Hakan Fidan'dan Gündeme Dair Açıklamalar

GİRİŞ: 25.06.2024 08:00      GÜNCELLEME: 25.06.2024 08:00
Rasthaber -  Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Habertürk kanalında gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Bakan Fidan, "Sayın Putin'in Türkiye ziyaretini bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın davetleri olmuştu. Onların ve bizim seçim süreci oldu. Önümüzdeki günlerde bu konular oturulur, konuşulur diye düşünüyorum" diye konuştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilerleyen günlerde Putin ile Kazakistan’da bir araya gelme ihtimalinin olduğuna işaret eden Fidan, Rusya'yla ilişkilerde şu anda özellikle Suriye, Ukrayna, ikili işbirliğinde enerji konuları, ticaret hacmiyle ilgili meseleler ve Rusya'daki Türk firmaların durumunun fevkalade önemli olduğunu vurguladı:

"Bizim Rusya ile şu anda Suriye alanı fevkalade önemli, ikili işbirliğinde enerji konuları fevkalade önemli, ticaret hacmi, Türk firmaların durumu var. Türk firmalarıyla bir araya geldim. Karşı karşıya geldiği konuları ele aldık. Genel itibarıyla memnunlar."

Fidan, Çin ve Rusya seyahati sırasında, savaş başka bir ülkeye sıçramasa da giderek savaş üzerinde dünyadaki bölünmenin arttığını gördüğünü aktararak, "Çin, Rusya, Kore, İran, bunlar artık bir diyalog partneri olmanın ötesinde artık dayanışmaya doğru, daha böyle yapısal bir ortaklığa doğru gidiyorlar. Tabii, bu aslında savaşın meydana getirdiği bir yaygınlaşma" diye konuştu.

Fidan, Suriye'deki durumu da değerlendirerek, "Suriye'yle ilgili esas itibarıyla Rusların da bizim tarafın da şu ana kadar başardığı en önemli şey, rejimle muhalifler arasındaki savaşın şu an itibarıyla devam etmiyor oluşu" dedi.

Rusya ve Türkiye'nin liderler düzeyinde vardığı mutabakat, yürütülen süreç ve formatların bunu mümkün kıldığını ve en büyük kazanımın da bu olduğunu vurgulayan Fidan, "Biz isterdik ki bu çatışmasızlık dönemini, sessizlik dönemini, Suriye rejimi akıllıca değerlendirsin. Anayasal sorunlarını gidermede, kendi muhalifleriyle barışmada, yurt dışına kaçmış, gitmiş, göçmüş milyonlarca insanı tekrar ülkesine geri getirmede ve ülkeyi yeniden yapıp ekonomisini canlandırmada bir fırsat olarak kullansın bunca yılı. Fakat biz buradan yeterince istifade edilmediğini görüyoruz" diye konuştu.

Fidan, Putin ve diğer meslektaşlarıyla yaptığı görüşmelerde bu konuların altını çizdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Suriye'nin kendisi için yapması lazım bunu. Bölge için tabii ki biz kalkınma açısından önemli görüyoruz. Mültecilerin geri dönmesi açısından önemli görüyoruz. Biraz daha istikrare kavuşmuş, iktidarıyla, muhalefetiyle bütünleşik bir hale gelmiş Suriye'nin özellikle PKK terörüyle mücadelede daha etkin bir aktör olacağını düşünüyoruz. Dediğim gibi, Suriye'de Rusya'nın bulunuşu, İran'ın bulunuşu, İsrail'in sürekli operasyon yapıyor oluşu, çeşitli milis gruplarının bulunuşu, biraz daha meseleyi karmaşık hale getiriyor. Bu karmaşıklık içerisinde bizim kendi milli çıkarlarımızı koruyacak şekilde sürekli bir dinamik politika izlememiz önemli."

Bakan Fidan, "Siz Filistin meselesi başladığında 7 Ekim'de onun öncesinde Şubat 2022'de Rusya- Ukrayna savaşı başladığında bu çatışmaların yayılma riskine bölgesel manada dikkat çekmiştiniz. Sırbistan Başkanı Vucic'in de '3-4 ay içinde bölgesel bir savaş bekliyoruz' kabilinden açıklaması oldu. Bir de sizin o meşhur 7 Ekim'in sonrasında 'büyük savaş büyük barış' zihinlere kazınan söyleminiz var. Buradan bakarsak gerçekten bir 3. Dünya Harbi beklentisi de dahil olmak üzere bölgesel küresel bir savaş beklentisi içinde olmalı mı dünya? Bizim bu konudaki hazırlığımız nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Bence dünya bu senaryoyu ciddiye almalı, bu tehdidi ciddiye almalı. Böyle bir risk var. Bunu biz baştan beri diyoruz."

Fidan, Gazze'deki "katliam ve soykırımın" insanlığı ikiye böldüğünü vurgulayarak, "Hatta büyük bir kısmının artık vicdanının belli bir noktada odaklandığı, aynı noktaya, aynı frekansa geldiği bir konu ve bunun karşısında duran bir yapı var, bir grup var. Onlar bile artık durmakta zorlanıyorlar. Bu yapının bir de Ukrayna’da devam eden savaşla ilgili bir sorunsalı var" diye konuştu.

"Netanyahu hükümeti liderliğindeki İsrail sisteminin Hamas'ı bahane ederek Filistin direniş hareketini tamamıyla yok etmek ve yıllardır devam ettirdiği işgali meşrulaştırmak ve kurumsallaştırmak üzere kurduğu politika var" ifadesini kullanan Fidan, 7 Ekim 2023'ten sonra İsrail'in olayları kendi menfaatine çevirmek için sistemli savaş planını ortaya çıkardığını vurguladı.

Fidan, Avrupalı devletler ile ABD’nin, İsrail'in bu politikasını durdurmadığını, aksine desteklediğini dile getirerek, "Şimdi dünyanın geldiği noktada özellikle iki devletli çözüm, savaşın durması, insani yardımlar meselesi fevkalade önemli bir noktaya geldi" şeklinde konuştu.

Bakan Fidan, "Gazze'deki bu savaş, dünyanın buradan bölünmesi ve büyük çoğunluğun Filistinlerin yanında yer alması, dünyadaki mevcut sistemin gidişatı açısından da fevkalade önemli bir konu" diyerek, ABD ve Avrupalı devletlerin iki devletli çözümü desteklemediğini ve İsrail'e “başkasının toprağını çalma” konusunda tepki göstermediğini söyledi.

Fidan, bu ülkelerin Filistinlilerin devlet kurması konusundaki çabaları desteklemesi gerektiğine dikkati çekerek, bu şekilde Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanların bölgede barış içinde yaşamasının sağlanabileceğini vurguladı.

Bölgedeki petrol ve doğal gazın yanı sıra altyapı yatırımlarına işaret eden Fidan, barışın sağlanmış olması halinde bunların daha da gelişebileceğini fakat bunun başarılamadığını anlattı.

İsrail'in Gazze'ye saldırılarıyla savaşın yayılma tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklarına dikkati çeken Fidan, İsrail'in soykırımı sürdürdüğü sürece bu riskin devam edeceğini vurguladı.

Fidan, özellikle Lübnan'ın gündeme gelmesinin yayılma riskinin habercisi olduğunu kaydederek, Ensarullah’ın devreye girmesiyle Kızıldeniz'de de bir yayılmanın söz konusu olduğunu anımsattı.

Şu anda düşük yoğunlukla giden çatışmaların büyük bir savaşa dönüşmesi ve başka aktörleri de içine çekmesinin söz konusu olduğuna işaret eden Fidan, Güney Kıbrıs ile ilgili Avrupalı ve bölgesel aktörleri uyardıklarını söyledi.

Fidan, Güeny Kıbrıs'ın Gazze'ye yönelik operasyonların parçası olmasına ilişkin, şunları kaydetti:

"Buranın operasyon merkezi haline dönmüş olması... 7 Ekim'den sonra, İsrail'in başlattığı ilk operasyonlardan sonra biz, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin özellikle Gazze'ye yönelik operasyonlarda belli ülkelerin kullandığı bir üs olmasını istihbari raporlarla hep görüyoruz. Orada Gazze'ye yönelik istihbari uçuşların, askeri uçuşların sürekli yapıldığını. Bunu gündeme getirince biz, birdenbire burayı lojistik üs ilan ettiler, Gazze'ye yönelik. Aslında biz o zaman da dedik yani bu lojistik üs operasyonu, oranın aslında bir askeri üs olma özelliğini gizleyen bir faaliyet haline açıkçası dönüşmüş oldu. Buranın ve Yunan adalarının Orta Doğu'ya yönelik operasyonlar için kullanılıyor olmasının ne Kıbrıs Rum Kesimi'ne ne Yunanistan'a faydası olur. Bizim tavsiyemiz, Yunanlılara da söyledik, buralardan, bu işlerden uzak durması çünkü Orta Doğu'daki devam eden savaşlara bu şekilde siz müdahil olduğunuz zaman, taraf olduğunuz zaman bu ateş gelir, sizi de bulur. Zaten biz de aynı coğrafyadayız, gelir bizi de bulur.

Avrupa'da yükselen aşırı sağa ve Orta Doğu'da yaşanan gerilimlere değinen Fidan, şunları söyledi;

Avrupa Birliği'nde jeostratejik çerçeve üzerinden üyelik ilişkilerinde teknokratlarla konuştuğunuzda Avrupa'nın daha bağımsız, kendinden emin bir jeostratejik aktör olması için Türkiye ile beraberliği önemli. Hatta Türkiye'nin beraberinde getirdiği dünyanın burada olması daha önce başlatılan medeniyetler ittifakı kavramının burada somutlaşma meselesi insanlık ve Avrupa için bir fırsat.

Bu AB'de çok rahat tartışılan konu değil. Avrupa'daki siyasal partiler kimlik siyaseti yaptığı için. Jeostratejinin faydasını sokak diline indirmede bir problem alanı var. Bütün demokrasilerde bu alan problemli alan. Sahici bir deneme içine giren de yok. Sahici liderlik gösteren, Cumhurbaşkanımıza da arkadaşlık yapmış Avrupalı liderler vardı. Şimdi görmüyoruz. Farklı bir şey söyleyen yok.

Herkes ucuz yoldan oy alıp iktidarda kalma peşinde. Jeostratejik olarak atmadığınız adımların halkın ekonomisini, sağlığını, güvenliğini nasıl etkilediğini anlatmıyorsunuz. Bunu anlatmadığınız zaman bugünkü sorunlarla karşılaşılıyor.

AB'nin karşı karşıya kaldığı sorunlardan biri de transatlantık yapı içinde ne kadar otonom hale gelecekler ne kadar ABD'ye bağlı kalacaklar? Bu mümkün mü? Avrupa kendi barışını devam ettirebilecek mi? Daha yaşamsal konu bu.

Bence dünya bu tehdidi ciddiye almalı. Bu gerçekten hesabı kitabı yapılmış mesele. Gazze'deki katliam, soykırım insanlığı ortadan ikiye bölen soykırım. İnsanlığın aynı noktaya geldiği konu. Bunun karşısında duran bir yapı var.

Bu yapının Ukrayna'da devam eden bir sorunsalı var. İki savaş, dünyadaki ekonomik rekabet, yapay zekanın beklenmedik atağa kalkmasıyla 'teknolojik üstünlük kimde olacak?' sorusunu birdenbire öne çekilmesi.

Normal piyasa şartlarında giden bir konu. Şimdi burada ortaya çıkan potansiyeli o kadar büyük ki.

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM