Selvi'nin ‘AKP’nin MHP Hassasiyeti’ başlığıyla kaleme aldığı
yazısından ilgili bölüm şöyle:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 2 günlük Kıbrıs programından ve
dönüşte yaptığımız ‘soru-cevap’tan edindiğim izlenimleri paylaşmak istedim.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın yıldönümü nedeniyle yapılan gezide
Erdoğan’ın değindiği konular şöyle özetlenebilir:
1- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti Lideri
Meral Akşener’in davet edildiğini söyledi. Ama Temel Karamollaoğlu’nun davet
edildiği halde gelmemesini biraz sitemkâr bir ifade ile söyledi.
Erdoğan, milli meselelerde davet edilecek isimler
konusundaki duyarlılığını ise “Ben de bu tür programlarda bu hassasiyetlere hep
dikkat ederim” sözleriyle ortaya koydu.
2- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türk Devleti hedefine
odaklanmış durumda. Erdoğan’ın müjde olarak açıkladığı Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi ve yeni Meclis Binası’nın ilan edilecek Kıbrıs Türk Devleti’ne
hazırlık olduğunu düşünüyorum. İlan edilecek yeni Kıbrıs Türk Devleti’nin yeni
mekânlarda çalışması hedefleniyor.
3- Seçim Yasası ve Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili
çalışmalar sürüyor. Seçim barajı düşürülüyor. MHP’nin ittifak halinde seçim
barajının farklı olması ve daraltılmış bölge konusunda çekinceleri olduğu
biliniyor. MHP ittifak halinde ayrı bir seçim barajı getirilmesini istiyor. Dar
bölge zaten gündemde değil ama daraltılmış bölge için 6-7 milletvekiline göre
değil, en az 10 milletvekiline bölünecek şekilde uygulanmasını istiyor. Ama
benim asıl dikkat çekmek istediğim nokta orası değil. Erdoğan’ın Cumhur İttifakı
konusundaki hassasiyeti. Erdoğan seçim yasasıyla ilgili soruya, “Ama nihai
olarak şunu söyleyeyim; Cumhur İttifakı’nın mutabakatı olmadan bizim
tarafımızdan bir karar açıklanmaz. İttifakı sağlayıp ondan sonra açıklamamızı
inşallah yapmış olacağız” dedi.
Seçim yasasıyla ilgili son durumu soracak olursanız, ittifak
olursa çıkar, ittifaksız çıkmaz.