Sahabe ve Düşünürlere Göre Fatıma (s.a)

GİRİŞ: 28.11.2023 08:26      GÜNCELLEME: 28.11.2023 08:26
Rasthaber -  Fransız şarkiyatçı ve araştırmacı Lui Masinion şöyle diyor: "Hz. İbrahim'in duaları, Hz. Fatıma'dan yayılan 12 nurdan haber veriyor. Hz. Musa'nın Tevrat'ı ise Hz. Muhammed'in (s.a.v) ve bereketli kızı ve İsmail ve İshak gibi iki evladı, yani Hasan ve Hüseyin'in gelişini müjdeliyor. İncil, bereketli bir kızı olan Hz. Muhammed'in (s.a.v) gelişinden haber veriyor."


Bu büyük kadın, kısa hayatı boyunca İslam ve Müslümanlar için büyük hayırlara ve bereketlere vesile oldu. Hz. Fatıma'nın (s.a) yaşamı ve siyerini irdelemek, hiç kuşkusuz büyük ibretler ve dersler içerir. Bu bereketlerden, o hazretin siyeri üzerinde düşünmeyi ve mübarek yaşamını örnek almayı ve dindarlık ve takva dersi çıkarmayı gösterebiliriz.

İslam peygamberinin (s.a.v) muhterem kızı Hz. Fatıma (s.a), Resulüllah efendimizin (s.a.v) en küçük ve en sevdiği kızıydı ve İslam peygamberinin (s.a.v) pak ve mutahhar soyu kızı Fatıma ile dünyada sürdü.

Hz. Fatıma (s.a) nübüvvet ve risalet evinde yetişti. O hazret Kuran-ı Kerim'i Resulüllah'ın (sav) dilinden duydu ve öğrendi ve ruhunu bu semavi kitapla arındırdı ve yaşamını da Kuran-ı Kerim ahkâmına göre düzenledi.

Hz. Fatıma (s.a) hiç bir kadının erişemediği faziletlere yetişti ve bu yüzden İslam peygamberi (s.a.v) Hz. Fatıma'yı (s.a) iki âlemde kadınlarının efendisi olarak adlandırdı. Bunun dışında Hz. Fatıma (sa) o dönemin Arap yarımadasında bilinen tüm bilimleri biliyor, öyle ki bazı savaşlarda babasının yaralarını en iyi şekilde tedavi ediyor ve ev işlerinde hiç bir yardım almaksızın bizzat evini yönetiyordu.

Hz. Fatıma (s.a) evlatlarını da en iyi şekilde yetiştirdi ve kendisini veya ailesini ilgilendirmeyen işlere karışmazdı. O hazret icap etmediği takdirde asla konuşmaz ve kendisinden soru sorulmadıkça, cevap vermezdi.

Hz. Fatıma'nın (s.a) şanı, faziletleri ve erdemleri hakkında birçok rivayet söz konusudur. Hz. Fatıma (s.a) sahabelerin, müslüman ve gayri müslim düşünürlerin gözünde yüce bir konuma ve kişiliğe sahip bir kadındır.

Ebu Abdullah Muhammed Bin İsmail Buhari, ehlisünnetin en ünlü kitaplarından biri olan Sahihi Buhari adlı eserinde İslam peygamberinden (s.a.v) şöyle naklediyor: "Fatıma benim vücudumun bir parçasıdır. Kim onu öfkelendirirse, beni öfkelendirmiş olur. Buhari bir başka yerde de şöyle diyor: Fatıma, cennet kadınlarının efendisidir."

Ehlisünnet fıkhının önderlerinden Ahmet Bin Hanbel, kesin belgelere istinat ederek Malik Bin Uns'tan naklen şöyle naklediyor: Tam 6 ay boyunca İslam peygamberi (s.a.v) her gün sabah namazına giderken Fatıma'nın evinin önünden geçer ve şöyle buyururdu: Namaz! Namaz! Ey ehli beyt. Ve ardından Ahzab suresinin 33. Ayetini tilavet ederdi: ...

"Ey Ehl-i Beyt! Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor."

İslam peygamberinin (s.a.v) eşi Ayşe'den şöyle nakledilmiştir: "Hiç kimseyi hatta konuşmada Resulüllah'a benzer görmedim. Ne zaman Fatıma babasının huzuruna çıkarsa, Resulüllah ona saygı olarak ayağa kalkar ve elini öper ve ona hoş geldin der ve özel bir yere oturturdu ve ne zaman Resulüllah kızı Fatıma'yı ziyaret gidecek olursa, o da aynı şekilde davranırdı."

Tefsiri kebir yazarı Fahr-i Razi, Kevser suresini izah ederken bazı yönlerine temas ediyor. Kendisi bu yönlerden birine temas ederken, Kevser'den maksadın İslam peygamberinin (s.a.v) kızı Hz. Fatıma (s.a) soyundan gelen evlatları olduğunu belirterek şöyle diyor: Bu ayetin nazil oluşunun sebebi İslam peygamberinin (s.a.v) düşmanlarının, peygamberin Ebter, yani evlatsız olduğuna dair düşmanlıklarını bertaraf etmek içindir. Bu ayet şunu demek istiyor ki yüce Allah peygamberine öylesine bereketli bir soy inayet edecektir ki zaman sürecinde hep kalacaktır. Bakın! şimdiye kadar ehlibeyt hanedanından onca insan katledildi, lakin dünya hala risalet hanedanının evlatları ile dolu. Oysa Emevi hanedanından onca kalabalık nüfusuna karşın, şimdi geride önem arz edecek bir tek kişi bile kalmadı. Fakat Resulüllah'ın evlatlarına bakın! Masum imamlar gibi büyük âlimler ve bilginler, hepsi risalet hanedanının mirasıdır.

Hz. Fatıma'nın (s.a) şahsiyeti, dünyada tüm âlim insanların talim ve terbiye ve kişilik örneğidir ve bu şahsiyet, birçok şii, Sünni, Hristiyan düşünür ve İslam bilgini ve şarkiyatçı tarafından irdelenmiştir. Fransız düşünür Hanry Korban, Hz. Fatıma (s.a) hakkında derin araştırma yapan batı felsefesinin önde gelen düşünürlerinden biridir. Kendisi Hz. Fatıma'nın varlığını, ilahi marifet ve tanımın kemale erme kaynağı olduğunu belirtiyor.

Korban, Hz. Fatıma'nın (s.a) mübarek varlığı ilahi zatın tecellisi olduğunu vurguluyor. Arz-i Melekût adlı eserinde Korban şöyle diyor: Hz. Fatıma'nın (s.a) faziletlerini irdelediğimiz vakit, bu varlığın ilahi zatın tecellisi olduğunu söyleyebiliriz. Yaşamının bir bölümünü Hz. Fatıma'nın (s.a) kişiliğini araştırmaya adayan Fransız şarkiyatçı ve araştırmacı Lui Masinion Necran Hristiyanları ile İslam peygamberinin (s.a.v) arasında Medine'de yaşanan mübahale hakkında bir makale yazmış ve içinde çok ilginç noktalara temas etmiştir.

Kahire üniversitesi İslam tarihi hocası Dr. Ali İbrahim Hasan da Hz. Fatıma'yı (s.a) şöyle anlatıyor:

"Hz. Fatıma'nın (s.a) yaşamı tarihin seçkin bir sayfasını oluşturur. Bu sayfada büyüklük ve azametten çeşitli görüntülere rastlıyoruz, lakin bu azamet azametini tahtından veya servetinden veya eşsiz güzelliğinden kazanan Belkis veya Klopatra'ya, ve bu cesaret erkeklerden oluşan bir orduya hükmetmekten kaynaklanmıyor. Biz öyle bir şahsiyetle karşı karşıyayız ki dünyaya hikmet ve haşmetten bir nur yayan bir kadınla karşı karşıyayız. çyle bir haşmet ki servetten değil, ruhunun ta derinliklerinden kaynaklanan bir haşmettir."

İslam şahsiyetleri hakkında ünlü telifleri bulunan Süleyman Ketani adlı hristiyan yazar ve şair, Fatıma-i Zehra (sa) hakkında kaleme aldığı eserinde şöyle yazıyor: Hz. Fatıma (sa) tarihi belgeler ve rivayetlerin işaret ettiğinden çok daha ötede yüce bir mevkie sahiptir. Hz. Fatıma'yı (s.a) ifade etmek için kendisinin Hz. Muhammed'in (sav) kızı, imam Ali'nin (s.a) eşi ve imam Hasan (s.a) ve imam Hüseyin'in (s.a) validesi ve alemin en seçkin kadını olduğunu söylemek yeter. Eserinin sonunda Hz. Fatıma'ya (s.a) hitap eden Ketani şöyle diyor:

"Ey Fatıma! Ey Mustafa'nın kızı! Ey yeri iki omuzu ile sırtlayan en aydın çehre! Sen iki kez yere gülümsedin. Bir kez babanın çehresine, hani ölüm döşeğinde yatarken sana, ona katılacak ilk kişinin sen olduğunu müjdelediği vakit ve ikinci kez, ömrünün son anlarında son nefesini verirken gülümsedin. Sen her zaman sevgi ile yaşadın. Sen her zaman pak ve iffetle yaşadın. Sen iki evlat doğurdun ve yetiştirdin ve onlara bağışlamayı öğrettin. Sen yeri alaylı bir gülümseme ile bıraktın ve ebediyete katıldın. Ey peygamberin kızı! Ey Ali'nin eşi! Ey Hasan ve Hüseyin'in validesi ve ey bütün âlemlerin ve devranların büyük kadını!"

Ve son olarak İran İslam Cumhuriyeti kurucusu imam Humeyni (r.a) Hz. Fatıma'nın (s.a) şahsiyeti hakkında şöyle diyor:

"Müslüman kadınlar kişisel, sosyal ve ailevi yaşamlarında Hz. Fatıma'yı (s.a) akılcılık, marifet ve akıl bakımından örnek almalı ve ibadet, cihad, arenada bulunma, sosyal kararların alınma sürecinde, ev işlerinde, eşine bakma, salih evlatlar yetiştirme konusunda o hazreti izlemelidir. Zira İslam'ın bu seçkin kadınının yaşamı, Müslüman kadının siyaset arenasına girmek, toplumda aktif rol oynamakla birlikte eğitim, ibadet, eşine bakma, salih evlat yetiştirme gibi alanlarda Hz. Fatıma'yı izlemenin ve İslam peygamberinin (s.a.v) muhterem kızını izlemenin mümkün olduğunu gösteriyor."

Hz. Fatıma (s.a) şöyle diyor: "Kim ki has ibadetini yüce Allah'a gönderirse, yüce Allah da ona en üstün maslahatlarını gönderir."

ehlader

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM