Tartışmadan, halihazırda kendi içinde farklı eğilimlerin
çatışmasına sahne olan Kürt hareketi de nasibini aldı.
İsrail'in işgal ve zulmüne direnen Filistin ve şimdi Lübnan
halklarıyla dayanışmak gerektiğini söyleyenlerle, her şeyin yalnızca
"Kürtlere fayda" terazisinde tartılması gerektiği fikriyle gizli veya
açık İsrail destekçiliği yapanlar arasındaki itiş kakış, DEM Parti'nin
Nasrallah açıklamasıyla su yüzüne çıktı.
Nasrallah'ın İsrail tarafından öldürülmesinin ardından, 28
Eylül günü DEM Parti tarafından yapılan ve eşbaşkanlar Tuncer Bakırhan ile
Tülay Hatimoğulları'nın imzasını taşıyan açıklamada "Hizbullah lideri
Hasan Nasrallah’ın Beyrut’ta İsrail saldırısı sonucu öldürülmesini
kınıyoruz." denilmiş ve uluslararası güçlerin İsrail'in saldırganlığına
karşı sorumluluk alması gerektiği ifade edilmişti.
Aslında açıklama epey dikkatli bir dille yazılmış, Hizbullah
ve Nasrallah için "direnen güçler" denilmemiş, soğuk ifadeler
kullanılmıştı.
Buna rağmen açıklamanın ardından Kürt siyasetinden ve parti
tabanından tepkiler yükseldi.
Kimi örneklerde İsrail'in kınanması, kimi örneklerde de
Nasrallah için yapılan açıklama eleştirildi. İsrail'le dost olunması
gerektiğini vurgulayan ifadelerin yanı sıra Nasrallah'ın Kürt düşmanı olduğuna
dair ifadeler de yapılan yorumlar arasında yer aldı.
Partide kendini solda gören kimi isimler, açıklamayı zayıf
bulduklarını, "Sünni basınca karşı yetersiz bir açıklama" yorumuyla
aktardı. Fakat yapılan yorum ve açıklamalara bakılacak olursa, Nasrallah
açıklamasını yapan DEM Parti'nin merkezi dışında Lübnan'da ve Gazze'deki
İsrail'in soykırımcı saldırılara parti tabanında karşı duranların pek sesleri
çıkmıyor gibi görünüyor.
Sorun ne yetersiz açıklama ne de mezhepsel bir basıncın
sonucu olarak değerlendirilebilir. DEM Parti'de vücut bulan, Kürt ulusal
hareketinin yıllara yayılan sol-sosyalist siyasetten kopuk, dinsel
referanslarla üretilen ve ulusal siyaset açısından Barzani çizgisinin basıncını
göğüsleyemeyen politikaları, hareketin içindeki fay hatlarını besleyen sebepler
arasında yer alıyor.
'Parti tabanını temsil etmiyor'
Sosyal medyadan yapılan açıklamalara gelen yorumlar için
"Ya bu ortamdakiler partiyi temsil etmiyor, ya yönetim tabanı temsil
etmiyor" diyen Ayşe Hür, sosyal medya paylaşımında DEM Parti'nin
açıklamasıyla parti tabanı arasındaki radikal açıya dikkat çekti.
Hür, paylaşımında "Yorumların neredeyse tümünü okudum.
Hangi tutum doğru, hangisi yanlış tartışmasına girmeden söylüyorum: Parti
yönetimi ile sosyal medyaya giren tabanı arasındaki makas inanılmaz derecede
açılmış. Ya bu ortamdakiler partiyi temsil etmiyor, ya yönetim tabanı temsil
etmiyor. Üzücü." ifadelerine yer verdi.
'DEM Parti zehirli ve ağır hasta bir partidir'
DEM Parti'nin İsrail'i kınadığı açıklamaya sadece parti
tabanından değil, aynı zamanda Kürt siyaseti içinde farklı çizgi ve görüşlerde
olan yazar, gazeteci ve siyasetçilerden de tepkiler geldi.
Nasrallah'ın öldürülmesini kınayan açıklamaya tepki
verenlerden birisi, yazar Azad Penaber'di. Penaber sosyal medyada hesabından
yaptığı açıklamada "Yapılan açıklamanın altında şu ana kadar, çoğu partili
1500 kişi yorum yazmış, 300'den fazla yorum okudum ve bu açıklamayı savunan 1
kişi bile yok! Dünyanın hiç bir yerinde kendi tabanıyla bu kadar zıt siyaset
yapan bir parti yoktur" ifadelerine yer verdi. Açıklamayı yapan
"parti merkezi" içinse "Selahattin Demirtaş'ın bahsettiği 'içerideki
haşereler" yorumu yaptı.
"Dem Parti, artık Kürtler'e dair ne varsa içi
boşaltılmış, Türk Solu virüsüyle ağır enfekte olmuş ve artık kurtarılamayacak
derece de zehirli ve ağır hasta bir partidir. Dem Kürtler nezdinde artık
miladını doldurmuş, Kürtler'in uluslararası mücadelesine ve siyasi menfaatine
zarar veren bir duruma gelmiştir." diyen Azad Penaber DEM Parti'yi Kürt
halkını temsil etmemekle eleştirdi.
İsrail demeden İsrail'e destek
İsrail'in yaptığı saldırıları kınayan DEM Parti açıklamasına
bir eleştiri de İbrahim Halil Baran'dan geldi. Partiya Kurdistani (PAKURD)
kurucusu ve siyasi liderlerinden olan Baran, sosyal medyadan yaptığı açıklamada
"Kürtler bu partiye oy veriyor ama şükür ki hiçbir aklı başında Kürt
bunlar gibi düşünmüyor. Sizce de virüs bulaşan bu siyasete bir format
gerekmiyor mu artık?" dedi.
DEM Parti'nin solla kurduğu ilişkiyi partiye bulaşan bir
virüs olarak izah eden yaygın görüşü tekrarlayan İbrahim Halil Baran'a benzer
bir eleştiri de gazeteci Günay Aslan'dan geldi. Aslan yaptığı açıklamada gerici
olarak yorumladığı Lübnan Hizbullahı ve onu himaye eden Lübnan
"aşılmadan" Kürtlere özgürlük gelmeyeceğini ifade etti.
Günay Aslan'ın yaptığı açıklamada dikkat çeken bir diğer
unsur da İsrail demeden İsrail'e verdiği destek oldu. Aslan açıklamasında
"Kürtlerin insani, ulusal, demokratik haklarını gasp eden, bu hakları
talep ettiği için Kürtlere karşı insanlık suçları işleyen Türk, İran, Irak,
Suriye devletleri ve onların uzantıları Ulusalcılar, Kemalistler, İslamistler,
Hüda-Par, Hamas, Hizbullah, Devrim Muhafızları, Haşdi Şabi, Difa El Watani vd.
ile aynı safta olmak; ırkçı ve dinci gericiliği savunmak, onların işlediği suçlara
ortak olmak anlamına geliyor..." ifadelerine yer verdi. Hal böyle olunca
da tarif ettiği denklemin dışında kalanlar yalnızca Amerika ve İsrail oldu.
DEM Parti'nin açıklamasını dinci gerici devletlere ve onu
kollayan güçlere "köpeklik etmek" olarak yorumlayan Günay Aslan'ın,
İsrail'in saldırılarına karşı yapılan kınamayı eleştirdiği paylaşımda, PKK'nin
Paris'te öldürülen kadrolarından Sakine Cansızların olduğu bir fotoğrafı ve
arka planda sözleri Marksist Şair Cegerxwîn'e ait olan bir şarkıyı paylaşması
dikkat çeken bir diğer ayrıntı oldu.
Yine emperyalizme karşı mücadeleyi "İttihatçılığın
maskesine sığınmak" olarak yorumlayan ve ABD'ye karşı çıkanları
"çakma aydın" olarak yorumlayan Eren Keskin de DEM Parti'yi hedef
göstermeden yapılan açıklamaya karşı çıktı.
DEM Parti'nin yaptığı açıklamaya gelen eleştirilerden dikkat
çeken bir diğer örnek de Nikos Mihailidis oldu. Ortadoğu üzerine çalışan Yunan
araştırmacı, DEM Parti'yi MİT'in ele geçirmiş olabileceğini ifade etti.
Diğer kanatta 'DEM Parti'de artık HDP'nin esamesi okunmuyor'
eleştirisiDEM Parti'de son yaşanan İsrail saldırılarını kınayan açıklamaya
gelen eleştiriler, aslında partide bir süredir devam eden tartışmaları yeniden
görünür kılmış oldu.
İsrail'i açıktan ya da örtülü bir şekilde destekleyen parti
üyeleri ya da Kürt siyasetindeki yazar ve gazetecilerin basıncıyla baş başa
kalan DEM Parti yönetimi, parti içinde farklı biçimlerde de eleştiriliyor.
Bu eleştirilerden biri geçtiğimiz günlerde Ertuğrul
Kürkçü'den geldi.
Kürkçü Yeni Yaşam gazetesinde kaleme aldığı yazısında DEM
Parti'nin HDP çizgisinden uzaklaştığını ve sınıfsal ve ekonomik başlıklardan
koparak dar ve bölgeyle sınırlı bir siyasal alana direksiyonu kırdığını ifade
etti. DEM Parti''nin geçtiğimiz haftalarda tamamladığı örgütlenme konferansının ardından yine Mehmet
Nuri Özdemir imzasıyla yayımlanan “Çokluğa dönüş” başlıklı makaleyi eleştiren
Ertuğrul Kürkçü, "2023 Mayıs seçimleri sonrasında artık HDP’nin esamisi okunmazken,
HDP üzerinden elde edilen, ortak mücadele tarihinde bir eşi olmayan
kazanımların birer günah olarak karalandığından" söz etti.
HDP döneminde öne çıktığını düşündüğü Türkiye Devrimci
Hareketinin bugün karşı karşıya kaldığı durumu "günah çıkarma" ya da
"şeytan taşlama" imgeleriyle yorumlayan Kürkçü, DEM Parti Tüzüğünün
HDP programından HDP Tüzüğüne aktarılmış maddelerinin bir cerrah titizliğiyle
ayıklanarak oluşturulduğunu ifade etti.
Kürkçü yazısını "Ancak, hala vakit varken, başımıza
geleni gerçekten anlamaya bakalım. Anlamak adlandırmakla başlıyor" diye
bitirdi.
Kürt siyasi hareketindeki milliyetçi "her şey Kürtlerin
çıkarlarına göre ölçülmeli" yaklaşımı ağırlığını artırırken, DEM Parti,
iki kanadın da memnuniyetsiz olduğu bir yapı görüntüsü veriyor./sol