İran İslam Cumhuriyeti Devrimi Muhafızlar Ordusu Genel Komutan Yardımcısı Tümgeneral Ali Fedevi, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “12 günlük savaşta, dünyanın bütün maddi ve ilmi imkânları İslam İnkılabına karşı seferber edildi. Ancak İran milleti, imanına, tecrübesine ve yerli teknolojisine dayanarak en iyi sonucu elde etti ve zafer bayrağını dalgalandırdı.”
İran İslam Cumhuriyeti Devrimi Muhafızlar Ordusu Genel Komutan Yardımcısı Tümgeneral Ali Fedevi, bugün İran’ın Kuzey Horasan Eyaleti Devrim Muhafızları Ordusu’nun yeni komutanının tanıtım töreninde yaptığı konuşmada şöyle dedi: “İslam İnkılabı çağında ve İmam Humeynî’nin (r.a) düşüncesinin gölgesinde, İran milleti ilahi görev çizgisinde ilerlemeyi başardı ve Allah’ın vaatlerine inanarak her alanda izzet ve kudretini korudu.
İmam Humeynî’nin (r.a) 1963 yılında İslami direniş çağrısını yükseltmesinden bugüne 61 yıldan fazla zaman geçti. Bu süre zarfında İran halkı, hak yolundan sapmadığı gibi manevi, kültürel ve askeri yeteneklerini de her geçen gün geliştirdi.
İmam’ın (r.a) sözü hak sözdü ve halk da bu hakikati kalbinde ve dilinde tekrarlayarak İslam İnkılabının zaferini sağladı. İran milleti, tarihi dönüm noktalarında kendi görevini tanıyacak bir basirete ulaştı. İşte bu görev bilinci, Allah’ın vaatlerinin defalarca gerçekleşmesine vesile oldu.
Düşmanlar, son 47 yıl boyunca İran milletine asla galip gelemediler. İlahi vaadin gerçekleşmesi, insanın kendi görevini yerine getirmesine bağlıdır. Milletimiz bu yolu iman ve fedakârlıkla yürümüştür ve bu, son savaşta da ilahi yardımın tecelli etmesine neden olmuştur.”
Tümgeneral Fedevi, 12 günlük savaş hakkında şunları söyledi: “Bu savaşta, dünyanın tüm maddi ve ilmi imkânları devreye sokuldu. Kullanılan birçok teknoloji ve teçhizat, daha önce hiçbir savaşta tecrübe edilmemişti. Buna rağmen bizim gücümüz üstündü. Devrim Muhafızları ve Besic güçleri (Gönüllü Güçler) sahaya çıktı ve Allah en iyi sonucu nasip etti. Bu zafer, Allah’ın “Eğer Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar” vaadinin somut bir örneğidir:
Bu savaşta şehitlerin yaklaşık yüzde 60’ı Devrim Muhafızları Ordusu mensuplarıydı. Onların fedakârlığı, düşman koalisyonunun ağır yenilgiye uğramasının temelini attı. Nasıl ki Kutsal Savunma döneminde (İran-Irak Savaşı) 87 ülke bize karşı birleşti ama başarısız olduysa, bu savaşta da Amerika, Siyonist rejim ve Avrupa ülkeleri yenilgiye uğradı.
Düşmanlar, inkılabın ilk günlerinden itibaren, İran milletinin iman ruhu ve hakikatin mantığı karşısında yenilmeye mahkûm olduklarını anladılar. Bugün de ekonomik ve kültürel savaşta, her ne kadar mesele canla ilgili olmasa da, görev bilinci hâlâ İran milletinin hareket ölçüsüdür.
12 günlük savaşta elde edilen zafer, İslam İnkılabının yalnızca iman ve direniş alanında değil, aynı zamanda bilim ve teknoloji sahasında da artık dünyanın bütün güçlerini başarısızlığa uğratabilecek bir düzeye ulaştığını gösterdi. Bu da Allah’ın, ‘Mümin milletlerin zaferi kesindir’ şeklindeki vaadinin gerçekleşmesi demektir.”