Tevhidin Toplumsal Hayattaki Değeri

Allah Celle Celaluhu yüce kitabında kâinatın yaratılışı, gece ve gündüzün ard arda gelişi, güneşin, ayın ve yıldızların hareketleri gibi kevnî ayetlere işaret ederken aslında evrende var olan Tevhid’e işaret etmektedir. Ondaki nizamı, güzelliği ve mükemmelliği gücümüz oranında idrak etmemizi istemektedir.
GİRİŞ: 08.06.2023 12:36      GÜNCELLEME: 08.06.2023 12:36
Rasthaber -  Toplumsal Tevhid, genelde vahdet kavramıyla özdeşleştirilir. Yani vahdet, sosyal Tevhid’in adıdır. 

İnsan birşeyden korktuğu zaman düşünür ve harekete geçer. Eğer tevhidimiz ve ahiret korkumuz ciddiyse bu sosyal davranışlarımıza da yansır.

İnsanlar her şeyden ümitlerini kaybettiklerinde Yüce Allah’ı hatırlayarak ona yönelirler. Ancak hayatın küçük şeylerinde umudumuz başkalarına bağlıdır. Güya insanlar, büyük işler Allah’ın, küçük işler ise insanların sorumluluğundadır derler.

Sosyal sitemdeki, tevhid tevhidin en önemli bölümü olup Allah günlük yaşamın her alanında hazır olması demektir. Allah’ın varlığını ve sıfatlarını ispatlamak için akılcı deliller sunalım ama hayatta farklı bir yol izleyelim, Allah’a ve tevhide teveccüh etmeyelim,  bu tevhidin hiçbir değeri yoktur. İnsan zihninde bir itikad ve inanç varsa bu inanç yaşamda kendini göstermelidir. Allah’ın hayatımızda olmaması şirkin her türlüsünü yaşamamıza ve sosyal hayatta her türlü sapmaya şahid olmamıza neden olur.

İmam Sadık (a.s) şöyle söylüyor: dünya insanın gözünde belirmiş ve o kadar büyümüştür ki ahirete yer kalmamıştır. Bu önemli bir konudur. Çünkü insan gerçekten korktuğu zaman düşünür ve harekete geçer. Kıyamet korkumuz  gerçekten ciddiyse hayatımızda pek çok şeyler olur.

İnsanın bugününü yarınına tercih etmesinin birkaç nedeni olup bunlardan ilki insanın geleceğe güvenmemesidir. Bu durumda Kur’an’ın vaatlerini ciddiye almadığımız ve kesinlikle gerçekleşeceğine inanmadığımız açıktır.

İkinci nedeni hayatın baskıları ve dirençteki zaaflardır. Diğer bir neden ise beşerin  büyük şeylerin değerini anlamaması küçük şeylerin değerini anlamasıdır. Bir diğer sebep de irade zayıflığına teveccüh etmemekten kaynaklanır.

Muhammed Rıza Yusufi’nin Nehcü’l Belağa’nın 160. hutbesini okuma toplantısındaki konuşmasından alıntıdır. (ıqna)

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM