kur’an-ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır:

‘Nifak sahibi erkeklerle kadınların hepsi de birbirindendir, aynıdır; kötülüğü emrederler, halkı iyilikten vazgeçirmeye uğraşırlar.’[18]

ehlader

-----------------------------------------

[1] Nisa/45 

[2] Tevbe /50

[3] Tevbe/58

[4] el-Tecrid, 2, Kitabu Fazail-il-Kur'an, s. 122

[5] Mecmau’l-Beyan, 1, 508

[6] Tevbe/61

[7] Tevbe/74

[8] Tevbe/75

[9] Araf/189,190.

[10] Tevbe/77

[11] Tevbe/81

[12] Tevbe/86

[13] Tevbe/81

[14] Tevbe/87

[15] Tevbe/94

[16] Tevbe/98

[17] Tuheful-Ukul s. 89

[18] Tevbe/67

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM