Mehdevi Proje Yoksa Mafyadan Medet Umulur

GİRİŞ: 31.05.2021 10:31      GÜNCELLEME: 31.05.2021 10:31
Rasthaber -  

Allah’ın Adıyla

 

Müslüman’ın en büyük vasfı ilkelerinin olmasıdır. O anlaşma ehlidir. İlkelerle davranır onlarla yaşar ve onlara göre sözleşme yapar. Önce Rabbiyle sözleşme yapmıştır ve onun ilkelerine teslim olduğunu beyan etmiştir. Bu yüzden ona Müslüman, yani “teslim olan” denmiştir. O Rabbiyle yaptığı bu sözleşmedeki ilkeleri esas alarak nefsiyle ve kendisi dışında tüm evrenle sözleşme yapar. Doğayla devletlerle insanlarla; ama her tür insanla. Kafirlerle münafıklarla Müslümanlarla fasıklarla ehli kitapla… Onun ilkeleri belli olduğu için dünya alem bilir ki Müslüman sözleşmesine sadıktır. Bu yüzden onun nerede nasıl davranacağı bilinir.

 

Bu ilkeler gereği Şii Müslümanlar Mehdevisttirler. İçinde yaşadığımız zamana denk gelen, Zamanın İmamı Mehdi (a.s)’a bağlıdırlar. Ona biatlıdırlar. Dinlerini, yaşam ilkelerini hep O Hazretten alırlar. O Hazreti merkeze alıp öyle düşünür inanır ve davranırlar. Yaşamlarındaki değer yargıları helal ve haramları bu merkeze göre şekillenir. Çünkü Mehdi (a.s) onlara göre Zamanın Allah tarafından atanmış İmamıdır. Ona biat etmeyen onu tanımayan Şii olamayacağı gibi ahiret hesabını da veremez, cahiliye ölümüyle ölmekten de kurtulamaz.

 

İMAM (A.S) İŞ BAŞINDA

 

Gaybette oluşu Mehdi (a.s)’ın dünyadan, ve insanlıktan kopuk olduğu anlamına gelmez. O bulut ardındaki güneş misali insanlığa fayda vermektedir. İslam’ın devamını sağlamaktadır. Güneş ardındaki bulut nasıl görünmediği halde dünyaya ısı ve ışık göndererek canlıların yaşamını sürdürmesini sağlıyorsa Mehdi (a.s) da kendisinden ilahi hüküm, ilke, fetva, siyasi tercih, duruş vs ne isterlerse onlara bunları açıklamak suretiyle İmametini sürdürmekte ve insanlığa fayda vermektedir.

 

Mehdevi Projede İlahi hükümler geçerli olduğundan akli çıkarımlar sığ bakışlar kişisel değerlendirmeler yer almaz. Bu yüzden aynı lidere bağlı iki kişinin ihtilafa düşüp farklı yollara girip birbiriyle ortak hareketten uzaklaşması mümkün olmaz. Çünkü her siyasi olayda, her itikadi durumda her pratik yaşamda tek merkezden emir ilke direktif almış olacaklarından ihtilaf mümkün olmaz. Zaten Allah, Ali İmran 103’te “Toptan Allah’ın ipine sarılın dağılmayın.” buyurarak insanları tek lider olan Ehlibeyt İmamına çağırmıştır. Bu sayede onları dağınıklıktan ve yanlış yollara sapmaktan kurtarmayı murad etmiştir.

 

Türkiye Müslümanları birkaç haftadır Filistin konusunda yek vücut aynı hedefe doğru bakmanın aynı heyecanı duymanın birlikteliğiyle hareket ettiler. Ancak sonrasında oluşan iç gündemde iktidara karşı mafya çıkışı ile ihtilafa düştüler. Bir kısım bunları gündeme almak ve bir Mafya Liderinin açıklamalarını yaymak takip etmek doğruların topluma iletilmesi adına bir fırsattır derken diğerleri ise bunların boş olduğunu ifade ettiler.

 

Mehdevi Projesi olmayanların her gündem değişikliğinde savrulması, tüm yaşamı haramlarla geçmiş azgın mafya liderinden medet umacak bir kötü konuma düşürür. “Mafya liderinin iktidara dair yolsuzluk ve yanlışları dile getirmesi neden kötü olsun biz bunda neden mafya liderine sempati duymaksızın onun kötü olduğunu da unutmadan söylediklerinin yayılmasına katkı sunmayalım ki?” diyebilirler. Oysa bunun bir çok zararları vardır:

 

İYİ OLSUN KÖTÜ OLSUN YASALAR BİR SÖZLEŞMEDİR

 

1- Bunu diyenlerin bir çoğu oy kullanmışlardır. Geçen seçimlerde iktidar partisine olmasa da bir başka partiye oy vermişlerdir. Oy kullanmak sistemi kabul etmek demektir. Sistemle sözleşme yapmanız demektir. Hangi parti çok oy alırsa ya da iktidar olursa; “Bir dahaki seçim zamanına kadar o iktidar olacak biz de ona vatandaş olacağız, onun politikalarıyla yönetileceğiz.” Demişlerdir. Bu sözleşme, iktidar iyi olursa tutulacak, kötü olursa fesih edilecek bir sözleşme değildir. Eğer siz bir Müslüman olarak sözleşme yaptıysanız o sözleşmeye uymanız İlahi bir görevinizdir. İster yararınıza olsun ister zararınıza. Çünkü; “Öl söz verme, öl sözünden dönme.” denmiştir. Sistemi kabul et ama iktidar işine gelmeyince mafyavari çıkışlarla onu devirmeye çalış, bu ilkesizliktir Müslümana yakışmaz.

