Hizbullah’ın silahsızlandırılması planı, İsrail’in Lübnan’ın güneyini bombalamasından sadece iki gün sonra, Lübnan hükümeti kabinesi tarafından kabul edildi.
- 7 Ekim ve İşgalcilerin Göçü
- İsrail’in Güç Dengesini Değiştirme Çabası
- Lübnan’ın İşgalinde Yenilgi
- Ateşkes ve Silahsızlandırma Söylentileri
- ABD’nin Planının Lübnan’a Dayatılması
- Silahsızlandırma Planının Genel Hedefleri
- ABD’nin Planının Ayrıntıları ve Aşamaları
- Tehdit Gölgesinde Onay
- Hükümet Kabinesinde Lübnan Ordusunun Planının Gündeme Gelmesi
- İstenmeyen Onay
Hizbullah’ın silahsızlandırılması meselesinin uzun bir geçmişi vardır ve yaklaşık yirmi yıldır bu yönde çabalar sürmektedir. 2006’daki 33 Gün Savaşı’nda İsrail’in Hizbullah karşısında ağır bir yenilgi almasının ardından, 1701 sayılı BM kararı çıkarıldı ve Hizbullah’ın silahsızlandırılması istendi. Ancak bu plan hiçbir zaman sonuç vermedi.
7 Ekim ve İşgalcilerin Göçü
7 Ekim 2023’te Gazze savaşı başladıktan bir gün sonra, yani 8 Ekim’de Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah’ın Filistin halkını desteklemek için Siyonistlerle çatışmaya girdiğini açıkladı. Hizbullah güçleri ortalama olarak her gün işgalcilere karşı operasyon düzenledi. Öyle ki işgal altındaki toprakların kuzeyi boşaldı. İsrail kaynakları, kuzey İsrail sakinlerinin göç ettiğini ve hükümetin onları yerleştiremeyeceğini açıkladı.
İsrail’in Güç Dengesini Değiştirme Çabası
Şehit Nasrallah’ın suikastının ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu terör saldırısını bölgedeki güç dengesini değiştirmek amacıyla gerçekleştirdiklerini söyledi. Başka bir deyişle, Netanyahu açıkça bu suikasttan önce güç dengesinin, en azından kuzey cephesinde, direnişten yana olduğunu ve bu operasyonla durumu değiştirmeyi amaçladıklarını itiraf etti.
Her ne kadar üst düzey komutanlar ve Hizbullah genel sekreterinin suikastı Hizbullah’a ağır darbeler indirmiş olsa da, Hizbullah’ın operasyonları devam etti ve hatta sayısı arttı. Bir gün içinde Hizbullah güçleri İsrail’e karşı 30’dan fazla operasyon düzenledi. Hassas güdümlü füzeler ve insansız hava araçlarıyla İsrail askerlerinin toplandığı bölgeleri hedef aldılar ve görüntüleri yayımladılar.
Lübnan’ın İşgalinde Yenilgi
İsrail ordusunun kapsamlı bir şekilde Lübnan’a güneyden girmesi, Siyonistlerin eski bir hayaliydi. Bu hayal önceki savaşlarda da başarısız oldu. Seyyid Hasan’ın şehadetinden sonra İsrail, bu hedefe ulaşabileceğini sandı. Nasrallah daha önce “Eğer İsrail tankları güney Lübnan’a girerse, onlardan geriye tek bir tank bile kalmayacak” demişti. Bu söz, onun şehadetinden sonra da gerçekleşti. Hizbullah güçleri sınırı geçmeye çalışan tankları vurdu ve geniş çaplı kara saldırısını engelledi.
Ateşkes ve Silahsızlandırma Söylentileri
Nihayetinde Kasım 2024’te Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlandı. İsrail onlarca yıldır şunları kanıtladı; İlk olarak, eğer savaşta üstünse, kolayca ve taviz vermeden ateşkese razı olmaz. İkinci olarak da ateşkes anlaşmalarına bağlı kalmaz.
Ateşkesin ana maddelerinden biri, İsrail’in Şubat 2025’e kadar güney Lübnan’daki 5 noktadan çekilmesi ve Lübnan ordusunun, BM barış gücüyle birlikte buralarda konuşlanmasıydı. Ancak yaklaşık sekiz ay geçmesine rağmen Siyonistler bu bölgelerden çekilmedi. Lübnan Cumhurbaşkanı sadece diplomatik girişimlerle meseleyi çözmeye çalıştı.
İsrail liderleri ve Netanyahu, savaşın ilk gününden bu yana asıl hedeflerinin Hamas’ı tamamen yok etmek olduğunu defalarca söylediler. Bu hedefe ulaşmak için çok sayıda operasyon planladılar ve 180 binden fazla Filistinliyi katlettiler. Ancak İsrail ordusunun raporuna göre, Hamas’ın şu anki savaşçı sayısı, 7 Ekim’dekiyle aynı düzeydedir. Bu da geniş çaplı suikastlara rağmen Filistin halkının sürekli olarak Hamas’a katıldığını gösteriyor. Bu, Hamas’ın en büyük güç kaynağıdır.
Şimdi Hizbullah konusuna dönecek olursak, onu yok etmek ve silmek, İsrail için Hamas’ı yok etmekten çok daha zor ve imkânsızdır. Siyonistler, bu hedefe ulaşamayacaklarını anladılar ve başka bir yol aramaya başladılar.
Bunun sonucunda Lübnan hükümeti üzerinden Hizbullah’ın silahsızlandırılması projesine yöneldiler. Bu projede ABD başrol oynuyor. Ateşkesten sonra Hizbullah’ın silahsızlandırılması konuşulmaya başlandı. Şubat 2025’te Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Murkus, Lübnan hükümetinin silahların tek sahibi olması gerektiğini söyledi.
ABD’nin Planının Lübnan’a Dayatılması
ABD Başkanı’nın Suriye ve Lübnan özel temsilcisi Tom Barrack, silahsızlandırma planını Lübnan hükümetine sundu. Bu, Lübnan’ın iç işlerine açık bir müdahale ve hükümete talimat vermek anlamına geliyordu.
7 Ağustos 2025’te Lübnan kabinesi bu planı görüştü. Hizbullah’a yakın 4 Şii bakan oturumu terk etti. Ancak plan genel olarak onaylandı.
Silahsızlandırma Planının Genel Hedefleri
ABD-İsrail planının hedefleri şunlardır:
- Hizbullah da dâhil olmak üzere silahlı devlet dışı aktörlerin kademeli olarak ortadan kaldırılması.
- Lübnan güçlerinin sınır ve iç bölgelerde konuşlandırılması.
- İsrail’in 5 noktadan çekilmesinin garanti altına alınması.
- Tutuklular meselesinin dolaylı müzakerelerle çözülmesi.
- Lübnan’ın İsrail ve Suriye ile daimi sınırlarının belirlenmesi.
ABD’nin Planının Ayrıntıları ve Aşamaları
ABD’nin önerdiği planın aşamaları şöyle:
- Birinci aşamada, Lübnan hükümeti 15 gün içinde, Hizbullah’ın 2025 yılı sonuna kadar tamamen silahsızlandırılmasını taahhüt eden bir kararname çıkarmalı. Bu aşamada İsrail, kara, hava ve deniz operasyonlarını askıya alacak.
- İkinci aşamada, Lübnan, 60 gün içinde silahsızlandırmayı fiilen başlatacak ve tüm silahların orduya teslim edilmesini öngören bir yasa çıkaracak. Bu aşamada İsrail, güneydeki mevzilerinden çekilmeye başlayacak ve İsrail’de tutuklu bulunan Lübnanlıları serbest bırakacak.
- Üçüncü aşamada, 90 gün içinde İsrail, elinde tuttuğu beş noktadan kalan iki noktadan da çekilecek.
- Dördüncü aşamada, 120 gün içinde Hizbullah’ın elindeki ağır silahlar, özellikle füzeler ve İHA’lar kaldırılacak. Bu aşamada ABD, Suudi Arabistan, Fransa ve Katar Lübnan’ın yeniden inşası için bir ekonomik konferans düzenleyecek.
Tom Barrack, Eylül başlarında İsrail’e giderek bu ülkenin başbakanıyla görüştü. Sızan haberlere göre, görüşmenin ana konularından biri Lübnan’dı ve İsrail, nihai hedefi olan silahsızlandırmaya adım adım ulaşmayı planlıyordu.
Tehdit Gölgesinde Onay
Hizbullah, iç barışı koruma vurgusuyla bu planı reddetti ve İsrail saldırıları sürerken ve belirlenen noktalardan çekilmemişken silahsızlandırmadan söz etmenin stratejik bir hata olduğunu belirtti.
Bu plan, ABD’nin açık tehditleriyle bu noktaya geldi. Öyle ki, ABD, yıl sonuna kadar Hizbullah silahsızlandırılmazsa İsrail’in tüm Lübnan’ı bombalayacağını söyledi.
Hükümet Kabinesinde Lübnan Ordusunun Planının Gündeme Gelmesi
5 Eylül 2025 Cuma günü Lübnan hükümeti, ordu komutanı Rudolf Heykel’in katılımıyla toplandı. Bu oturumda ordunun silahsızlandırma planı görüşüldü ve sonunda kabul edildi. Enformasyon Bakanı, planın ordu tarafından uygulanacağını açıkladı.
Gelen haberlere göre, 5 Şii bakan toplantıyı protesto amacıyla terk etti. Bunların dördü Hizbullah ve Emel Hareketi tarafından seçilmiş bakanlardı. Beşinci bakan ise bağımsız olan Fadi Meki idi.
Bu plan, İsrail’in Lübnan’a hava saldırısı düzenlemesinden sadece iki gün sonra onaylandı.
Başbakan Nevaf Selam, “Silahların ordu tekelinde toplanması süreci başlamıştır ve geri dönüş yoktur” dedi.
Plan, Lübnan halkının protestolarına yol açtı. Hizbullah destekçileri bu planı reddederek barışçıl sokak gösterileri düzenledi. Bazı kaynaklar, Hizbullah’ın silahsızlandırılması çabasının iç savaşa da yol açabileceğini düşünüyor.
İstenmeyen Onay
Cuma günkü onayda iki husus bulunmaktadır. Birincisi, ABD ve İsrail’in isteğinin aksine, silahsızlandırma için kesin bir tarih belirlenmedi. İkincisi de ordu planı uygulamaya başlayacak ancak mevcut lojistik, mali ve insan gücü imkânları sınırlıdır.
Bu doğrultuda, bazı Lübnan kaynakları, bu süreçte hükümet ve ordu üzerindeki ilk baskının azalmasının, Hizbullah ve Emel’in Başbakan ve Cumhurbaşkanıyla yaptığı istişarelerin sonucu olduğunu düşünüyor.
Lübnan kaynaklarının ifadesine göre, kabine toplantısında ordu komutanı şöyle dedi: “Lübnan ordusunun bu planı uygulayacak lojistik kapasitesi yoktur. Ordunun görevi, iç barışı korumaktır; içerideki bir tarafla sorun çıkarmak değildir. Ayrıca mali, idari ve lojistik koşullar dikkate alındığında, ordunun bu plan için süre belirleme kapasitesi de yoktur.”
İmkansız da olsa eğer varsayalım ki Hizbullah silahsızlandırılsa ya da bu yöndeki çabalar nedeniyle iç savaş çıksarsa, bundan ilk zararı Lübnan devleti ve halkı görecektir. Bu iki senaryodan her biri, İsrail’in aralıksız hava saldırılarına, güneyden kara harekâtına ve ülkenin işgaline yol açar. Tıpkı Suriye’de de yaşandığı gibi.
Farsnews’den tercüme edilmiştir