Lübnan Hizbullah Hareketi lideri Hasan Nasrallah, Siyonist İsrail
ordusunun Beyrut'a düzenlediği hava saldırılarında şehit edildi. Hizbullah'tan
yapılan yazılı açıklamada, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın dün katil
İsrail ordusu tarafından başkent Beyrut'un güney bölgesine düzenlene hava
saldırılarında şehit olduğu belirtildi.
"İSRAİL'İN ÖLDÜRMESİNİ İSTEMEZDİM"
Hizbullah liderinin şehit edilmesinin ardından gözler
Türkiye'deki İslamcılara çevrildi. Geçen günlerde HÜDA PAR Van İl Başkan
Yardımcısı Faruk Tasan'ın "Lübnan ve Hizbullah ümmetin şerefini kurtarmak
için mücadele eden kardeşlerimiz. Bu savaşta tüm dua ve desteklerimiz
sizinle" paylaşımına ateş püsküren Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan,
"İsrail’in öldürmesini istemezdim" başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Filistinlilerin Furkan Savaşı adını verdiği, 2008'de
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları hatırlatan Kılıçarslan, o günler için
"İran’ın emperyalist ajandasının henüz bu denli belirginleş-mediği,
Hizbullah’ın İran’ın 'net aparatı' olmadığı günlerdi" şeklinde bir tarif
yaptı.
"BİR KATİL SÜRÜSÜ, BİR KATLİAM ŞEBEKESİ"
Kılıçarslan, devamında şunları yazdı:
"Elbette biliyorduk İran’ın kendi çıkarları için
Hama’da, Humus’ta, Irak’ta neler yaptığını ama yine de Hizbullah ve özellikle
Nasrallah bir çeşit “umut tazeleyici” olmuştu bizim için. Tabii ki
hayallerimizi perişan etti Hizbullah sonrası süreçte. İlk olarak Furkan
Savaşı’ndan sonra Lübnan’daki Sünni-Hristiyan-Şii dengesini Şiilere devasa
alanlar açacak şekilde organize etti."
İsmail Kılıçarslan, Lübnan Hizbullah'ının Suriye iç
savaşındaki rolü için "Adını dümdüz koyalım, bir katil sürüsüne, bir
katliam makinesine dönüştü" dedi. Devamında ise "Suriye iç savaşında
ölen insan sayısı hakkında net bir bilgimiz yok. 300 bin, en isabetli tahmin
gibi geliyor. Bir katil sürüsü, bir katliam şebekesi olarak İran’ın aralıksız
desteklediği Hizbullah, bu ölümlerin en az yarısından sorumlu" ifadelerini
kullandı.
Kılıçarslan, "2016 yılında “İsrail ile Hizbullah
savaşsa taraf tutmam” yazdığımı net şekilde hatırlıyorum mesela"
satırlarına yer verdi.
Nasrallah'ın İsrail kurşunuyla şehit edilmesine üzülen
Kılıçarslan, "İsrail, Hasan Nasrallah’ı öldürdüğünü duyurdu. Yine aynı
dakikalarda bu tip şovlara çok düşkün olan İran’dan 'Hamaney, savaş yüzüğünü
taktı' haberleri servis edildi. O en derin komploya gönül indirecek değilim ama
hani 'İran ile İsrail danışıklı dövüş yapıyorlar' demesem de bu olan biteni
herkes gibi çok garipsediğimi de söylemek zorundayım. İsrail, Hizbullah’ı
araçsallaştırarak arz-ı mevudu bir parça daha genişletmenin peşine düşmüş
görünüyor. Dolayısıyla bize düşen Hizbullah’ın bir katil sürüsü, bir katliam
şebekesi olduğunu hiç akıldan çıkarmadan Lübnan’da İsrail’e yönelecek sağlıklı
ve geniş katılımlı bir direnişi organize etmeye çalışmaktır. Nasrallah’ın ölüm
haberine gelince… Bir İsrail kurşunu ya da bombasıyla ölüp gitmesi isteyeceğim
son şey olurdu" satırlarına yer verdi.
"TEK KILÇIKLI TARAFI KATİLİN YAHUDİ OLMASI"
Nasrallah'ı destekleyen HÜDA PAR'lı yöneticiye tepki
gösteren bir diğer İslamcı gazeteci Erem Şentürk ise Nasrallah'ın ölümüne
ilişkin X hesabından, Kılıçarslan'la benzer bir görüşe yer verdi:
"Nasrallah’ın ölmüş olmasının tek kılçıklı tarafı
katilin Yahudi olması. Türkiye’de ağlama partileri, törenler ve bir takım Şia
ritüelleri ile ayinler düzenleyecekler. Bu kişilerin milli güvenlik tehdidi
olarak kayıt altına alınması ve muhtemel terör faliyetleri için önleyici
hizmetler kapsamında tedbirli olunması gerekir."
"İLAHİ ADALET DİYENLERE İTİRAZ ETMEM"
Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, "Nasrullah şehit
edildi, sevinelim mi?!" başlıklı yazısında, Nasrallah'ı şehit ilan ederken
öbür taraftan ise "Bugün geldiğimiz noktada, 'İran’ın, Hizbullah’ın Sünni
Müslümanlara yönelik katliamları, belki de bugün ilahi adalet gereği soykırımcı
İsrail’in eliyle karşılığını buluyor' diyenlere itiraz etmem" dedi.
"İsrail öldürürken de, ağlayanlar hep Müslümanlar
olsun. Böyle mi olmalıydı!?" diyen Karahasanoğlu, şunları yazdı:
Hizbullah’ın lideri şehit edildiğinde dahi, biz yine de “İsrail,
İran’a dokunmaz. İran da İsrail’e dokunmaz. Onların kavgası, kayıkçı
kavgasıdır” demeye devam mı edelim.
Nasıl vereceğiz ahirette, bunun hesabını. Bizi İrancılıkla
suçlayacak vicdansızlara da hatırlatalım. Suriye’de Sünni Müslümanlar
öldürülürken, hep birlikte 'katilsiniz' dedik. O gün dedik, bugün de diyoruz.
'Canım öldürenler Şia yayılmacılığını planlayan Müslümanlar. Görmezden gelelim'
demedik. Şiacılık yapmadık yapmayız. Ama Şiacılık yapmamak için, İsrail
destekçiliğine de soyunmamamız lazım. 'Sıradaki mazlumlar gelsin' diyen
İsrail’in karşısında, kuzu kuzu kendisine yöneltilecek füzeleri bekleyen
ahmaklar olmamamız gerekir. Allah yardımcımız olsun. Allah basiretimizi
artırsın."
"HER NE KADAR HİZBULLAH SURİYE'DE MEZHEP ODAKLI
KANLI RADİKAL EYLEMLER GERÇEKLEŞTİRSE DE"
Star gazetesi yazarı Resul Tosun da "Nasrallah'ı dostu
görünenler satmışa benziyor!" başlıklı yazısında, Hizbullah'ın Suriye iç
savaşındaki rolünü hatırlattı. Tosun, "Her ne kadar Hizbullah Suriye'de
mezhep odaklı kanlı radikal eylemler gerçekleştirmiş olsa da Lübnan ekseninde
farklı kesimlerle bir arada yaşama bilincini hayata geçiren bir strateji
izlediğini de inkâr edemeyiz" satırlarına yer verdi.
Nasrallah'ı dostu görünen isimlerin sattığını iddia eden
Tosun, "Ne var ki, Heniyye'nin öldürülmesi direnişi bitirmediği gibi
Nasrallah'ın öldürülmesi de Hizbullah'ı bitirmez. İsrail'in işgal politikası
devam ettikçe direniş eksik olmayacaktır! 2006'da yaşananlar tekrar ediyor.
İsrail havadan Hizbullah bölgelerine saldırıyor. Karadan saldırır mı orasını
önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak İsrail'in 2006'da tattığı yenilginin
muhtemel olduğunu söyleyen askeri uzmanlar var! Hülasa İsrail genişleme
politikasını adım adım uygulamaya koyarken İslam dünyasının özellikle bölge
ülkelerinin bu yaşananları İsrail-Hizbullah çatışması olarak görmemesi
gerektiğinin altını tekrar kalın çizgilerle çizmemiz gerekir. Gazze'ye Lübnan'a
destek verilmezse yarın diğer bölge ülkelerinin hedefte olduğunu görmek ve
İsrail'i durdurmak gerekir" dedi.
"KORKUSUZ VE KARARLI"
Star gazetesinde Selahattin Çakırgil mahlasıyla yazan
Selahaddin Eş ise "Özgürlük savaşçıları bir öldürülseler de, binler
halinde dirilirler" başlıklı yazısında Nasrallah için övgü dolu ifadeler
kullanarak, "Herhangi bir dâva adamının, o yolda öldürülmesi, o dâvaya
ferd planında bir darbe sayılsa bile; o öldürülmenin etkisi, o dâvaya gönül
vermiş olanların her birisine, daha sırasında öldürülmüş olabileceği, Nasrullah
da, kendi mücadele çizgisi istikametinde korkusuz ve kararlı mücadele azmi
veriyordu; onun öldürülüşün etkisi nesiller boyu devam edip duracaktır"
dedi.
"SEN KARDEŞİNİ DEĞİL İRAN'I TERCİH ETTİN"
Akşam yazarı Murat Özer ise şu paylaşımda bulundu:
"Arap-İslam Meclisi Başkanı Şii din adamı Seyyit Muhammed el Hüseyni,
Nasrallah'ın ölümü üzerine: 'Lübnan'ı birlikte özgürleştirdik. İsrail'i kovduk.
Fakat sen kardeşlerini, milletini değil İran'ı tercih ettin. Onlar da seni
mazlumlara karşı kullanıp ortada bıraktı' diyerek eski bir fotoğraflarını
paylaştı."
ABD'DEN İLK SÖZLER
Öte yandan, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, "Hasan
Nasrallah ellerinde Amerikan kanı olan bir teröristti. On yıllar boyunca
Hizbullah’a liderlik ederek Orta Doğu’yu istikrarsızlaştırdı ve Lübnan, İsrail,
Suriye ve dünyanın dört bir yanında sayısız masum insanın öldürülmesine yol
açtı. Bugün, Hizbullah’ın kurbanları bir nebze de olsa adalete kavuşmuştur”
dedi./odatv