Müslümanlar Şeytana Karşı Olarak Neden Onu Severler?

GİRİŞ: 22.03.2022 17:34      GÜNCELLEME: 22.03.2022 17:34
Rasthaber -  

BismillahiRahmaniRahim

“Ey insanlar! Allah’ın verdiği söz gerçektir. Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın, o aldatma ustası da Allah hakkında sizi kandırmasın. Şüphe yok ki şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman bilin.” (Fatir-5,6)

Konuma girmeden önce bir gerçeği size tekrardan hatırlatmak isterim;

Plan kurucu: şeytandır. Hedefi: İnsanları Tevhit inancından saptırarak Allah şirk koşturmaktır. Uygulayıcılar: şeytanin dostlarıdır. Onların hedefi: Her türlü küresel güçleri ellerinde tutarak şeytanin planın uygulamaktır. Sıfatları: yobazdırlar, zalimdirler, münafıktırlar (mürtedinler), yalancıdırlar, sahtekârdırlar, sinsidirler. Irk & dinler: ırk ve dinler onlar için önemli değildir, çünkü bunlar sadece birer araçtır. Kullandıkları araçlar: Irkçılık & dincilik & ekonomi & Finans üzerine kurdukları her türlü sistemlerdir. Kalıcı Küresel iktidarı için; Kaba güç (savaşlar, terörizm), Ekonomi (her türlü ağır endüstri sanayi ve teknoloji), Finans (Bankalar, her türlü değerli madenler), Medya (yazılı-sözlü-görsel ve her türlü görsel ekranlar; sinema & TV) aracılıyla “Özgürlük & bağımsızlık ve demokrasi” sloganları & vaatleriyle kendilerine hizmet eden sistemler & kurumlarla elinde tutmaktır. Dolaysıyla bu çağrılarına insanlardan çoğu isteyerek ve cahiliyetlerinden cevap vermektedir. Şeytanin dostları: Siyonist Yahudiler, Hristiyanlar, Ateistler, mürteddinler & münafıklar ve ilahi inancı kendi oyuncağı gibi kullana nefsini ilah eden zalimler görmekteyiz.

Bu uzun girişten sonra 43 yıl önceden günümüze kadar gelişen olayları hatırlayalım; 1979-1988, Iran İslam devrimi:  8 yıl suren Irak-Iran savaşı sonrası, Irana karşı aşırı silahlandırılan Irak'ın 1990 yılında “Körfez savaşı” olarak adlandırılan Saddam'ın Kuveyt'i ABD’ni kışkırtmasıyla (dolmuşuyla) istila etmesi, arkasından Sosyalist Sovyetler birliğin dağılması 1991, Daha sonra İkiz kulelerin sivil uçaklarla bilinmeyen ellerle kamikaze yaparak yıkılması arından ABD’nin Afganistan’ı vahşice istila etmesi 2001, ve Irak'ta kimyasal & biyolojik silah üretimi var bahanesiyle Irak istila edip Saddam'ı devirerek, Irak petrollerini ve parasını gasp eden Amerika'nın Ortadoğu'ya zalimce yerleşmesi (2003).

Yıl 2011, Arap Baharı “özgürlük rüzgârları”: Tunus, Mısır, Yemen, (2011 ocak), Libya, Bahriyen (2011 Şubat) ve son durak Suriye (2011 Mart). Yemende ki Özgürlük mücadelesi, Suudi kraliyet ailesi ve şeyhler çetesi ortaklığıyla zalimce ve vahşice yapılan ve devam eden (kadın, çocuk çoluk yaşlı demenden) soykırımı operasyonlarını ve İyileşmeyen yara, 1948 yılında BM & GB'ın eliyle şeytanice kurulan (virüs) siyonist yapı. Filistin topraklarını “insan hak savunucuları” batının eliyle gasp etmesi ve bitmeyen insanlık dramı, ne yazık ki üstüne üstelik Müslüman toplumlarının gözüne parmaklarını sokarak yapmaları ve de Müslüman toplumlarını duyarsızlığı, ses çıkarmayıp Siyonistleri desteklemesi.

Avrupa'da gerçekleşen “Avrupa baharı”; Sarı yelekliler hareketi Kasım 2018; Paris'te yönetime & sitemin adaletsizliğine karşı başlayan manifestasyonların toplumsal bir hareket everilmesi, Avrupa genelinde yayılmaya başlamasıyla (Belçika, Hollanda, Almanya, İspanya... vs.) dünya halkları arasında küresel cevap buldu, bu gelişme Avrupa'daki yönetimleri aşır tedirgin ediyordu ki kurtarıcı geldi “Covid-19”, VIVA Covid19.

KornaSars-2 (covid-19) Epidemisi; Yalanlarla ve şüpheli şekilde (meydanın eliyle & gücüyle) önce korkusu beynimize sonra dünyamıza ışık hızıyla yayılan, bizleri zehirleyen KoronaSars-2 epidemisi, insanları evlerine hapis etti. Sağlık krizin oluşturduğu sosyal ve ekonomik yaralar ve şoklar dünya ekonomisin derinden etkiledi, krizin yaratığı hammadde, enerji, gıda tedarik zincirindeki spekülatif & spekülasyondan oluşan kırılmalar, dünya genelinde ekonomik çöküşe safsına girmiş kapitalist sistemin format edilmesi sağlanırken, fırsatçıların/hırsızların bayram etmesine fırsat sağladı. (Özelikle ülkemizdeki fırsatçıların hesaplaması; açgözlülük oranı= “Döviz artış oranı + Dünya Enflasyon artış oranın” da bi-hayli üstünde)

Ukrayna krizi: daha nefse almadan Ukrayna krizin oluşturulması var olan sosyal & ekonomik sıkıntıların üzerine eklene vişneli kaymak oldu ve dünya daha da çok krize sokuldu, dolaysıyla bizler, ABD & AB'deki kapitalist sistemin hem toplumsa (demokrasi) yönden hem ahlaki (inanç) yönden dibe vurduğunu (çöktüğünü) görmemiz engellenerek kendi oluşturacakları yeni bir sistem everilmemiz sağlanmakta. Bizler sıkıntılarla (ekonomik &sosyal) boğuşurken haberimiz olmadan kendimizi yeni bir sistemin içine taşındığımızı göreceğiz. Gelişen tüm bu olaylar (dünyanın kaosa sürüklenmesi) Dünya halklarını tek bir sistem altında toplayarak yapay zekanın yönettiği ve kontrolünün de şeytanın elinde olduğu, şeytani güçlerin hazırladığı, İnsanın hür iradesini ve ilahi inancını servis dışı bırakıldığı uzun soluklu bir planı gerçekleştirilmesini yaşıyoruz.

Doğrusu, Allah, size gerçek olan vadetti, ben de size vaade bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın.” (Ibrahim-22)

Fakat buna karşın, biz inanların bildiği, hafife aldığı veya unuttuğu; “içlerinden emrimizle doğru yola ileten önderler çıkardık.” (Secede-24). “Ve onları, kendi emrimizle hidayete yönelten önderler kıldık” (Enbiay-73). “Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.” (Saff-8) “Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor.” (Tevbe-32) “Bir zikir olan Kuran'ı biz indirdik ve onun koruyucusu da biziz” (Hicir -9) “Muhakkak ki O, Elbette Çok Şerefli Bir Kur'an'dır. Koruma Altında Olan Bir Kitaptadır” (Vaika-77,78) Ama şeytani güçlerin bildiği bu gerçekler onları aşırı derecede tedirgin ederken bizler bunları bilmemize, görmemize, yaşamamıza rağmen kendimizi şeytanin vaatleriyle oyalamaktayız ve onların tarafında konumlandırmaktayız. Neden bunu yapmaktayız? Çünkü, İnsanın her şeyden önce kendisini tanımasını ve var oluş sebebin hatırlatması (bilmesi) şarttır. Ben kimim? Kim için varım? Neden varım? Ne için varım? Nasıl varım? Biline klasik sorular ama o derecede önemli olmasına rağmen ne yazı ki unutulan, gale alınmayan önemsenmeyen sorular oldu. Her bir insan, bu sorularını cevabın kendinde vermeli ki hayatının (yaşamının) kontrolünü eline alabilsin (elinde tutsun) ve aynı anda hür iradesine sahibi olabilsin. Kendini, kelimeler, kavramlar kargaşası ve kirliğinden soyutlayabilsin ki o kişi kendini şeytanın yalan vaatlerinden, telkinlerinden (vesvese) koruyabilsin, en azından şeytan dostlarının kendisine nasıl musallat olduğunu, ebedi düşmanı olduğunu bilsin/görebilsin. “Ya Rabbi, şeytanı ve cinleri benim aklıma ve düşüncelerime musallat olmasına müsaade etme ve Beni, nankör nefsim ve şeytanla yalnız baş başa bırakma

