Ekonomik krizin yarattığı belirsizlik ve istikrarsızlığın
ülkedeki üretim ve ticareti vurduğunu savunan Öztrak, "Erdoğan'ın
ekonomiye kerameti kendinden menkul, ideolojik saplantıyla malul, kibirle
yoğrulmuş bakışı, egemenliğimizin, ulusal itibarımızın simgesi milli paramızı
pul etti. Milli paramızla beraber, yurttaşlarımızın cebindeki paranın satın
alma gücü de hızla eriyor" ifadesini kullandı.
İşçi, memur, emekli ve milyonlarca sabit gelirlinin her
saniye daha da yoksullaştığını ileri süren Öztrak, artan döviz kurlarıyla
ülkenin borç yükünün katlandığını ifade etti.
Haziran ayı sonu itibariyle dış borcun 446 milyar dolar
olduğunu iddia eden Öztrak, "Herkes yarınından endişeli. Kimse önünü
göremiyor. Çocuklarımız yatağa aç giriyor. Gençlerimiz gelecek umudunu
yitirmiş, başka ülkelerde ekmeğini arama çabasında. Beşeri sermayemiz hızla
yıpranıyor. Bir nesli kaybediyoruz" diye konuştu.
Merkez Bankası'nın Türk Lirası'nın değerini koruyamadığını
ileri süren Öztrak, "Ekonomide kaos yaşanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı
ortada yok. Bu ülkede ekonomiye kim bakıyor belli değil. Bakanın yerine
yardımcısı mesaj atıp duruyor. Attığı her mesaj piyasalardaki tedirginliği
artırıyor" açıklamasını yaptı.
Vatandaşların son beş yılda geçmediği köprü, tünel ve yola
9.5 milyar dolar ödediğini öne süren Öztrak, "Toprak Mahsulleri Ofisi,
bizim çiftçilerimizden buğdayı 2 bin 250 liraya aldı. Elin çiftçisine yüzde 50
daha fazla ödüyor, 3 bin 343 liraya buğday ithal ediyor. Bu nasıl bir kafa?
Türk çiftçisini borca batır, elin çiftçisini ihya et. Şimdi bu kimi kurtarma
savaşı?" diye sordu.
Öztrak, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al
Nahyan'ın Türkiye ziyaretine ilişkin, "Daha dün FETÖ darbesinin arkasında
olduğunu söyledikleri, etmedikleri hakaret bırakmadıkları, Birleşik Arap
Emirlikleri'nin veliahdına getirdiği 10 milyar dolarla atadan dededen kalan son
gümüşlerimizin yarısını alma fırsatını altın tabakta sundular. Katar'a Tank
Palet'i peşkeş çekenlerin şimdi de bu ülkenin bir başka göz bebeği savunma
sanayi tesislerini Birleşik Arap Emirlikleri'ne peşkeş çekeceğini uluslararası
basın yazıp, çiziyor" dedi.
Yıllarca, "Asker siyasete niye karışıyor? Askeri
vesayet kabul edilemez" diyenlerin şimdi Milli Güvenlik Kurulu'ndan medet
umar hale geldiğini dile getiren Öztrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu ülkede emekli amiraller gıkını çıkarınca, Montrö
ile ilgili bir bildiri yayımlayınca linç edilip darbeci yapılıyor. Ama Milli
Savunma Bakanı'nın, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı'nın, Genelkurmay
Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının bulunduğu kuruldan 'Dış güçler ekonomiyi
tehdit ediyor' mealinde bildiri yayınlanınca 'ileri demokrasi' oluyor. Siz bu
ekonomiyi nasıl MGK'nin himmetine muhtaç hale getirdiniz? Allah aşkına ekonomi
politikaları ne zamandan beri askerin ve güvenlik bürokrasisinin görev alanına
giriyor?"
'Yarından tezi yok seçim sandığı milletin önüne
getirilmelidir'
Cumhur İttifakına erken seçim çağrısı yapan Öztrak, şunları
kaydetti:
"Yarından tezi yok seçim sandığı milletin önüne
getirilmelidir. Demokrasilerde sandıktan kaçılmaz. Sandıktan kaçan demokrat
olamaz. Sandıktan kaçan milletin gözünde de gönlünde de sakıt olur. Bugün
herkes demokrasiden yana taraf olmalıdır, sandık talebini gür bir sesle
tahriklere kapılmadan dile getirmelidir. Gün artık susma günü değildir. Biz bu
çerçevede anayasal hakkımızı kullanarak 'hemen seçim, acil seçim' demek üzere
meydanlara iniyoruz. İlk mitingimiz 4 Aralık'ta Mersin'de olacak."