Rasthaber - “Andolsun ki insanı biz yarattık; nefsinin kendisine fısıldadıklarını da biliriz. (Zira) Biz ona şah damarından daha yakınız.”(1)
Kur’an -ı Kerim’de üç yüze yakın yerde “nefs” kelimesi geçmektedir. Bu kelime fıkıh ve tefsir âlimleri tarafından değişik manalarda kullanılmıştır. Nefs’e; ruh, can, kalp, ceset, bir şeyin hakikati, özü, insanî arzular ve bunlar gibi muhtelif manalar verilmiştir. Aslında nefsin içeriği tam olarak kelimelere dökülemeyecek kadar derindir. Peygamberlerde ve Ehlibeyt İmamları’nda olduğu gibi, nefsi en iyi dizginleyenler, nefsi imanın, ahlakın ve aklın idaresi altına sokanlar, kâmil insanlar ve velilerdir. Ayrıca nefs’in, nefs-i emmare, nefs-i levvame ve nefs-i mutmainne olmak üzere üç mertebesi vardır.
Nefs-i emmare: İnsanı kötülük yapmaya teşvik
eden başıboş ruhtur. Kur’an onu kötülükleri emreden nefs olarak tarif etmektedir.
Nefs-i emmare devamlı insanı hissî şehvetlere, geçici lezzetlere ve yıkıcı
kötülüklere davet etmekte; şehveti ve şerleri süsleyerek insana güzel
göstermektedir. Diğer bir deyimle nefs-i emmare; insanî nefs’in, hayvanî güç
gibi, söz dinlemez, başıboş ve kuvvet bulduğu hâlidir.
“Muhakkak ki nefs, (nefs-i
emmare) kötülüğü şiddetle emreder.”(2)
Nefs-i levvame: Yaptığı kötülüklerden dolayı
kendini kınayan, kısmen uyanık ve bilinçli olan ruhtur. Günahlara karşı uyanık
ve dayanıklı değildir. Günaha düşer, fakat hemen sonrasında yaptığı kötülüğün
farkına vararak pişman olur, tövbe eder ve yeniden saadet yoluna döner. Nefs-i
levvame’nin tamamen yoldan çıkması ve sapması mümkündür; fakat bu sapma geçicidir.
Yani günaha meyleder ve az bir zaman sonra kendini kınayarak tekrar tövbe
yoluna döner.
“Hayır, kıyamet gününe
yemin ederim. Ve yine hayır! Kendini kınayıp duran nefse de (nefs-i levvame’ye)
yemin ederim. (ki dirilip hesaba çekileceksiniz).”(3)
Nefs-i mutmainne: Allah-u Teâlâ’nın buyruklarından bir sapma göstermeden mukaddes âleme yönelip dosdoğru yürüyen, kâmil takva mertebesine ulaşan, sorumluluk kabul eder seviyeye yükselen, tamamen dizginlenen ve bu halinden dolayı mutmain (tatmin olmuş ve huzura kavuşmuş) ruhtur. Ayrıca hayırlı amelleri öncü kılarak rububiyyet (varlığı terbiye ederek kendisinden istenen şekli verme) makamına emin adımlarla yaklaşan ve Allah-u Teâlâ’nın emirlerine lâyıkıyla uyup, men ettiklerinden titizlikle sakınan ruhtur ki Kur’an-ı Kerim onun hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Ey mutmain olan nefs!
Rabbine dön (Allah’tan) razı olarak ve Allah’ın rızasını kazanmış olarak! (Ey
beden!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiğin ve ruhunu Allah’a ulaştırdığın
zaman bana kul olursun) kullarımın arasına gir.”(4)
------------------------------
1- Kaf, 16.
2- Yusuf, 53.
3- Kıyamet, 1-2.
4- Fecr, 27-29.