Beni derinden düşündüren şeytanin Allah (cc) karşı kendini savunduğu şu sözü; “(Şeytan), sadece onları (bizler) çağırdım.” demesidir. Ne kadar basit & kolay, hiç yorulmamış, hiç zorlanmamış, insanı hiç gale almamış! Nerden anlıyoruz o kadar basit /kolay olduğunu! (Şeytan); “Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu” derken demek istiyor? Diyor ki; sizler beni takip etmeyi istemeseydiniz (can atmasaydınız), benim size karşı hiçbir yaptırım gücüm olmazdı. Hatta beni ilahlaştırmanıza da karşı çıktım. “Ben daha önce, beni Allah’a ortak koşmanızı kabul etmemiştim.” (Ibrahim-22)

Bir Müslüman şeytanın çağrısına neden cevap verir?

Ben kimim ve neden şeytanin çağrısına muhatap oluyorum?” sorusuna cevap vermeliyiz. Elbet “insanim ve el Hamdullah Müslümanım” diyeceğiz ama! “El Hamdullah Müslümanım” cevabına açıklık getirmemiz lazım.

1-) Neden benim isimi Mustafa iken Amerika'daki benim gibi olan insanın adı Michael! neden Mustafa değil?

2-) Neden Mustafa’nın sosyal & toplumsal (ahlaki & kültürel; yaşam tarzı, düşünce tarzı, hukuksal ..vs.) yaşantısı Michael'le birebir aynı oluyor?

Buranda görüleceği üzeri biz, Müslümanların sorunu; “iki dere arasında kalarak (hapis) bir yaşam sürdüren koyun” misali gibiyiz.  Sebepleri; Ruhumuzun (hür irademiz) dünya ve bedenimizle olan ilişkilerinde var olan ilahi kanun (Uyum-denge-gereklilik) şeytanın çağrısına verdiğim cevaptan ötürü oluşan içsel etkileşimiler sayesinde “İhtilaflar, tereddütler, egosantrik arzular” yeri almış, dolaysıyla bizlerin gerçek anlamda “öz kimlik, dost ve düşman” tanımlaması yapmamıza engel olmasıdır.

Bizler neye dayanarak Dost ve düşman tanımının yapıyoruz? Dostu ve düşmanı ayırt edecek referanslarımız nelerdir? Biz, bu referansları ve tanımlamaları hangi terminolojiyi kullanarak yapıyoruz? Ve neden “o” terminolojiyi kullanıyoruz? Burada ki önemli olan soru “Ben kimim?” Şayet Öz kimlik tanımını yapmazsam “dostu ve düşman” tanımını da doğru dürüst yapmam. Dolaysıyla “serseri mayın gibi dost veya kendimden olan bir gemiyi batırabilirim”. Şeytanın varlığına inanılmaması ya da şeytanı dost olarak görülmesi, şeytanın kullandığı araç ve gereçlere & vaatlerine (şehvet, şöhret, zenginlik, iktidar) taparcasına bağlı olunması, İnsanların/ Müslümanların bencil & çıkarcı davranarak şeytanın çağırısına isteyerek hata taparcasına itaat ederek cevap vermesini sağlamaktadır.

Neden insan şeytana uymaktadır? şeytan açıkça beyan ediyor; “ben onlara sahte vaatte bulundum ve yalan söyleyerek kandırdım” (Ibrahim-22)

Yazımın girişinde bahsettiğim gibi Kimileri çoktan şeytanin vaatlerine uyarak hizmet etmeyi kendine bir görev addetmiştir, kimilerine atalarının bıraktığı kültürel mirası ilahi inanç olarak yaşatmaktadır, kimilerine partizanlığı (demokrasi) kurtuluş göstererek şeytanla ortaklık yapmaktadır. Kimileri dünyanın gücün eline almak için şeytandan medet ummaktadır. Kimiler de “sözde” Allah'ın rızasını hâkim kılmak için şeytanla iş birliği (müttefik) yapmaktadır ki bunu da kullandıkları terminolojiye “Simetrik, Asimetrik, Konjonktürle, kendi (milli) menfaatlerimiz doğrultusunda” diyerek ispat etmeye çalışmaktadırlar. Fakat insanlar bunu yaparken kendi egosantrik arzularını “Şehvet, Şöhret, Zenginlik, İktidar” duygularını tatmin için yapmaktadır. Allah'ın rızası katiyen yoktur var gibi görünse de sadece kılıftır. Netice bunların hepsi, şeytanın insanları hakikaten uzaklaşmaları/ unutmaları/ sapmaları için çağrısında kullandığı yalan vaatlerden başka bir şey değildir. Buna uyan Müslümanlarsa bilmeyerek ya da bilerek şeytanın çağrısına cevap vermektedir.

Bir gerçeği iyi bilelim, şeytan kendi asli/gerçek dostların çoktan seçmiş ve onları tarihler boyunca güçlendirmiş ve dünya iktidarı sahibi yapmıştır. Dostlarıyla değişik düzenler kurarak âdem atamızdan bugüne kadar insanları ve Müslümanları/inananları saptırmak için mücadelesini vermektedir.

İnsanlık ve İslam toplumların bugün yaşadığı zaman, gerçek bir ayrışımın (ya siyah ya da beyaz) arifesidir. Bizlerin partizanlık yapmayı (A partisi, B partisi taraftarlığı), kültürel yapımızı dini olarak kullanmayı (Mezhepçilik), ırksal farklılıkları (Türk, Kürt, Acem, arpa) üstünlük görmeyi bir kenara bırakmalıyız, çünkü Bunlar şeytanin bizi kandırmak için kullandığı vaatleridir.  Şeytanin adımları/çağrısı olan bu vaatlerin temeli “şehvet, şöhret, iktidar, mal-mülk ve dünyanın çekiciliğine tapınmaya/köle olmaya” dayanmaktadır. Müslümanların bu yalan vaatler kanmayarak Tevhit bayrağı altında toplanma zaman gelmiş ve geçmektedir.  Bizlerin sloganı nettir ve sadece ilahi vaattir. “Ne Batı ne Doğu sadece İslam”. Bizlerin kurtuluşu için başka bir yol yoktur. Dolaysıyla Allah'ın dininden sapmamak için Allah'ın hüccetin tanımalıyız, Allah'ın hüccetini tanımak için Allah Resulünü tanımalıyız, Allah'ın resulünü tanımak içinde Allah'ı tanıyıp inanmalıyız onu içinde kendimizi tanımamız gerekir.Ben kimim?

Allah humme arifini nefsek, feinneke inlem tuarifni nefsek lem arifini rasullek. Allahume arifini rasulek, feinneke in lem tuarifni rasulek lem arif huccetek. Allahume arifni huccetek, feinneke in lem tuarifni huccetek dalatu an dinni” Dolaysıyla ya Allah'ın Hüccetin tanıyacağız ve takipçisi/taraftarı/yandaşı olacağız yoksa Şeytani önderlerin takipçisi oluruz ki oda bizi hem bu dünyada hem de ahiret ateş götürür. Bilin ki Üçüncü yol yoktur. 3. yol var diyenler yine şeytanin yolundadır.

Son olarak ironi olacak ama, birçok Müslümanlar görünür de değil ama gönülden şeytana olan sevgi bağını anlatacak Fransız şarkıcı “Serge Gainsbourg” şarkı sözüyle yazımı noktalayacağım.

Dünyaya köle olmuş insanlar şeytana “Seni seviyorum” (Je T’aime) derken, şeytanından o insanlara cevabı: “Bende, değil” (Moi, Non plus)

Mustafa Kemal TASPINAR

22 Mart 2022

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM