Ve O, Okçuların Hedefindedir

Uluslararası ve bölgesel ortamımız, belirsiz süreçlerle karşı karşıyadır. Amerika, 1990 yılından beri, iki kutuplu sistemin küllerinden ve Sovyetler Birliği’nin yıkıntılarından, o dönemde “Yeni Uluslararası Düzen” (International New Order) diye adlandırdığı kendi arzuladığı uluslararası ve bölgesel düzeni kurmanın peşine düştü. Şimdi aradan 35 yıl geçmiş, bu süre yeni bir düzenin kurulması için yeterlidir fakat bugün gördüğümüz şey, yeni bir düzenin kurulduğuna dair hiçbir işaret taşımıyor.

Avrupa öyle bir savaşın içindedir ki kimse bitiş zamanını tahmin edemez. Rusya, Vladimir Putin’in istikrarlı politikalarıyla eski konumunu yeniden sağlıyor. Çin, büyük bir küresel güç olarak Amerika’nın bir numaralı meydan okuyucusu sayılıyor ve güvenlik literatüründe Rusya ve İran’la birlikte  “düşman” (Enemy) olarak anılıyor. Gümrük tarifeleri savaşı, Amerika ve Çin’i askeri bir savaşın eşiğine getirmiş durumdadır.

Amerika’nın çatışması Avrupa kıtasına da ulaşmış, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi Washington’a en yakın hükümetler bile Amerika’nın eylemlerinin acılarından muaf değillerdir. Latin Amerika, Amerika’ya en yakın sınırlarda barut kokmaktadır ve her an tutuşabilir. İsrail rejimi, Amerika’nın Batı Asya’daki sabit donanması olarak, birkaç cephede savaşa girmiştir ve Netanyahu, yedi cephede savaş halinde olduklarını söylemektedir. Bu terörist üs, ABD Başkanı George Walker Bush’un Amerikan tarzı yeni düzeni vaat ettiği 1990’dan bu yana her dört yılda bir toplam dokuz kez savaş yaşamış ve son olarak da 24 aylık savaşıyla tarihinin en uzun savaşını geçirmiştir.

Amerika’ya bağlı en bilinen Arap hükümetlerinin hepsi, o romantik yeni dünya düzeni ortamında en az bir kez ağır ve uzun bir savaş tecrübe ettiler. Dolayısıyla bugünkü ortamda şu sonuç ortaya çıkıyor ki, Amerika’ya bağımlı olanlar, Amerika’nın kurmak istediği yeni düzende daha iyi bir konumda olacakları yerde, daha büyük bir istikrarsızlık yaşamış ve durumlarının kötüleşmesinden endişe eder hâle gelmişlerdir. Amerika’ya bağlı bölgesel birimler arasında daha fazla güvensizlik ve hatta birbiriyle savaşma korkusu hâkimdir. Örneğin Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye, İsrail’in askeri saldırısına maruz kalma endişesi taşımaktadır ve Türkiye, Suudi Arabistan, Siyonist rejim ve Amerika, Suriye’de birbirlerinden uzaklaşmış durumdadır. Öte yanda Mısır, Suriye’deki mevcut gelişmeleri, terörizmin yeniden Mısır’a ihraç edilmesinin habercisi olarak görmektedir ve Afrika’da Türkiye, Suudi Arabistan, BAE, Mısır, İsrail rejimi ve Lİbya’nın yarı kalıcı devleti birbirleriyle ve vekil güçleriyle askeri çatışma atmosferindedir. Sudan, Amerika’nın Afrika’daki bu yeni düzen unsurları arasında askeri gerilimin merkezidir.

Bu atmosferde Amerika’nın düşmanları ve onun yeni düzenine karşı çıkanlar daha fazla güç kazanmışlardır. 2025’in İran’ı elbette 1991’in İran’ından daha güçlüdür, günümüz Rusya’sı 1991 Rusya’sından daha güçlüdür ve Batı ile güçlü bir şekilde karşı karşıya gelmekten tereddüt etmemektedir. Ukrayna’daki yıpratma savaşı bu durumun sembolüdür. 2025’in Çin’i, 1991’in Çin’ine göre çok daha güçlü ve daha radikal olmuştur.

Amerika’nın, askeri ve siyasi sert eylemlerini meşrulaştırmak için hukuki şemsiye olarak kullandığı uluslararası kurumlar…

yazının devamı için linki tıklayınız

https://rasthaber.com/ve-o-okcularin-hedefindedir/

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın