İşte 6 Eylül 1980 tarihinde Konya'da Kudüs için
gerçekleştirilen Büyük Kudüs Mitingi ve darbe süreci...
BÜYÜK KUDÜS MİTİNGİ
12 Eylül darbesi idam, kötü muamele ve insan hakları
ihlalleriyle aradan geçen uzun yıllara rağmen zihinlerdeki yerini koruyor.
Kod adı "Bayrak Harekatı" olarak belirlenen darbe
planının uygulanması için ordu komutanlarına 11 Temmuz saat 04.00'te harekete
geçilmesi emri verildi.
Süleyman Demirel'in başbakanlığındaki hükümetin 2 Temmuz'da
güvenoyu almasıyla darbeciler planı erteledi.
Darbenin ertelenmesinin ardından 23 Temmuz 1980’de Siyonist
İsrail'in Kudüs'ü İsrail'in ebedi başkenti olarak ilan etmesi yaşanacak
olayların tetikçisi oldu.
30 Temmuz 1980 tarihinde Siyonist İsrail kabinesi Knesset'te
de Kudüs'ün başkent oluşu onaylanması üzerine 28 Ağustos 1980’de Türkiye tepki
olarak Kudüs'teki Başkonsolosluğu kapatıp İsrail’le ilişkilerini
maslahatgüzarlık seviyesine indirdi. Siyonist İsrail’e en ciddi siyasi tepki ve
tavır dönemin 22 milletvekillik Milli Selamet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr.
Necmeddin Erbakan’dan geldi.
Takvim yaprakları 6 Eylül'ü gösterdiğinde Siyonist İsrail
hükümetinin Kudüs kararını protesto etmek isteyen binlerce kişi Konya'da
toplandı.
41 yıl önce düzenlenen dev mitinge Konya başta olmak üzere
Türkiye’nin her yerinden vatandaşlar akın ederken Kudüs’ün İslam toprağı olduğu
haykırılmıştı.
6 Eylül 1980’de Konya'da gerçekleştirilen Büyük Kudüs
mitinginde yaşanan önceden planlanmış provokasyonlar, 12 Eylül darbesinin
habercisi oldu.
Kudüs'ün kurtuluşu için gerçekleştirilen büyük yürüyüşte,
kalabalığa sızan provokatörler, okunan İstiklal Marşı sırasında ayağa kalkmadı.
Defalarca uyarılara rağmen provokatif sloganlar atıldı.
12 EYLÜL DARBESİ
Tarihler 12 Eylül'ü gösterdiğinde 11 Temmuz'da planlanan
"Bayrak Harekatı" darbesi sabaha karşı uygulandı.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin
Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Nejat Tümer ve Jandarma Genel
Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'dan oluşan darbeci Milli Güvenlik Konseyi,
bütün yetkileri ele aldı.
Anayasayı uygulamadan kaldıran darbeciler, ardından TBMM'yi
lağvederek antidemokratik faaliyetlerine devam etti.
Ülke genelinde sıkıyönetim ilan edildikten sonra sivil
toplum kuruluşlarını hedef alan darbeciler, Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme
Kurumu ve Kızılay dışındaki derneklerin faaliyetlerini askıya aldı.
Siyasi partilerin kapısına kilit vuran darbeciler, Süleyman
Demirel ile Bülent Ecevit'i Hamzakoy, Necmettin Erbakan ile Alparslan Türkeş'i ise
Uzunada'ya sürgüne göndererek siyasi yasaklar getirdi.
12 EYLÜL DARBESİ'NDE İDAMLAR VE CEZALAR
İdam cezası verilen 517 kişiden 50'si asıldı. İdamı istenen
259 kişinin dosyası da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderildi. 71 bin kişi
Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142, 163. maddelerinden yargılandı. 14 bin kişi
vatandaşlıktan çıkarıldı. 388 bin kişi pasaport hakkından men edildi. 30 bin
kişi işten atıldı. 98 bin kişi örgüt üyesi olma suçuyla yargılandı. 30 bin kişi
siyasi mülteci olarak yurt dışına gitti. 300 kişi şüpheli şekilde öldü. 171
kişinin işkenceden öldüğü belgelerle tescillendi. 937 film sakıncalı olduğu
gerekçesiyle yasaklandı. 4 bine yakın öğretmen, 120 öğretim üyesi, 47 hakim
işinden edildi. 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi. 300
gazeteci saldırıya uğrarken, 3 gazeteci öldürüldü.
Milli Selamet Partisi (MSP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan
Tahir Büyükkorukçu ve Şener Battal 15 Ekim 1980`de tutuklandı.
Milliyetçi Hareket Partisi ( MHP) Genel Başkanı Alparslan
Türkeş (ortada), 11 Aralık 1980`de Ankara Adliyesi`nde ifade verdi.
MGK Başkanı ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren,
basına ilk açıklamasını 12 Eylül 1980`de TBMM`de yaptı.
Darbeden sonra idamlara 8 Ekim tarihinde başlandı. Kenan
Evren, "Adaletli olsun diye bir sağdan bir soldan astık" söylemini bu
acı olay için dile getirdi.