Kimi çevreler adeta hasetlerini dile getirircesine davrandı.
Hani bir söz vardır ya: “Kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş.” Ümmet olarak
İran’ın cesaretini takdir edeceklerine, destek vereceklerine, küçümsediler;
sanki hiçbir şey yapmamış gibi bir hava estirmeye çalıştılar. İsrail’e tek laf
edemeyenler, İsrail’e
füze yağdıran İran’ı “anlaşmalı dövüş” diyerek tiyatroya benzetmeye çalıştı.
Oysa bu haset onları içten içe yiyip bitirecek; hatta bazılarını adeta şeytanın
hizmetkârı haline getirdi.
Savaşlar strateji üzerine kurulur. Eğer güçlüyseniz ya oyunu
kurarsınız ya da bozarsınız. Ama güçsüzseniz ne savaş yapabilirsiniz ne de
parmağınızı oynatabilirsiniz. Derler ya: “Ağzı olan konuşur, bol keseden atar.” İşte bazıları da
medya destekli, sözde entelektüel ve akıllı geçinen, paralı siyonist-media
askerlerden başka bir şey değil.
İsrail ancak savunmasız insanları, kadın, çocuk, yaşlı
demeden, modern uçaklarla bombalayarak, paralı katilleriyle pusular kurarak yok
edebilir. Bir bilim adamını & komutanı öldürmek için mahalleyi tamamıyla
bombalarlar ve buna da “akıllı operasyon” derler. Ama İsrail çok iyi bilmeli ki,
işlediği bunca zulmün çok ağır sonuçları olacak. İkinci bir raund mutlaka
gelecek. Bu savaş henüz bitmedi.
Bugün gasb edilmiş Filistin’de yaşayan Yahudi halkı,
Siyonist bankacılık sistemi ve neocon silah endüstrisinin askeri üssünde yaşayan
askeri gibi kullanılıyor. Onları yöneten ise Londra merkezli sermaye çevreleri,
kapitalist bankacılar ve ABD’nin neocon silah patronları. Onlar bu savaşı İran’ın parçalanmasına
kadar sürdürmek isteyecek. Ancak bu kez savaşın yönetimi daha farklı olacak. Bu
büyük stratejinin temel aktörleri ise şunlardır:
Stratejinin Temel Aktörleri
1. Türkiye & Azerbaycan:
Türkiye; ABD’nin desteklediği PKK ve bazı Kürt grupları
çıkarı doğrultusunda kullanılarak ve sonra yüzüstü bırakılarak, Türkiye-İsrail
yakınlaşması gizlice sağlandı. Plan şu: İran, Azerbaycan–Türkiye–Suriye
hattıyla kuşatılacak. Iran, İçeriden Türkçülük ve mezhepçilik üzerinden zayıflatılıp
bölünmeler sağlanacak. Amaç, İran’ı Suriye gibi parçalamak ve sonunda itaatkâr
bir yönetimi işbaşına getirmek.
Azerbaycan; İsrail’in özellikle Mossad aracılığıyla yeni merkezlerinden
biri haline gelmiş durumda. İran’a yönelik saldırılarda önemli bir rol oynamış, Ne yazık
ki, Azerbaycan’a
verilen yeni görev; İran’a Azeri milliyetçiliği üzerinden sızmak, İran’ın Türk bölgelerini
kaşıyarak içeriden “Türkçülük”
ile provoke etmek. Ve Iran Rusya yakınlaşmasına da perde çekmek.
2. Suriye- Colani (Şara yönetimi):
ABD, DAEŞ gibi eli kanlı teröristleri MI6, CIA ve Mossad
desteğiyle sahaya sürüp ve sonunda Suriye’de iktidar yaptılar. Amaç, mezhep
savaşlarını körüklemek ve İsrail’in kara harekâtlarını bu beyni yıkanmış, uzaktan
kumandayla yönetilen yaratıkları destekleyerek İran’a yönlendirmektir. Türkiye ise “beka” diyerek
kendi bekasını tehlikeye atmış, Suriye’yi adeta altın bir tepside İsrail’e sunmuştur.
Bu Olur mu?
Trump’ın danışmanlarından emekli Albay Douglas’ın ortaya
attığı bir projeye göre, Erdoğan görevde kaldığı sürece İsrail–Türkiye ilişkilerinin
mükemmel şekilde devam edeceği söyleniyor. Aynı zamanda İran’a karşı Türkiye’nin “Türklük” üzerinden kullanılacağı da
vurgulanıyor. Yani yeni silah “Türklük” mü olacak?
Bu oyunlar tutar mı, işe yarar mı? Bunu yakında göreceğiz.
Fakat İslam ümmeti olarak bu oyunlara düşmeyeceğimizi umuyorum. Iran başkanın
Turk asili olması ümmete & birliğine karşı olması anlamında katiyen
okunamaz. Bazı çevreler bilinçli olarak bunu on plana çıkarmakta. Türkiye
yönetimi olarak Ne kadar da…!! Kendi ülkelerini yalnızca ticaret ve ekonomi
vitriniyle satmazlar herhalde? Tabi içerdeki endüstriyel aileler ve çıkarcı işverenler
(fabrikatörler) onlar??
Ancak şunu da bilmeliyiz ki bu sistemin ipi İngiltere
merkezli bankacıların elinde. Şimdi hükümetin ya da bu ülkeyi yönetenlerin bir
karar vermesi gerekiyor: Ya parayı & konforlarını seçecekler ya da ülkenin
bağımsızlığını, adaleti & hakikati … Her durumda dünya halkları artık bu zulmü
ve adaletsizliği kaldıracak durumda hiç değil.
Mustafa Kemal TASPINAR
2 TEMMUZ 2025