Rasthaber - Muttaki, takvalı, takva sahibi olmak demektedir. Kur’an-ı Kerim’e göre muttakiler; Allah’a, meleklerine, semavî kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe iman eden, hidayet üzere olan, namazlarını kılan, zekâtlarını veren, malından Allah yolunda harcayan, fakirlere, yetimlere, yoksullara ve yakın akrabaya yardım eden, ahitlerini yerine getiren, sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreden, özünde, sözünde amel ve davranışlarında dosdoğru olan,(1) insanlara iyilik yapan, darlıkta ve bollukta Allah için harcayan, öfkelerine sahip olan, insanları bağışlayan, kötülük yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman hemen Allah’ı hatırlayıp günahlarının bağışlanmasını dileyen, bile bile yaptığı kötülüklerde ısrar etmeyen,(2) malı ve canı ile Allah yolunda cihad eden,(3) Allah’tan bağışlanma dileyen,(4) Allah’tan ve kıyamet gününden korkan,(5) güzel ameller işleyen, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet eden(6) Müslüman kimselerdir.
“Şüphesiz Allah’a karşı
gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır. Biz
Müslümanları suçlular gibi kılar mıyız?”(7)
Buna göre bir insanın muttaki olabilmesi için; iman edip şirk, nifak ve
küfürden sakınması; Allah-u Teâlâ’nın ve Hz. Peygamber’in (s.a.a) emirlerini
yapması, yasaklamış olduklarından kaçınması, haramları, günahları terk etmesi,
dünya ve ahirette nefsine zarar verecek şeyleri yapmaktan sakınması
gerekmektedir. Yani sırat-ı mustakime girmesi; İslamî kurallara (şeriata)
uyması gerekmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de insanların muttakilerden olması hususu üzerinde ısrarla
durulmuş, cennet ve nimetlerinin muttakiler için hazırlandığını,(8) o
nimetlerden ebedi istifade edeceklerini,(9) bunların onlar için daha hayırlı
olduğunu(10) ve durumlarının mücrimlerle aynı olmayacağı müjdelenmiştir:
“Allah’a karşı gelmekten
sakınanlara söz verilen cennetin durumu şöyledir: Orada bozulmayan su
ırmakları, tadı değişmeyen süt ırmakları, içenlere zevk veren şarap ırmakları
ve süzme bal ırmakları vardır. Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır.
Rablerinden de bağışlama vardır. Bu cennetliklerin durumu, ateşte temelli
kalacak olan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen
kimselerin durumu gibi olur mu?”(11)
Ayrıca Allah-u Teâlâ yine Kur’an-ı Kerim’de, muttakileri cehennem
azabından koruyacağını,(12) onların dostu olduğunu,(13) onları sevdiğini,(14)
onlarla beraber olduğunu(15) ve onlar için güzel bir gelecek bulunduğunu,(16)
onları ummadıkları yerden rızıklandıracağını, işlerinde kolaylık sağladığını ve
onlar için daima bir çıkış yolu var ettiğini buyurmuştur.
“Kim Allah’a karşı
gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar. İşte bu, Allah’ın size
indirdiği emridir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah onun kötülüklerini
örter ve onun mükâfatını büyütür.”(17)
Muttakilerin nasıl kişiler olduklarını ve nasıl olmaları gerektiğini Hz.
Ali (a.s) ise şöyle buyurmaktadır:
1- Muttakilerin Siması:
Muttakiler, dünyada önemli faziletlere sahiptirler. Onların sözleri, konuşmaları
doğru olur; yol yürürken alçakgönüllü olurlar; gözlerini Allah-u Teâlâ’nın
haram kıldıklarından korurlar; kulaklarını faydalı ilimler öğrenmeye
vakfederler; hayatın zor ve dar günlerinde Allah-u Teâlâ’ya olan itikatleri
aynı olur; cennetle buluşmak için (hayır amellerde yarışmada) acele ederler ve
cehennem azabından ise korkarlar.
Muttakiler, Allah-u Teâlâ’yı yüreklerinde büyük ve O’ndan gayrisini ise
küçük görürler; cennet onlar için öyle yakındır ki; sanki kendileri onun
nimetleri içerisinde yaşıyorlarmış gibi olurlar; cehennemin ise azabına ise
görüyor ve yaşıyorlarmış gibi inanırlar; yürekleri mahzun, halk onların
eziyetlerinden emanda, bedenleri zayıf, istekleri az, nefisleri iffetli ve
iffetleri ise pâk olur.
Muttakiler, âhiretin sonsuz asayiş ve saadetine erişmek için, geçici dünya
hayatına sabrederler ve dünya onları aldatmak istemesine rağmen, onlar Allah-u
Teâlâ’nın hazırlamış buyurduğu ahiret kazancının ardı sıra yürürler ve dünya
onları kendi esiri yapmak istemesine rağmen, onlar canlarıyla fedakârlıkta
bulunup kendilerini ve nefislerini azat ederler.
2- Muttakilerin Gecesi:
Muttakiler, gece namazla meşgul olurlar, Kur’an’ı kaygı ve tefekkürle
okurlar; Kur’an ile kalplerini mahzun eder ve onda kendi dertlerine derman
ararlar. Kur’an’ın cennete teşvik eden ayetlerine yetiştiklerinde ona yürekten
yüz çevirip (insanı cennete varis kılacak amellere) rağbet ederler ve cennetin
nimetleri gözlerinin önünde onları bekliyormuş gibi mutlu olurlar. Cehennemi
anlatan ayetlerine yetiştiklerinde ise, kalp kulağıyla ona dikkat ederler;
alevli ateşin dalgaları kulaklarında yankılanıyormuş gibi olurlar ve ondan
(insanı cehenneme götürecek kötü amellerden) uzaklaşmaya çaba gösterirler.
Böylece muttakiler, rükûa ve secdeye giderek Allah-u Teâlâ’dan kendilerini
cehennem ateşinden azat etmesini (cehennem ateşiyle azaplandırmamasını) talep
ederler.
3- Muttakilerin Gündüzü:
Muttakiler, gündüz sabırlıdırlar, bilginler gibidirler ve takva ile hayır
iş yapanlardır. Allah-u Teâlâ’nın azabının korkusundan tıraşlanmış ok gibi
zayıf olurlar ki; görenler onları hasta sanırlar ama onlar hasta değillerdir.
Hayır amellerini az sayarlar; amellerin azlığından hoşnut olmazlar ve daha çok
hayır amel yapmak için çok çaba gösterirler.
Muttakiler, kendi nefislerini kınarlar; yaptıkları hataların azap
getirmesinden daima korku içerisinde olurlar; başkaları onları methettiğinde
ise, endişeye düşerler ve derler ki: “Ben kendimi başkalarından daha iyi
tanıyorum; Rabbim beni, benden daha iyi tanımaktadır; ey Rabbim! Beni methettikleri
sıfatlardan muhakeme etme. Zira beni methedenler günahlarımdan bihaberdirler.
Allah’ım! Onların bilmediği ve benim ise bildiğim günahlarımı bağışla.”
4- Muttakilerin
Nişaneleri:
Muttakilerin zahirî ve batinî çeşitli nişaneleri vardır ki, o nişanelerden
bazılarına kısaca değinmeliyiz:
Muttakiler, dindarlıkta güçlü; yumuşak huylu; yakinle dolu imana sahip;
ilim öğrenmede hırslı; helal rızk kazanmada istekli ve hidayet yolunda ise şâd
olurlar.
Muttakiler, hayır ameller yaparlar; gündüzlerini Allah-u Teâlâ’ya şükür
etmekle geceler, gecelerini ise Allah-u Teâlâ’yı yâd etmekle gündüz ederler;
gaflete düşme korkusundan Allah-u Teâlâ’ya sığınırlar ve Allah-u Teâlâ’nın
kendilerine vermiş olduğu rahmetten ve faziletten dolayı da hoşnut olurlar;
nefislerinin isteklerine uymamak için kendilerine mukayyet olurlar ve Allah-u
Teâlâ’ya sığınırlar.
Muttakilerin hataları az; kalpleri yumuşak; nefisleri kâni (fazlasını
istemeyen); yiyecekleri az; işleri kolay; dinleri mahfuz; harama karşı
şehvetleri ölü; halk onların hayır işler yapacağından ümitli ve eziyetlerinden
ise emanda olur.
Muttakiler, zorluklara karşı metanetli; musibetlere karşı dayanıklı;
nimetlere karşı şükürlü; dostlarının hatalarını affedip gizleyen; başkalarının
hayır amellerini aşikâr edip öne çıkaran; başkalarını incitecek kötü sözlerden
uzak duran; kelâmı yumuşak üslup ile söyleyen; başkalarına kötü lâkapla seslenmeyen;
komşularına eziyet etmeyen; başkalarının musibetlerine sevinmeyen; kötü ve
haram işlerde (maddî ve manevî) katkı sunmayan; hakkın hududundan çıkmayan;
düşmanlarına bile zulüm yapmayan ve günaha bulaşmayı ise sevmeyen kimselerdir.
Muttakilerin sükût etmeleri hayrı tefekkür etmek için; günahkârlardan uzak
durmaları (tekebbür değil) günahlardan sakınmak için; müminlere muhabbet
göstermeleri (gösteriş ve hile değil) Allah-u Teâlâ’nın rızasını kazanmak için
olur ve kendilerine zulüm yapıldığında ise, Allah-u Teâlâ intikam alıncaya
kadar sabrederler.(18)
-------------------------------------------------------------
1- Bakara, 3, 5, 14, 177.
2- Al-i İmran, 134, 135.
3- Tevbe, 44.
4- Zâriyat, 17, 18.
5- Enbiya, 48, 49.
6- Zariyat, 15, 16.
7- Kalem, 34, 35.
8- Al-i İmran, 133.
9- Ra’d, 35.
10- Furkan, 15.
11- Muhammed, 15.
12- Tur, 18.
13- Câsiye, 19.
14- Al-i İmran, 76.
15- Tevbe, 36.
16- Sâd, 49.
17- Talâk, 2, 5.
18- Nehcü’l-Belağa, s. 403- 407, Muhammed Deştî Tahkikli.