Erdoğan, konuşmasında Gazze’deki gelişmelere değinerek
şunları kaydetti;
Sizlerin vasıtasıyla alınlarındaki her kırışık zalimlerden
sorulacak bir hesabı anlatan Filistinli kardeşlerimi, Gazze'nin mazlum ve
mağrur insanlarını en kalbi muhabbetlerimle selamlıyorum.
Gazzeli kardeşlerimiz 7 Ekim'den beri insanlık tarihinin en
kalleş, en menfur saldırılarına maruz kaldılar. Camileri bombalandı, okulları
harabeye çevrildi, hastaneleri yerle yeksan edildi, sığındıkları mülteci
kampları bilinçli şekilde hedef alındı. Göç eden sivillerin üzerine yollarda
bombalar yağdırıldı. Anaların öpüp koklamaya kıyamadığı sabiler hunharca
katledildi.
Babalara gözü gibi sakındıkları yavrularının parçalarını
toplattılar. Gıdasını, yakıtını, ilacını, ekmeğini, elektriğini, suyunu,
iletişimini kesip 360 kilometrelik açık hava hapishanesine sıkıştırdıkları 2,3
milyon insana adeta soykırım uyguladılar.
Tüm dünyanın gözü önünde 50 gün boyunca Gazze'yi yaktılar
yıktılar. İnsanlık tarihine kara birer leke olarak geçen her türlü zulmü
yaptılar. Gazze'deki İsrail zulmüne maruz kalanlar 7 Ekim'den beri yaşadıkları
tam bir cehennem. Bu ifadeyle tarif ediyor şair. Yüzde 70'ten fazlası kadın ve
çocuk olmak üzere yaklaşık 16 bin Gazzeli kardeşimiz İsrail'in saldırıları
sonucunda şehit oldu. 35 binin üzerinde Filistinli kardeşimiz yaralandı.
Şehitlerin her birini rahmetle yad ediyor, yaralılara Allah'tan acil şifalar
niyaz ediyorum.
Gazze'deki binaların 3'te 2'si yıkıldı veya tahrip oldu, ya
da kullanılamaz hale geldi. Gazze'deki sağlık ve eğitim alt yapısı tamamen
çökmüş durumda. Gazze'de son asrın en büyük mezalimlerinden birini yapan
Netanyahu adını tarihe şimdiden "Gazze kasabı" olarak yazdırmıştır.
Bu kara leke sadece Netanyahu'nun değil ona koşulsuz destek veren herkesin
alnına yapışmıştır. Bu utanç lekesi hiçbir zaman temizlenmeyecektir. Gazze'de
işlenen insanlık ve savaş suçlarını da bir ikisi hariç Batılı ülkelerin tepkisizliğini
de asla unutmayacağız. İsrail yönetiminin insanlık vicdanı yanında uluslararası
hukuk önünde hesap vermesi için mevcut tüm yolları deneyeceğiz.
Gazze'nin ihtiyaç duyduğu malzemelerin bir kısımının bölgeye
ulaştırılmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak içeriye girmesine izin verilen
yardım miktarı Gazze halkının asgari ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır.
Netanyahu yönetiminden gelen açıklamalar insanı aranın kalıcı ateşkese tahfil
edilmesi yönündeki umutlarımızı azaltmaktadır. İsrail kamuoyu nezdinde iyice
köşeye sıkışan Netanyahu'nun siyasi ömrünü uzatmak için daha çok kan
dökmesinin, daha fazla can almasının önüne mutlaka geçilmelidir. Netanyahu,
Gazze'de işlediği cinayetlerle antisimitizmi körükleyerek İsrail halkı ile
birlikte tüm Yahudilerin güvenliğini tehlikeye atıyor. Dünyada antisimitizm ile
birlikte İslam düşmanlığı da yükseliyor.
Batılı liderlerin Hamas bahanesi ile Filistinlileri
şeytanlaştıran sorumsuz söylemlerinin bedelini ise bu ülkelerde yaşayan
göçmenler ödüyor. Pazar günü ABD'de üç Filistinli öğrenciye yönelik menfur
saldırı bunun son örneğini teşkil etti. Çoğu zaman fanatik denilerek, akli
dengesi bozuk denilerek veya aşırı sağcı denilerek önemsizleştirilmeye
çalışılan bu teröristlerle mücadelede Batılı devletlerin isteksiz davrandığını
biliyoruz. Gazze krizinin başından beri sergiledikleri çifte standart
Müslümanlara yönelik nefret suçlarının cezasız kalmasında kanuni boşluklardan
ziyade başka senaryoların devreye girdiğine işaret ediliyor. Kur'an-ı Kerim'i
yakan menfurlara fikir özgürlüğü, bu kılıf altında gösterilen musamakar tavır
kesinlikle iyi niyetli değildir. Anlaşılan geçmişte Musevilere ve Romanlara
yapıldığı gibi bugün de bir Müslüman sorunu icat edilmeye çalışılmaktadır. Çoğu
Avrupa'da olmak üzere 7 milyon insanı yurt dışında yaşayan bir ülke olarak tüm
bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Tek bir vatandaşımızın dahi burnunun
kanamasına izin vermeyeceğiz.
Gözü dönmüş Netanyahu bu gerçeğe rağmen insani aranın
çatışmaların sona erdirilmesine yardımcı olmasını temenni ediyoruz.’