 

2- Mafya Liderinin Seçilmiş yönetici karşısında yasallığı da makbuliyeti de yoktur. İmam Ali (a.s)’ın, 3. Halife’nin isyan hareketiyle öldürülmesini engellemek için oğullarını onun kapısına koruma olarak koyması halk iradesine olan saygısı sebebiyledir. Halk bozuk da olsa bir yönetici seçti mi artık o yasaldır. İyi de olsa kötü de olsa o tüm terörist mafyavari ve anarşist hareketlerden üstündür faydalıdır. “En kötü düzen bile düzensizlikten daha iyidir.” denmiştir.

 

3- Mafya lideri olarak günah çıkartıyormuşçasına konuşan ve videoları reyting rekorları kıran bu kişi benim şahsi görüşüme göre İktidar dakilerden  çok daha kötüdür. İktidar yöneticisi yasal sözleşme ve mücadelelerle bir yere gelmiş iyi kötü bir şeyler yapmaktadır. Ama mafya lideri, tüm yasaların insanların geleneklerin zıddına hareket etmiş zorbalık katliam cinayet rüşvet namussuzluk dahil her türlü iğrençliği yaparak, kısacası zulüm ve zorbalıklarla bir konum elde etmiştir. İktidar partisi buna yardım bile etmiş olsa biz zahire göre hareket ederek sözleşmelerle, yasaları çiğnemeleri ayırt etmeliyiz. Yasal olandan tarafa olmalı yasaları hiçe sayarak bir yerlere gelenlere asla iltifat etmemeliyiz. Eğer siz bu gün yasal bir harekete karşı mafyayı desteklerseniz, yarın siz yasal bir konumdayken size de mafyavari bir çıkışı onaylamış olursunuz, demektir; ki bu hal, İmam Ali (a.s)’ın bu kötü gelenek oluşmasın diye yaptığı fedakarlığa zıttır.

 

4- İktidar partisi dini kullanıyor deniyor. Dinin adını kötüye çıkartarak kişisel menfaatler elde ediyor deniyor. Kısacası onlara göre iktidar münafık. Hadi diyelim öyle. Bu durumda bile Mehdevistlerin hareket tarzı bellidir. Mehdevi tercihler Peygamberin tercihleriyle aynıdır. Peygamber (s.a.a) münafıklarla birlik olup müşriklere (kitapsız dinsiz ya da gayri Müslim) karşı mı savaştı, yoksa gayri Müslim ya da Müşriklerle birlik olup münafıklara karşı mı? Tabi ki ilkini yaptı. O zaman bu gün yaşamında dine beş para etmez diye bakıp, zerre yer vermeyen din karşıtı muhalefet ile mi birlik olmak gerekir, yoksa münafık olduğu kabul edilse bile, “dini para eden, menfaat sağlayan bir değer” olarak görenlerle mi birlik olmak gerekir. Peygamberimiz münafıklarla birlikte hareket etmedi mi? Onlar ordunun donanmasında, vergide mescide gelmede eğitim öğretim etkinliklerinden yararlanmada, yani yaşamın her alanında yok muydu? Bu birliktelik sayesinde nice münafıklardan salih evlatlar da yetişmedi mi? Yaşadığımız zaman aralığında  iktidarın dışında olan, onaylamayan bizler belki de hiçbiriyle...

 

MEHDEVİ PROJE TEK İLAHİ SİSTEMDİR

 

Mehdevi proje ilahidir. Kıyas gibi akılla çizilecek bir yöntemi yoktur. Eğer kıyas ya da akıl yürütme yoluyla Mehdevi metottan sapılır beşeri tercih ve kısır akıl yürütmelerle amaca ulaşmak için yol çizilirse bu hareket artık Mehdevi olmaktan çıkar. Tamamen beşeri bir ideoloji haline dönüşür. Beşeri ideoloji ile İslam olan Mehdevi ideolojinin yolları tamamen birbirinden ayrıdır. Beşeri ideolojide akıl yürütmeler kişisel tecrübe ve sığ değerlendirmeler varken, Mehdevi metotta ilkeler vardır. Allah ile yapılan sözleşmeler vardır. Bu sözleşmede geçen ilkelerde zamanın İmamına biat dışında hiçbir beşeri lidere biat etmek yoktur. Mehdevi onay almayan tüm liderler Tağut olarak nitelenir ve bunların reddedilmesi şarttır. Tağut reddedilmeden Allah’a iman mümkün değildir. Bu ilkeye göre Allah’a iman demek Zamanın İmamına biat demektir. Tüm inanç ve yaşam ilkelerimi, hedef ve metotlarımı, değer yargılarımı, sevinç üzüntü ve heyecanlarımı, kişilerle ilişkilerimi belirleyecek olan Zamanın İmamı’dır demektir.

 

“Dinde zorlama yoktur. Hak batıldan tamamen ayrılmıştır. Artık kim Tağutu reddedip Allah’a iman ederse o kopması mümkün olmayan bir kulpa tutunmuş olur. Allah işitendir bilendir.” (Bakara 256) Bu ayete göre kopması mümkün olmayan kulp Ehlibeyt İmamlarıdır denmiştir hadislerde. Tağut ise Allah’ın yasalarını reddedip başka yasalarla hükmeden yöneticiye denir. Ya da İlahi hükümlerle hükmetme iddiasında olan ama Zamanın İmamından onay almayan yöneticiler de Tağut hükmündedir. İnsanlar Tağutları reddetmeden ne Allah'a iman etmiş olur ne de Allah’ın yönetici olarak atadığı Zamanın İmamına itaat edebilir.

 

Bu gerçek, ayetle hadislerde belirtilmesine ve günümüz Mehdevi metodu oluşturmasına rağmen Müslümanlar hala kıt akıllarıyla mafya gibi şer odağından medet umabilmektedirler. Allah’ın bir zalimle diğer zalimi topluma tanıtma imkanı doğurabileceği gibi bir yanlış bir varsayımın tuzağına düşmektedirler. Kıt akıl dediğimiz kıyas yöntemiyle hareket tarzı tam da budur. Kim demiş ya da tarihte hangi İmam buyurmuş ki bir zalime karşı diğer zalimin yanında mücadele edin.

 

Tersine dünya Müstekbirleri her dönemde yanlışa karşı başka bir yanlışı öne sürerek toplumları bir yanlıştan doğruya geçmesin diye, alternatif olarak diğer yanlışa mahkum ederler. "İki yanlıştan bir doğru çıkmaz." kuralı var. Toplumlar doğruyu görmedikçe yanlışların çatışmasından doğruyu çıkartamazlar. Çünkü sunulan ikinci yanlış, onlara yanlış diye sunulmuyor. Hatta toplumlar onun da yanlış olduğundan kuşku duymadıklarında, “Başka alternatif mi var, mecbur bunu seçeceksiniz!” diyerek diğer yanlışa mahkum ediliyorlar.

 

Oysa Mehdevistler, bir beşeri sistem, ideoloji, parti, hareketten diğer bir beşeri sisteme  geçeceklerine direk İlahi metot olan Mehdevi projeyi gündeme getirmeli ve alternatif olarak onu sunmalılar. Onu tanımalı ve tanıtmalılar. Onu gündemde tutmalılar. Tek çıkar yol ve çözüm budur. Toplumlara Mehdevi hareket hedef ve gelecek sunulmadıkça ne kadar batıl batılla çatışsa da toplumların Mehdeviliği tanıması imkansızıdır. Sanki şimdiye kadar bu yığınlar, bir yanlıştan diğer yanlışa defalarca mahkum edilip taşınmadılar mı? Hangi toplum Rüştüne erdi!

 

O halde tek çıkar yol önce kendimizin her ortam şekil ve şartta Mehdevi metoda sahip olmaktır. Sonra bu bakış açısı ve değer yargısını yakınlarımıza anlatmaktır. Topluma Mehdevilik artık bir çözüm olarak sunulmayıp da daha ne zaman sunulacak? Bu ülkenin ümitleri 50 yıl din karşıtlarıyla yöneltildi, 50 yıl da dini kullananlara.. şimdi sıra yine diğerine mi geldi? Artık bu gidişe bir dur deme zamanı gelmedi mi?

 


YORUMLAR

Abdullah 2 yıl önce
Bu ülkenin ümitleri 50 yıl din karşıtlarıyla yöneltildi, 50 yıl da dini kullananlara.. şimdi sıra yine diğerine mi geldi? Artık bu gidişe bir dur deme zamanı gelmedi mi?Çünkü Mehdi (a.s) onlara göre Zamanın Allah tarafından atanmış İmamıdır. Ona biat etmeyen onu tanımayan Şii olamayacağı gibi ahiret hesabını da veremez, cahiliye ölümüyle ölmekten de kurtulamaz. Ne anlatmaya çalışıyorsunuz?
Selman Ebuzer. 2 yıl önce
Mehdiye İngiliz Şiileri de inanıyor. Türkiye'de de bir çok fırkaya ayrılıp birbirlerini boğazlarcasına muhalefet eden Şiiler de mehdeviyete inanıyor ama her biri ayrı bir kulvarda hareket ediyor. Ali Mert çok hayalcisin. Hayallerini yazıyorsun ama gerçekler anlattığın gibi değil.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM