“Filistin Sorunu Çözülmüyor; Filistin’in Kendisi Hedef Alınıyor”

Gazeteci Musa Özuğurlu’ya göre Arap ülkeleri, Filistin’in çözüme kavuşacağı için değil, kendi başlarını ağrıtan bir sorun ortadan kalkacağı için Trump planından memnun. Hamas’ın silah bırakması mevzusunun hala muğlak olduğunun altını çizen Özuğurlu, diğer yandan bölge ülkelerinin çoğunun Hamas’tan rahatsızlık duyduğunu ifade etti.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, hükümetin Gazze Şeridi’nin yeniden imarı için hazır olduğunu ve bu hedef doğrultusunda ulusal, bölgesel ve uluslararası istişareleri sürdürdüğünü söyledi.

Mustafa, işgal altındaki Batı Şeria’nın Ramallah şehrinde düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmada, Hamas ve İsrail arasında yapılan ateşkes sonrasına dair açıklamalarda bulundu. Filistin’in, İsrail’in Gazze’ye yönelik 2 yılı aşkın süren soykırımından, “başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlete dönüşeceği” sözünü veren Mustafa, “New York Bildirgesi ve bugüne kadar 159 ülkenin tanınması, bu yolda kaydettiğimiz ilerlemenin en iyi kanıtıdır.” ifadelerini kaydetti.

Gazze halkına seslenen Mustafa, “Bu felakette yalnız bırakılmayacaksınız. İhtiyaç olan sadece ateşkes değil, hayatın tüm yönlerinin yeniden canlandırılmasıdır.” ifadelerini kullandı. Mustafa, Filistin yönetiminin Gazze’de ateşkes sonrası sürece ilişkin, “Zor koşullara ve karmaşık ortama rağmen hükümetimiz Gazze’nin yeniden inşası için planlarını tamamladı. Bu konuda ulusal, bölgesel ve uluslararası taraflarla görüşmelerini sürdürüyor.” şeklinde konuştu.

Öte yandan İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar, Hamas’ın imzalanan anlaşmanın tüm maddelerine uyması gerektiğini aksi halde bunun kendilerine Gazze Şeridi’ne saldırılara yeniden başlama seçeneği sunduğunu savundu.

İsrail’in anlaşmanın tüm maddelerinin uygulanmasında ısrarcı olacağını söyleyen Zohar, bazılarının uygulanmamasına “göz yummayacaklarını” ifade etti. Zohar, Hamas’ın anlaşmanın maddelerine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde bunun İsrail’e Gazze’ye yeniden saldırma seçeneği sunduğunu ileri sürdü. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Amerikan CBS verdiği röportajda ABD Başkanı Donald Trump’ın sözlerine atıfta bulunarak, Hamas’ın anlaşmanın maddelerine uymaması halinde “ortalığın karışacağını” dile getirerek, Gazze’ye saldırıları yeniden başlatma imasında bulunmuştu.

Gazze planını, ateşkes sürecini, Hamas’ın silah bırakması meselesini ve bölge ülkelerinin konumlandığı çizgiyi, gazeteci Musa Özuğurlu ile konuştuk.

‘Sadece İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanının durduğunu söyleyebiliriz şu an için’

Trump’ın Gazze planının imzalanması ile başarılan tek şeyin Gazze bombardımanının “şimdilik durması” olduğunu belirten Özuğurlu, şunları kaydetti:

“Bugün Arap basınını taradım ve şöyle bir ifadeye rastladım: ‘Çatışmalar bitti, çatışmalar bitmedi’ diyorlar. Evet şimdilik çatışmalar durdu fakat İsrail’in hala birtakım saldırıları var. Yani çatışmalar sadece şimdilik bitti. Gazze planı neyi kapsıyor? Kimse anlamadı. Hamas net bir şekilde ‘Silah bırakacağım, kendimi feshedeceğim’ demedi. Bu yönde istek var ama imzalanmış bir madde yok. Anlaşmayla ilgili bildiğimiz tek şey çatışmaların şimdilik durduğu ve esir takası yapıldığı. Filistin tarafı için önemli isimler de söz konusuydu ama bir gelişme yok. İsrail hapishanelerindeki bazı Filistinliler bırakıldı ama bu olaylara pek karışmamış olanlar. Yani İsrail’in elinde hala Filistinliler var. Hamas, silah bırakmayı reddediyor. Bu sadece Hamas’la sınırlı değil. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi, İslami Cihad gibi örgütler de var. Bunlara ne olacağı belli değil. Filistin içinde de birtakım hesaplaşmalar olacak gibi gözüküyor. Hamas birkaç gündür İsrail’le işbirliği yaptığı gerekçesiyle bazı kişileri infaz etti. Bu yönde görüntüler geldi. İşin bir de Batı Şeria tarafını konuşmak lazım. İsrail’in oradaki gelişme politikası devam edecek. Durmuş değiller. Batı Şeria’daki tutuklamalarını sürdürüyorlar. Sadece İsrail’in Gazze’ye yönelik bombardımanının durduğunu söyleyebiliriz şu an için. Kalan her şey muallakta.”

‘Görünen o ki Türkiye, Hamas’ı silahlarını bırakmaya ikna edemedi veya belki de ikna etmek istemedi’

Gazeteci Musa Özuğurlu’ya göre Hamas’ın silah bırakacağını belirten herhangi bir imzalı madde olmadığı gibi, bu konu hakkındaki açıklamalar temenniden öteye gidemedi:

“Görünen o ki Türkiye, Hamas’ı silahlarını bırakmaya ikna edemedi veya belki de ikna etmek istemedi. Hamas’ın şu anda silahsızlanmak istemediğini görüyoruz. Donald Trump da ‘Silahları bırakmazlarsa biz bunu yapacazğı’ demesinin sebebi de bu. Peki Hamas söz verdi de yapmayacağı için mi Trump bunu dedi, yoksa hiç söz verilmedi ama bu şartlar mı dayatılmak isteniyor? Görüşmeler sırasında da arabulucuların sadece temennileri var. Mesela karşılıklı olarak İsrail’in askeri temsilcisiyle Hamas’ın temsilcisi karşılıklı anlaşmış değil. Dolaylı görüşmeler bunlar zaten. İki tarafın da temennileri var. Ayrıca iki taraf arasındaki arabulucuların da bir taraftan kendi çıkarlarını gözeterek empoze etmeye çalıştığı şartlar var. Bir yandan da ikna çabası da olabilir. Ama şu ana kadar herhangi somut bir bilgi yok Hamas’ın silah bırakmasıyla ilgili.”

‘Arap ülkeleri Filistinlilerin sorunu çözüldüğü için değil, Filistin’le ilgili sorun çözüleceği için bu duruma razılar’

Arap ülkelerinin kendilerinin başını ağrıtan Filistin sorununun biteceği için Trump planından memnun olduğunu kaydeden Özuğurlu, Filistin’de çözümün değil kendi sorunlarının biteceği için plana destek verildiğini kaydetti:

“Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri, bu Trump planı formülü içerisinde şöyle yer almak istemedi: Bir taraftan İsrail’in şu ana kadar kendilerine daha önceden vermiş olduğu sözler vardı. Bu sözler İbrahim Anlaşmaları döneminde verildi ve yerine getirilmedi. Suudi Arabistan’dan zaman zaman buna yönelik tepkiler gördük. Dolayısıyla iki ülkenin ortak bir kararla bu zirveye lider düzeyinde katılmadığını düşünüyorum. Ancak genel olarak Arap dünyası için şunu söyleyebiliriz: Filistinlilerin sorunu çözüldüğü için değil, Filistin’le ilgili sorun çözüleceği için bu duruma razılar. Yani kendi başlarını ağrıtmaya devam eden bu sorun çözüleceği için meseleye olumlu yaklaşıyorlar. Şu anda durum Hamas aleyhine olursa mesela Arap ülkeleri, Filistin’de savaşın ve ölümlerin durmasının ötesinde böyle bir sorunun sona ermesinden memnunlar. Fazla bir itirazları da yok. Bulunmamaları bir tavır ama bu gelişmelere herhangi bir itirazları da söz konusu değil. Arap dünyası basınında da bunu görüyoruz. Sorunun bitmesini istiyorlar ama Filistinlilerin sorununun bitmesi değil dertleri; Ortadoğu’da bu gerilim ortamının, kendilerini baskı altına alan durumun bitmesinden memnunlar. En azından böyle bir şeyden kurtulmuş olacaklar.”

‘Bir yumuşama ikliminin oluşabileceğini gözardı edemeyiz’

İsrail basınında yer alan Türkiye-İsrail istihbarat düzeyinde diyalog kurulduğu yönündeki analizleri değerlendiren Musa Özuğurlu, Türkiye’nin ve İsrail’in Trump planı çerçevesinde bir diyalog geliştirmesi durumunda İsrail’in, Türkiye’nin Gazze gücüne katılımına itiraz etmeyebileceği değerlendirmesinde bulundu:

“Gazze görev gücünden de bahsediliyor ancak bunun ne şekilde olacağı, nasıl yapılacağı, kimlerin katılacağı vs. konularında kesinlik yok. Türkiye’nin bölgedeki politikasıyla ilgili olarak şunu söyleyebiliriz: Lübnan’da da Türkiye asker bulundurdu. Başka birtakım yerlerde de asker bulundurdu. Bunun şöyle bir sebebi de var: ‘Biz buradayız. Uluslararası faaliyetin bir parçasıyız. Bunun dışında kalmıyoruz’ tavrı var. Ben bundan dolayı Türkiye’nin buraya asker göndereceğini düşünüyorum yani böyle bir görev gücünün oluşması durumunda gönderecektir. İsrail buna nasıl itiraz edecek bilmiyoruz. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth’ta bir analiz vardı. Orada İbrahim Kalın’ın yani MİT Başkanı’nın, mevkidaşları ile temas içerisinde olduğu yazılıyor. Dolayısıyla Türkiye, böyle bir görev gücünü Türkiye’ye kabul ettirebilir mi? Türkiye ve İsrail arasında ilişkiler neredeyse kopmuş, neredeyse tamamen düşmanca adlandırılabilecek bir söylem düzeyine ulaşmış durumda. Fakat iki ülkenin de varlığının da, ilişkilerinin de, günlük yaşamlarının da devam edeceğini gözardı etmemek lazım. Türkiye’nin Trump Planı’na Mısır ve Katar’la birlikte imza atması şaşırılacak bir şey değil. Hatta İsrail’in de güvenliğinin, üç dine mensup olanların güvenliğinin sağlanması vs. idealiyle yazılmış cümlelerin altına Türkiye imza atmış oldu. Bu da bir şeyleri gösteriyor. Bu ayrıca Türkiye’nin İsrail ile farklı bir evreye girme evresinde olduğunu veya buna razı olabileceğini gösteriyor. Yani bir yumuşama ikliminin oluşabileceğini gözardı edemeyiz. Türkiye oraya işçi, müteahhit veya uluslararası barış gücüne asker göndermesi de mümkün olabilir. Böyle bir olasılık var. İsrail belki Türkiye’ye jest yapmak isteyebilir. Yedioth Ahronoth’ta yer aldığı gibi istihbari birimler arasında başlayan bir diyalog olsa dahi Erdoğan ve Netanyahu’nun hemen el sıkışacağını düşünmüyorum. Ama böyle bir diyalog mekanizması ile devam edebilir ilişkiler. İsrail buna itiraz edebileceği gibi etmemesi de mümkün. Şartlı olarak kabul edebilir. Bu esnada da sert söylemler Türkiye ve İsrail arasında sürebilir. Bunu Gazze planı başlığı altında yapabilirler.”

‘Birçok Arap ülkesi, Hamas’ın ortadan kalkmasını istiyor ve bu konuda Mahmud Abbas ile aynı görüşü paylaşıyor’

Bölgedeki ülkelerin birçoğunun Hamas’ın ortadan kalkması konusunda mutabık olduğunu aktaran Özuğurlu, şunları kaydetti:

“Mısır, Hamas’a karşı her zaman sertti. Zamanında İsrail’in isteği üzerine Mısır, Hamas tünellerini betonla doldurmuştu. Hiçbir zaman da Hamas’a ve diğer örgütlere empati yapmadı. Suudi Arabistan ve BAE’nin Hamas’la ilgili tavrı belli. Müslüman Kardeşler tandanslı bir örgüt olduğu için böyle bir tavırları var. Sadece Türkiye ve Katar, Hamas’a yakın bakın devletler oldu. Ortaya şöyle bir durum da çıkıyor: Mahmud Abbas tarafı, Filistin tarafı hiç anılmıyor. ABD, Mahmud Abbas’ı tamamen dışlıyo zaten. Birleşmiş Milletler toplantısı için vize vermediler. Burada yapmak istedikleri şu: Hamas’ın olmadığı fakat Filistin yönetiminin de aslında olmadığı bir ortam. Bazı ülkeler Filistin’i tanıdığında Trump ‘Çok ileri gittiniz’ diye eleştirmişti. ABD zaten Filistin yönetimini kabul etmiyor ve kabul edecek gibi de gözükmüyor. Ama aynı Mahmud Abbas’ın Suudi Arabistan, BAE, Türkiye vs. tarafından elde tutulmak istendiğini de düşünmeliyiz. Biz mesela bu Mahmud Abbas’ın ABD gibi, BAE gibi, Suudi Arabistan gibi Hamas hakkında ‘köpeğin çocukları’ ifadesini kullandığını biliyoruz. Yakın zamanda da söyledi bunu. Mahmud Abbas, Gazze halkının yaşadıklarından Hamas’ı sorumlu tuttu. Yani Mahmud Abbas’ın görüşleri, BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin bakış açısına yakın. Ortaya dolayısıyla şöyle bir durum ortaya çıkıyor: Herkes Hamas’tan kurtulmaya çalışıyor.

Eskiden Tahran’dan Beyrut’a uzanan bir ‘direniş ekseni’ vardı. O kırıldıktan sonra Hamas’ı destekleyecek herhangi bir ülke kalmadı. Kimileri Türkiye ve Katar’ın desteklediğini iddia edebilir ancak hayır, doğru değil. Türkiye siyaseten destekliyor olabilir ancak silah ve lojistik desteği olamaz. Türkiye’nin böyle bir yolu yok. Katar da yapamaz. Katar, kriz yaşandığı zaman Hamas’ı ikna etmek için üç-beş milyon dolar gönderiyordu. Yani geriye Hamas’ı destekleyebilecek herhangi bir ülke kalmadı. Hamas’ın var olmasını istemiyorlar. Mahmud Abbas’ın bakış açısı hakim. Trump bu planı önerirken mevcut zemini görmüş zaten. Filistin’de şu anda karşı çıkacak, mukavemet gösterecek bir yapı söz konusu değil. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi de, İslami Cihad da bir şeyler yaptı. Hatta şu anda ortak bir oluşum içerisindeler. Ancak bu oluşumun İsrail’e somut bir şekilde karşı koyabilmesi için zaman gerekiyor. Hemen olabilecek bir şey değil. Gazze mahvolmuş durumda. Batı Şeria’nın kolunu kıpırdatacak hali yok. Eminim orada da birtakım iç mücadeleler başlayacaktır. 7 Ekim 2023 başladığı zaman, İzzettin Kassam Tugayları’nın siyasi kanatta olan İsmail Haniye gibi isimlere dahi Aksa Tufanı’nı haber vermediği söyleniyordu. Bu iddialar bana mantıksız gelmiyor. Dolayısıyla Hamas içerisinde görüş ayrılıkları olabilir. Yahya Sinvar gibi meseleye idealist yaklaşanlar olduğu gibi Halid Meşal ve İsmail Haniye gibi ‘diplomasiye’ açık olan kişiler de var. Hamas’ın bugünlerde infaz ettiği kişiler mesela gerçekte kim? Sıradan İsrail’e çalışan, orada yaşayan vatandaşlar mı yoksa bunlar örgüt mensupları mıydı? Yine İsrail tarafından yeni bir örgüt kurulmaya çalışıldığı iddiaları da söz konusu. Biz yakında Gazze ve Batı Şeria’da alternatiflerin filizlenmeye başladığını görebiliriz.”

sputnik

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın