Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Saadet Partisi
Ankara İl Başkanlığı'nın düzenlediği iftar programına katıldı. Arıkan, iftarın
ardından yaptığı konuşmada, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki gösterdi.
Arıkan, birçok belediyeye kayyum atanmasını, milletvekili ve
gazetecilerin cezaevinde bulunmasını eleştirerek, "Bugün Türkiye, Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidarında hem adalet hem de kalkınma krizini
yaşamaktadır" dedi. Adaletin evrensel bir kavram olduğunu vurgulayan
Arıkan, "Kur’an-ı Kerim’de otuzun üzerinde ayette adalet emredilir. Ancak
bugün hukuk kişilere göre eğilip bükülüyor" ifadelerini kullandı.
Hükümete yolsuzluk iddiaları üzerinden de eleştiriler
yönelten Arıkan, "Bütün bunların yanında bildiğimiz, ifade etmek durumunda
kaldığımız başka gerçekler var. Ankara'yı parsel parsel satanlar dışarıdalar.
Rıza Sarraf'tan milyonluk rüşvet alanlar dışarıdalar. Bavullarında külçe külçe
altınla yakalanan milletvekilleri dışarıdalar. Kendi bakanlığına dezenfektan
satanlar dışarıdalar. Yunus Emre Enstitüsü soyanlar onlar da dışarıdalar.
Kartalkaya otel yangınının suçlusu hala bakanlık koltuğunda oturmakta."
diye konuştu.
Türkiye’de adaletin ve hukukun zarar gördüğünü belirten
Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu son günlerde yaşadığımız şey adalet değil, çifte
standarttır. Adalet terazisi herkese eşit tutulmalı, hukuk kişilere göre eğilip
bükülmemelidir. Bütün muhalefete karşı yürütülen operasyonlar aziz milletimizin
geleceğine şerh düşmek, siyaseti dizayn etmek amaçlıdır. Biz Saadet Partisi
olarak bunu reddediyoruz. Dün 'ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar
vardır' diyenler bugün tüm kararları kendi tekellere geçirmenin mücadelesini
vermektir. Dün 28 Şubat ile 'hesaplaştık, hesaplaşıyoruz' diyenler, bugün
maalesef 28 Şubat uygulamalarına imza atıyorlar. Biz de diyoruz ki; ne askeri,
ne sivil vesayet, tek çıkar yol var, o da adalet, adalet, adalet."
Gazze’de devam eden İsrail saldırılarına da dikkat çeken
Arıkan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir tarafta bunları tedirginlikle izlerken bir tarafta
da gözümüz, gönlümüz Gazze'de. 18 aydır Gazzemiz işgal altında. Katil İsrail
durmaksızın zulme devam ediyor. Yine iftar sofraları, sahur sofraları
bombalanıyor. Yine sahurda masum çocuklar katlediliyor. Keşke dün adliye
koridorlarına kurulan barikatlar, limanlara Türkiye'den İsrail'e giden
gemilerin önüne konulabilseydi. Keşke gençlerin meydanlara ulaşmaması için
kurulan engeller İsrail'e petrol taşıyan boru hatlarının önüne konulabilseydi.
Keşke kendinden olmayan belediye başkanlarına savcı atama konusundaki istek,
katil Netanyahu için verdiğimiz ve üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen
ilgi ve alaka göstermedikleri dilekçelerimiz için de bu hassasiyet
gösterebilseydi. O zaman adalet terazisi bu kadar eğilmez, vicdanlarımız bu
kadar yaralanmazdı."/karar