Ortadoğu’nun ‘normalleşme’ tablosu - 1-2

GİRİŞ: 05.05.2022 11:02      GÜNCELLEME: 05.05.2022 11:02
Rasthaber -  Ortadoğu’da çerçevesi geniş bir “normalleşme süreci” yaşanıyor. Bu “normalleşmeler”, ABD’nin girişimiyle başlayan “İsrail-Arap” normalleşmesinin devamı mı, yoksa her ülkenin kendi çıkarı gereği başlattığı bir çalışma mı, veya artan Çin ve Rusya etkisi nedeniyle bölge ülkelerinin harekât alanının açılması ve bunun sonucu olarak “çok taraflılık” izlenebilmesi mi?

Bu soruya şu aşamada “hepsi birden” yanıtını vermek daha doğru gibi görünüyor. İnceleyelim:

SUUDİ ARABİSTAN

Ortadoğu’daki normalleşmeler açısından, sonuçları bölgeye en çok etki yapacak olanı kuşkusuz Suudi Arabistan ile İran normalleşmesidir. İki ülke bir süredir Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) aracılığıyla ve Irak’ta görüşmeler yapıyordu. Nisan 2021’de başlayan ilk görüşmenin ardından, taraflar bir yıl sonra 23 Nisan 2022’de önemli bir aşamaya geldiler. Irak Başbakanı Mustafa el Kazımi’nin de hazır bulunduğu görüşmede, iki ülkenin dışişleri bakanları çeşitli konuları ele aldı. İran’ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi’nin İRNA’ya 29 Nisan’da yaptığı açıklamaya göre, iki ülke bir yol haritası üzerinde anlaştı.

Bu arada Suudi Arabistan’ın son dönemde izlediği bazı politikaların Washington’da rahatsızlık doğurduğunu belirtelim: Örneğin Wall Street Journal’ın 9 Mart tarihli haberine göre, ABD Başkanı Biden, Ukrayna’ya destek ve enerji piyasalarının kontrolü için birlikte hareket etmek amacıyla Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Selman ve BAE Veliaht Prensi Bin Zayid ile üçlü görüşme yapmak istedi, ancak iki taraftan da reddedildi. Yine Wall Street Journal’ın 15 Mart tarihli haberine göre Suudi Arabistan, petrolü dolar yerine yuan üzerinden satmak üzere Çin yönetimiyle görüşüyordu.

Bu arada Suudi Veliaht Prensi Bin Selman, 16 Nisan 2022’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüştü ve iki ülke, petrol piyasalarının kontrolü konusunda yakın hareket etmeyi sürdürme kararı aldı.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ

BAE, Körfez’deki Arap-İran gerginliğine rağmen her halükârda İran’la ilişkisini iyi tutmaya özen gösteren bir devlettir. Nitekim, yukarıda da belirttiğimiz gibi İran’ın Suudi Arabistan’la normalleşmesinde etkili bir faktördür. Diğer yandan BAE, Körfez ortaklarından farklı olarak Suriye ile normalleşmeye ilk başlayan ülke oldu. Yine BAE, Türkiye’yle de normalleşme başlattı. Elbette tüm bunlardan önce ve bu sürece ters gibi değerlendirilebilecek, elbette bir de BAE-İsrail normalleşmesi var.

İSRAİL

İsrail’in Ukrayna krizi sürecinde izlediği politikalar da Washington’da rahatsızlık yaratı. İsrail önce Ukrayna’nın “demir kubbe” satın alma talebini reddetti, ardından Rusya’ya karşı ABD yaptırımlarına katılmadı.

İsrail’in Çin’le ilişkileri ve Çin’in Kuşak ve Yol İnisiyatifi projesi kapsamında İsrail’in Hayfa Limanı’nın işletmesini alması, ABD’yi zaten çok rahatsız eden bir durumdu. Şimdi buna bir ikincisi eklendi: İsrail Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Andrew Abir, bugüne kadar sadece dolar ve Avro bulunan Merkez Bankası döviz rezervlerine Çin’in para birimi yuan’ı da eklediklerini duyurdu.

Bu arada, Asya’nın Davos’u olarak bilinen ve 20-22 Nisan 2022’de yapılan BOAO Forumu’na İsrail Cumhurbaşkanı Herzog da katıldı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, forumda ülkesinin “küresel güvenlik inisiyatifini” açıklamıştı.

Ve anımsatalım: İsrail Başbakanı Naftali Bennett ve ailesine geçen hafta iki kez ölüm tehditleri ve kurşun içeren mektup gönderildi!

AKP hükümetinin dış finans bulmaya ayarlı “normalleşme” hamlelerini de daha sonraki yazımızda inceleyeceğiz.

AKP, Suudi Arabistan’la neden anormalleşmişti de şimdi normalleşmeye çalışıyor? Hatırlayalım: 1) Mısır’da Erdoğan’ın desteklediği İhvancı Mursi devrilince Erdoğan sadece Mısır’la köprüleri atmamış, Mursi’nin devrilmesine destek veren Suudi Arabistan’la da ikili ilişkileri bozmuştu. 2) Suudi Arabistan liderliğinde Körfez ülkeleri 2017’de Katar’la ilişkilerini kestiğinde AKP, Katar’la ticari ilişkilerinin gereği olarak Körfez’le ilişkileri iyice bozmuştu. 3) 2020’deki Kaşıkçı cinayeti sonrası AKP hükümeti açık bir şekilde Prens Muhammed’i hedefe koymuş ve bu ülkeyle kalan ilişkiyi de ortadan kaldırmıştı.

AKP, SUUDİLERE SİHA SATIŞI PEŞİNDE Mİ?

Suudiler İhvan/Mursi karşıtlığını bırakmış ve Mısır’da Sisi’ye desteğini çekmiş değil; Kaşıkçı cinayeti de olduğu yerde kanıtlarıyla duruyor. Açık ki Suudi Arabistan’la normalleşme eğiliminin AKP açısından temel motivasyonu, tıpkı 15 Temmuz’un finansörü dedikleri Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) normalleşmede olduğu gibi, “mali kaynak” bulabilmektir.

Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretinde yer alan SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran yazdı: “Suudi Arabistan’ın bölgedeki güvenlik kaygılarına (Husiler) cevap verecek şekilde savunma sanayisinde müşterek adımlar atılması bekleniyor” (3.5.2022).

Bu ifadeden, AKP hükümetinin Yemen’de Husilere karşı Suudi Arabistan’a SİHA satma peşinde olduğu anlaşılmaktadır. Peki, AKP hükümeti bu SİHA satışında devletin (TUSAŞ) SİHA’larını mı, yoksa özel bir şirket olan Bayraktar’ın SİHA’larını mı pazarlıyor?

Ayrıca İran destekli Husilere karşı Suudi Arabistan’a SİHA satmaya kalkmak, birincisi Türkiye-İran ilişkilerini nasıl etkiler, ikincisi Suudi Arabistan ile İran arasındaki normalleşme çabalarını torpillemez mi?

ABD’YLE NORMALLEŞMENİN İSRAİL YOLU

Peki, AKP’nin İsrail’le anormalleşmeye gerekçe yaptığı konular değişti mi? Değişmediyse, AKP İsrail’le hangi motivasyonla normalleşmeye çalışıyor?

İki motivasyon sayabiliriz:

1. AKP iflas noktasına sürüklediği bu ekonomiyle 2023 seçimini kazanamayacağını biliyor. Körfez parasıyla, SWAP’larla pansumandan öteye gidemeyeceğini görüyor. AKP finans kurmaylarının sık sık Londra tefecilerine, New York bankerlerine koşmasının nedeni bu. İşte AKP oralardan sonuç alabilmek için, önce İsrail’le arayı düzeltmesi gerektiğini görüyor. Bizzat Türkiye-İsrail normalleşmesinde rol alan Haham Rabbi Mark Schneier, AKP’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan’a şu tavsiyede bulunmuştu: “Türkiye’nin ABD’yle ilişkileri düzeltmesinin yolu, İsrail’den geçiyor.”

2. Ukrayna krizi ve Avrupa pazarına doğalgaz arayışı, ABD’nin Doğu Akdeniz Boru Hattı (EastMed) planını değiştirdi. ABD Dışişleri Müsteşarı Nuland açıkça söyledi: “10 yıl beklememize ve EastMed’e milyarlarca dolar harcamamıza gerek yok. Gazı şimdi getirmeliyiz. LNG yoluyla gaz taşınması için Türkiye, Yunanistan, Mısır, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesiminin geniş perspektifli bir işbirliği içerisinde olması gerekiyor.

AKP NORMALLEŞMESİNİN İKİ KARAKTERİ

Sonuç olarak iktidarın BAE, Suudi Arabistan ve İsrail’le yürüttüğü normalleşme sürecinin iki karakteristik özelliği öne çıkmaktadır: 1. Bu ülkeler Türkiye’yle değil, Türkiye bu ülkelerle normalleşiyor. 2. Normalleşme ihtiyacının kaynağı Türkiye’nin ulusal çıkarları değil, AKP’nin 2023 seçimlerini kazanabilmek için ihtiyacı olan finanstır.

Oysa Türkiye’nin asıl ihtiyacı ve ulusal çıkarı, hele de sığınmacı sorunu açısından, önce Suriye’yle normalleşmektir!

cumhuriyet

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM