İSLÂM NE DİYOR SUUD NE YAPIYOR?

GİRİŞ: 04.02.2022 11:14      GÜNCELLEME: 04.02.2022 11:14
Rasthaber -  Konumuzla ilintili olduğu için öncelikle belirtmiş olalım ki, "İslâm" sözcüğü terminolojik olarak "silm" kökünden gelen bir kavramdır. "Silm" sözcüğü ise Arapça "barış" anlamına gelmektedir. Bu nedenle öncelikli tanım olarak İslâm için "barış dini" denilmektedir. İslâm tüm dünya insanlarını (Allah'a kulluk muvacehesinde) barış içerisinde yaşamaya davet etmektedir. "Ey imân edenler!Hep birlikte silm'e (barışa) girin." (Bakara: 208) Ayet-i kerimede "Ey imân edenler" denilerek her ne kadar Müslümanları muhatap alıyorsa da, başka ayetlerde gayri müslimlerle de barış önerilmektedir. Örneğin, "Eğer barışa yanaşırlarsa sen de yanaş ve Allah’a güven; O her şeyi işitendir ve bilendir." (Enfal:61) Başka bir ayet-i kerimede ise koşullu bir şekilde gayri müslimlerle iyi ilişkiler geliştirmemiz salık verilmektedir. "Dininiz hususunda sizinle savaşmayan (sizin yeraltı/yerüstü kaynaklarınızı gasp etmeye kalkmayan), sizi yurdunuzdan çıkarmaya teşebbüs etmeyen gayri müslimlerle iyi ilişkiler geliştirmenizi Rabbiniz men etmemektedir." (Mümtehine: 8)

İslâm gayri müslimlerle mütekabiliyet esasına dayalı/eşit koşullarda ve barış içerisinde iyi ilişkilerin sürdürülmesinden yanadır. İslâm dininde savaş arızîdir ve sadece mütecavizlere karşı yapılır. "Fitne ortadan kalkıncaya ve din hükümleri Allah adına tatbik edilinceye kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse, artık saldırgandan başkasına düşmanlık yoktur." "Haram ayın karşılığı haram aydır; saldırmazlık kurallarına riayet karşılıklıdır. Şu halde kim size saldırırsa, onun saldırısının dengiyle siz de ona saldırın. Allah’ın hükmüne saygılı olun ve bilin ki Allah kendisine saygılı olanların yanındadır." (Bakara: 193-194)

"Haksızlığa uğradığı için karşılık verenlere gelince, onlar aleyhine bir yol tutulamaz." "Kınama ve cezalandırma ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere saldırıda bulunanlara yöneliktir. Onlar için elem verici bir azap da vardır." (Şura: 41-42)

Ayetlerden de anlaşıldığı üzere saldıran taraf suçludur ve zulmüne engel olunarak cezalandırılmalıdır. Saldıran taraf Müslüman dahi olsa veya Müslüman olarak bilinse de bu böyledir. Nitekim başka bir ayet-i kerimede saldırgana karşı nasıl bir tavır takınılacağı belirtilmekte. "Eğer müminlerden iki grup birbiriyle savaşa tutuşursa hemen aralarını düzeltin; ikisinden biri diğerinin hakkına tecavüz etmiş olursa -Allah’ın emrine geri dönünceye kadar- saldırgana  karşı savaşın; dönerlerse aralarındaki anlaşmazlığı adaletle çözüme bağlayın ve herkese hakkını verin. Allah hakkı yerine getirenleri sever." (Hucurat: 9)

Ayet gayet anlaşılır ve net. Bu durumda, yani Yüce Allah'ın buyruğuna göre saldırgan taraf, katliam yapan taraf Suudi Arabistan rejimi ve yedeğine aldığı diğer Arap ülkeleri olduğuna göre bunları derhâl durdurmak ve yaptırım uygulamak gerekmiyor mu? Bunlar diplomasi ve diyalog yolu ile saldırılarından vazgeçmiyorsa bunların üzerine muharrib güç göndermek gerekmiyor mu? Bu nasıl bir aymazlıktır ki bazı sözüm ona Müslüman ülkeler mütecaviz Suud ve avanesine arka çıkıyor. Böyle mi olmalıydı? Ümmet olarak mazlum Yemen halkını naçar ve çaresiz bir vaziyette bırakmamalıydık. Yemen'de çoluk çocuk demeden, yaşlı kadın demeden savunmasız insanlar katlediliyor. Ağır yaralıların, kolu/bacağı kopanların haddi hesabı yok. Hayatta kalanların feryadı arşa yükseliyor. Ümmet ise üç maymunu oynuyor. Sayın okuyucumuz Müslümanlar olarak, ümmet olarak vebâlimiz büyük. İran İslâm Cumhuriyeti'nin haricinde mazlum Yemen halkına sahip çıkan, yardım eden yok. İşin garip tarafı İran İslâm Cumhuriyeti'nin yardımlarına karşılık bazı Müslüman ülke ve topluluklar İran'a hönkürüyor. Teşekkür edeceklerine, mahcubiyet duyacaklarına pişkince eleştirilerde bulunuyorlar. Elbette herkes şakilesine göre hareket eder, devletler de şahıslar da.. Ancak Müslüman şahsiyet hayata ve olaylara Kur'an ve Sahih Sünnet perspektifi ile bakması gerektiği gibi Müslümanların başındaki yöneticiler de Allah Teâlâ'nın hukukunu gözetmek zorundadır. Gördüğünüz gibi emir ve uyarı niteliğindeki ayetler ortada. Buna rağmen ümmetin tutumu ve Müslümanların başındaki yöneticilerin davranışı hangi minvâl üzere? "İmân etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe imân etmiş olamazsınız." diye bizi uyaran bir peygamberin ümmeti değil miyiz?  Allah Teâlâ, "Sizin ümmetiniz bir tek ümmettir. Ben de sizin Rabbinizim, o halde bana kulluk edin." (Enbiya: 92) demiyor mu? 57 ulus devlete bölünmüş olan ümmetin birliğini tesis etmek için çaba sarf etmek gerekirken, bölünmüşlüğün devamını sağlamak ve düşmanlık duvarlarını, düşmanlık bariyerlerini yükseltmek adına bombarduman yapmak, katliam yapmak ne ile izah edilebilir? Üstelik bu katliam ABD ve Siyonist çete adına yapılıyor. Hiç kuşkusuz, tarih ve insanlık bu ihaneti lânetle anacaktır...  Rabbimiz bize birlik olmayı emrediyor bunlar da hilafına/aksine hareket ediyor. "Toptan Allah'ın ipine sarılın. Tefrikaya düşmeyin, dağılıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz bir ateş çukurunun kenarında idiniz. Sizi oradan kurtardı. Birbirinize düşmandınız. Kalplerinizin arasını uzlaştırdı da sizi kardeş kıldı. Onun nimeti sayesinde kardeş oldunuz." (Al-i İmrân: 103)

Şimdi bu ayet muvacehesinde Suud aşiretine sormamız gerekmiyor mu, siz Allah Teâlâ'nın hükmü ve beyanı gereği Müslüman Yemen halkı ile kardeş değil misiniz? Mazlum Yemen halkından ne istiyorsunuz? Onları neden katlediyorsunuz? Aslında bu soruyu o zalimlere sormak bir yönüyle abesle iştigaldir. Zira şeytan onları öyle bir ablukaya almış ki, yaptıkları katliamları iyi bir iş olarak görüyorlar. "Şeytan, onlara yaptıklarını cazip gösterdi. Şeytan, o gün de bugün de onların velisidir. Onlar için acı veren bir azap vardır." (Nahl: 63)

Hiç kuşkusuz, zalim Suud ve avanesini acı veren bir azap beklemektedir. Allah Teâlâ Maide Sûresi'nin 32'nci ayetinde taammüden bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş gibi olduğunu beyan ediyor. Nisa Sûresi'nin 93'ncü ayetinde ise taammüden bir insanı öldürenin ebedi cehennemlik olduğu söyleniyor. Şimdi bu ayetler ışığında Suud ve avanesinin ahiretteki durumunu varın siz düşünün. Suud ve avanesi Yemen'i bombalamaya başladığından bu yana binlerce, on binlerce mazlum insan katledildi. Mütemadiyen saldırıyorlar. Gözü dönmüş bu zalimler Müslüman ülkelerin kolektif iradesiyle durdurulmayınca böylesine pervasızca kan dökmeye devam ediyorlar. Hangi kolektif iradeden bahsediyoruz ki? Zaten kolektif irade olsa ümmet bu halde olmazdı. Ümmet tarafından yalnızlığa terk edilen mazlum ama onurlu Yemen halkı dokuz melun düvele karşı yedi seneden beri direnmeye devam ediyor. Bi iznillah kazanacak olan Yemen halkı olacaktır.

Hazım Koral

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM