Erdoğan toplantının ardından açıklama yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması özetle şöyle:
"Kerbela Faciasının 1385’inci yıl dönümünde şehitlerin
sultanı Hz. Hüseyin efendimizi ve yarenlerini bir kez daha rahmetle yad
ediyoruz. Kerbela Katliamı üzerinden bizi bölmek, aramıza nifak ve fitne
tohumları serpmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Devlet ve millet olarak
İslam alemini ilgilendiren her meselede olduğu gibi Kerbela olayında da
birleştirici tutumumuzu korumaya devam edeceğiz. Önceki sene kurduğumuz Alevi
Bektaşi Kültür ve Cem Evi Başkanlığımız bu noktada gerçekten anlamlı roller üstleniyor.
Cem evlerinin inşası, bakımı, elektrik, su ve gaz ücretlerinin ödenmesinden
Alevi Bektaşi inanç önderlerinin istihdamına kadar geniş bir yelpazede pek çok
hizmeti artık devletimiz sunuyor. Alevi-Bektaşi kardeşlerimizle yakın istişare
halinde olmayı sürdüreceğiz. Aşure gününün başta Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız
olmak üzere bütün milletimiz için barışa, kardeşliğe ve muhabbete vesile
olmasını diliyorum.
‘NATO’NUN İTTİFAK DAYANIŞMASI RUHUYLA BAĞDAŞMADIĞI
AÇIKTIR’
İttifakın 75’inci yıl dönümüne tekabül eden bu tarihi
zirvede savunma sanayi ve terörle mücadele başta olmak üzere ülkemiz açısından
hayati öneme sahip konularda müttefiklerimizden beklentilerimizi ifade ettik.
Her iki başlıkta da halen arzu ettiğimiz iş birliğinin çok uzağındayız.
Müttefiklerimiz tarafından ülkemize bin bir nazla verilen silahlar bakıyorsunuz
bölücü terör örgütünün sığınaklarından çıkıyor. ‘DEAŞ ile mücadele’ kisvesi
altında PKK’nın Suriye koluna gönderilen binlerce TIR dolusu silah ve mühimmatı
saymıyorum bile. Savunma sanayi ticareti ile ilgili bazı kritik malzemelerde
suyu yokuşa sürme çabalarına rastlıyoruz. Bunların NATO’nun taşıyıcı kolonu
olan ittifak dayanışması ve müttefiklik ruhuyla bağdaşmadığı açıktır.
Temaslarımızda bu sorunların süratle çözülmesi gerektiğini söyledik. 7 Ekim’den
bu yana Gazze’deki kardeşlerimizin maruz bırakıldığı katliamı gerek oturumlarda
gerekse ikili görüşmelerimizde gündeme getirdik. İsrail’in durdurulmasının
sadece bölgemiz için değil tüm insanlığın huzuru ve güvenliği için şart
olduğunun altını çizdik. Türkiye olarak mevcut İsrail yönetimini ateşkese
zorlamak amacıyla tüm imkanları seferber etmiş durumdayız. İki ülke arasındaki
ticari işlemlerin durdurulması bunlardan biriydi. Uluslararası Adalet Divanı’nda
İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma kararımız bir diğeriydi.
NATO bünyesinde sahip olduğumuz araçları da bunun için kullanıyoruz.
‘TÜRKİYE TEK BİR BLOKA SIKIŞTIRILAMAYACAK BİR ÜLKEDİR’
Bu konudaki kararlı duruşumuzu zirvede açık açık vurguladık.
İsrail’in Gazze ve diğer Filistin topraklarındaki katliam, işgal ve soykırım
politikası devam ettikçe biz de bu ülkeyle ilgili tutumumuzu değiştirmeyiz.
İsrail, 7 Ekim’den bu yana geçen 285 günde her türlü zulmü, barbarlığı ve
vahşeti sergilemesine rağmen Filistin halkının direniş azmini kıramadı.
Filistinli kardeşlerimiz tüm Müslümanlara ve insanlığa örnek olacak büyük bir
vakarla topraklarını kahramanca savunmaya devam ediyor. 40 bine yakın şehide ve
üzerlerine yağan bombalara karşın tüm dünyaya vatanperverlik dersi veren
Filistinli kardeşlerimizi hürmetle selamlıyorum. Rabbim Filistin halkının ve
Gazzeli mazlumların yardımcısı olsun diyorum. Kandan, gözyaşından ve işgalden
beslenen zalimler rahatsız olsalar da biz Filistin’in yanında dimdik duruyoruz
ve duracağız.
'NE BATI'YA SIRTIMIZI DÖNERİZ NE DOĞU'YU İHMAL EDERİZ'
Türkiye olarak bölgemizin sulhu sukuna kavuşması için
garantörlük dahil her türlü rolü üstlenmeye hazır olduğumuzu tekrar ifade
ediyorum. Bakınız burada bir hususa özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum;
Türkiye coğrafi beşeri, ekonomik ve tarihi bağları itibari ile tek bir bloka
sıkıştırılamayacak bir ülkedir. Bizim için batı dünyası ile ilişkilerimizi
ilerletmek ne kadar önemliyse Asya’dan Afrika’ya ve Latin Amerika’ya kadar
diğer bölgelerle iş birliğimizi güçlendirmemiz de aynı derecede önemlidir. Bizi
kimsenin dar kalıplarına hapsetmesine izin vermeyiz. Ne batı için doğuya
sırtımızı döneriz ne de doğu için batıyı ihmal ederiz.
ESAD'A MESAJ: SIKILI YUMRUKLAR AÇILMALI
Ülkemizin çıkarları doğrultusunda komşularımızdan başlayarak
herkesle münasebetlerimizi ilerletiriz. Bu anlayışla son 22 yılda Türkiye'nin
nüfus alanını genişletmek için tarihi nitelikte adımlar attık. Soğuk savaş
döneminden kalan angajmanlara hapsolmuş bir Türkiye'ye 360 derecelik bir dış
politika ufku kazandırdık. Karşılıklı saygı ve müşterek menfaatler temelinde
daha önce karşımızda konumlanan ülkelerle dahi ilişkilerimizi güçlendirdik. Tüm
bunları malum çevrelerin körüklediği eksen kayması tartışmalarına rağmen
başardık. İnşallah bu yaklaşımımızı yeni hamlelerle devam ettireceğiz.
Dostlarımızın sayısını çoğalmaya büyük önem veriyoruz. Küresel gerilimlerin
ürkütücü boyutlara ulaştığı, büyük güçler arasındaki paylaşım kavgasının
hızlandığı, bölgemizin sürekli diken üstünde olduğu bir dönemde dış siyasette
yeni denklemler kurmamız Türkiye için tercihten öte ihtiyaçtır. Bu açılımlara
sadece bizim değil komşularımızla birlikte diğer ülkelerin de muhtaç olduğunu
görüyoruz. Bunun için sıkılı yumruklarını açılmasında fayda olduğuna
inanıyoruz.