Abdulazim Hasani, İmam Rıza (aleyhisselam) ve İmam Cevad’ı (aleyhisselam) görmüş, İmam Hadi’ye (aleyhisselam) zamanında vefat etmiştir. Türbesi Rey (bugünkü Tahran) şehrindedir. Bazı hadislerde kabrinin ziyaret edilme sevabının Hz. Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) kabrinin ziyaret edilme sevabı kadar olduğu söylenmiştir.
Abdulazim Hasani’nin yaşadığı dönem, Şiaların Abbasiler tarafından baskı ve zulme uğradıkları döneme müsadif gelmektedir, kendisi ve ataları yıllarca takip altında tutulmuştur. Medine, Bağdat ve Samarra’da yaşadığı dönemlerde takiye, inanç ve meramını gizleme yöntemine vakıf olmasına rağmen, Abbasi halifelerinden Mütevekkil ve Mutaz’ın gazabına uğramıştır.(Ber Astan-ı Keramet, s. 7.
Allame Hilli, biyografisinde onu takvalı bir âlim olarak tanıtmıştır.[Hülasatü’l Ekval, s. 226.] Muhaddisi Nuri, Abdulazim Hasani’nin fazileti hakkında Sahib b. İbad’ın risalesinden şöyle nakletmektedir: O, takvalı, günahlardan sakınan, emanete riayet eden, sözünde sadık, dinde alim, tevhit ve adalete inanan ve çok sayıda hadise vakıf olan birisiydi.[Hatime Müstedrek, c. 4, s. 404]Takva ve doğruluğu İmamların (aleyhisselam) yanında makam ve yerinin yücelmesine neden oldu.[Ber Astan-ı Keramet, s. 9.]
Abdul Azim Hasani aleyhisselam şevval ayının 14’ü ve ya 15 inde vefat etmiştir. Elbette bazı rivayetlere esasen diri diri gömülerek şehit edildiğide yazılmıştır. İmam Hadi aleyhisselam döneminde bu olay vukuu bulmuştur.
Muhaddis Nuri’nin Şialardan birinden naklettiğine göre bu Şia, Hz. Resulü Ekrem’i (sallallahu aleyhi ve alih) rüyasında görmüş ve Efendimiz kendisine şöyle buyurmuştur:
Yarın evlatlarımdan birisi Abdulcabbar b. Abdulvahhab Razi’nin evinde elma bahçesinde teşyi edilerek defnedilecek. Orada defnedilmeleri için kendisi o bahçeyi satın almış ve Abdulazim ve öteki Şialara vakfetmiştir.[Hatime Müstedrek, c. 4, s. 405.] Bundan dolayı, Abdulazim’in türbesi “Mescid-i Şecere” veya “Ağaca Yakın Mezar” şeklinde ünlenmiştir.[Omdetu’t Talib, s. 94. Ber Astan-ı Keramet, s. 12.] Şeyh Saduk, Abdulazim Hasani’nin (aleyhisselam) kabrini ziyaret etme babında şöyle bir rivayet nakletmektedir:
Rey şehrinden birisi İmam Ali Naki’nin (aleyhisselam) yanına giderek şöyle der:
Hz. Seyyidu’ş Şüheda’nın (Hz. Hüseyin) ziyaretine müşerref oldum. İmam şöyle buyurur: Sizin yanınızda olan Abdulazim’in kabrini ziyaret etmiş olsaydın, Hüseyin b. Ali’nin (aleyhisselam) kabrini ziyaret etmiş kimse gibi olurdun.[Sevabu’l A’mal, s. 99.]