“(Oğulları) Ey Babamız!
Suçlarımızın bağışlanmasını dile, biz gerçekten hataya düşenlerden idik
desinler. (Yakup) Rabbimden bağışlanmanızı dileyeceğim; o şüphesiz bağışlar ve
merhamet eder, dedi.”1
Kur’ân’da otuza yakın ayet şefaate
delil olacak şekilde zikredilmiştir. Bunların toplamının manalarına
baktığımızda şefaatle buluşup bağışlanabilmek için bazı şartların yerine
getirilmesi gerekmektedir. O şartlar:
1- Günahkâr insan, günahından
dolayı kalben pişman olmalıdır.
2- Günahkâr insan, bir daha günah
işlememek üzere kat’î tevbe etmiş olmalıdır.
3- Günahkâr insan, Allah’ın şefaat
izni verdiği Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeyt’inin (a.s) şefaatlerini talep
etmelidir.
Şefaatin manası günahkârların,
yaptıklarının cezasını görmeden şefaatle buluşup affedilecekleri değildir.
Aksine bazen günahkârlar cezalarını çektikten sonra, Allah onları şefaat
rahmeti ile buluşturup bağışlayacaktır.2
Kimlere şefaat
edilmeyecektir?
1) Namaza ve Allah’ın haklarına itina göstermeyenlere,
2) Toplumun yoksul tabakasına teveccüh etmeyenlere,
3) Hayatlarında batıl ile meşgul olup batılı destekleyenlere,
4) Yüzlerce delile rağmen (inat ederek) ahireti inkâr edenlere.
“Suçlu günahkârların durumunu
(soracaklar): Sizi şu sagere sürükleyip iten neydi? Onlar, biz namaz
kılanlardan değildik, derler. Yoksula da yedirmezdik, (batıla) dalıp
gidenlerle, biz de dalar giderdik. Din (kıyamet, sorgu, ceza) gününü yalan
sayıyorduk.”3
“Rahman’ın katında ahit almışların
dışında (hayatta iken Allah’ın kitabı Kur’ân’a, peygamberlere ve ahirete inancı
olmayanlar) şefaate malik olmayacaklardır.”4
--------------------------------------------
1- Yusuf, 98-99.
2- Biharu’l-Envar, c. 8, s. 362.
3- Müddessir, 41-46.
4- Meryem, 87.