Öztürk’ün ‘O ses kayıtları depoda’ başlığıyla kaleme aldığı
yazısından satır başları şöyle:
Peki o tapeler nerede? TBMM'de kurulan Soruşturma Komisyonu,
“Tapeler gerçek” ya da “Sahte” demedi. Bakanlarla ilgili dinlemelerin usulsüz
olduğunu, bu yüzden delil kabul edilemeyeceğine karar verdi. O yüzden,
haklarında rüşvet iddiası bulunan bakanların Yüce Divan'a gönderilmesinin önü
de kesilmiş oldu.
TBMM Soruşturma Komisyonu, bakanların usulsüz olarak
dinlendiği gerekçesiyle bunların delil olarak kullanılamayacağına ilişkin karar
verdi. Bu durum, “Delillerin imhası” olarak basına yansıdı.
Soruşturma Komisyonu'nda, karara muhalif kalan CHP ve MHP'li
üyeler, muhalefet şerhlerine bakanların konuşmalarıyla ilgili bölümlere de yer
verdi. Ancak AKP'li üyeler, Bakanlarla ilgili ses kayıtları, video görüntüleri,
fiziki takip sırasındaki fotoğrafları yasadışı bir biçimde elde edildiği ve bu
nedenle delil olarak kullanılamayacağını belirtti.
Nitekim, soruşturmayı yürüten dönemin İstanbul C.Savcısı
Ekrem Aydıner de, dosya ile ilgili takipsizlik kararı vermişti. Kararda
kişilerin suçlu olup olmadığı değil, bakanlarla ilgili dinlemelerin yasadışı
yapıldığı, bu yüzden delil sayılamayacağı sonucuna varıldı. Takipsizlik kararı
verilince, bakanın konuşmaları ne oldu? Onlar da aynı şekilde dosyası ile
birlikte arşive kaldırıldı.
Takipsiz kararı nihai bir karar değildir. Yeni deliller
ortaya çıkarsa takipsizlik kararı verilen dosya yeniden canlandırılır. 17/25
Aralık dosyası ile ilgili takipsizlik kararı verilmiş olması, bu dosyanın
tamamen işlemden kaldırıldığı anlamına gelmez. O yüzden tapeleri imha edilmedi…