Sözcü'den Nuray Tarhan'a konuşan vergi uzmanı Dr. Ozan
Bingöl, görev zararlarına bütçe kodundan hareketle baktığında kodun aynı ama
ismin farklılaştığını gördüğünü belirterek, “Bizim ‘görev zararları'nın adı
‘görevlendirme gideri' oluvermiş. Zarar kelimesi yerine gider denilmesi, görev
zararı harcamasını yapanlara psikolojik bir rahatlık sağlıyor olsa gerek.
Korkum, bu rahatlıkla son yıllarda artan görev zararlarının daha da hızlanarak
çoğalması” dedi.
Bütçe hakkını ilgilendiren ve görev zararı uygulamasının
iktidarlar tarafından suistimal edilebilme kabiliyetini yansıtan diğer bir
hususun bu harcamaların çoğu yıl başlangıç ödeneğinin üzerinde gerçekleşmesi
olduğuna dikkat çeken Bingöl, şunları söyledi:
“2006-2020 dönemini kapsayan 15 yılın 10'unda görev zararı
harcamaları bütçe ödeneğinin üzerinde gerçekleşmiştir. 2018 yılında 55.8 milyar
lira bütçe ödeneğine karşılık görev zararı harcaması ödeneğin yüzde 44.8
oranında 80.9 milyar lira oldu. Bu durum, demokrasinin olmazsa olmazı olan
bütçe hakkı açısından ayrıca irdelenmesi gereken bir husustur.”
Bingöl, tablodaki rakamların bütçeye yansıyanlar olduğunu,
sözlü talimatla verilen batık krediler ve diğer uygulamalardan kaynaklı devasa
zararların ise bütçede bile gözükmediğine dikkat çekti.
Piyasa koşullarının dışına çıkarılan KİT'ler veya kamu
bankalarının daha ucuza sunduğu hizmet, mal veya daha pahalıya aldığı ürünler
için ilgililere sağlanan faydanın vergilerimizden bu kişilere doğrudan pay
aktarılması anlamına geldiğini vurgulayan Bingöl, “Vergilerimizle finanse
edilen kaynakların kimlere, hangi amaçla, nasıl verildiği, amacına uygun
kullanılıp kullanılmadığı vergi ödeyen herkesin sorması gereken sorular” diye
konuştu.