“Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslam’ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaat etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar. Artık bundan sonra kim inkâr ederse, işte bunlar asıl büyük günahkârlardır.” 1
Âyetin son bölümü ilahî hilafetin ve hak hükümetin kurulacağına işaret etmektedir. Böyle bir zaman diliminde mü’minler bütün despot yöneticilerden kurtularak özgür olacaklar, Allah’a ibadet edecek ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayacaklardır. Buradan da anlaşılıyor ki, Kur’an emre itaat için ibadet kelimesini kullanmaktadır. Allah Teâlâ’ya itaat etmek, O’na kulluk etmektir. Allah’tan başkasına itaat etmek ise şirktir. Bu cümle insanı dehşete düşürmektedir. Çünkü bir emre ilzâmî bir şekilde itaat etmek ibadet olarak değerlendirilmese de toplumsal yönden ibadet olarak değerlendiriliyor.
Hz. Resûlullah (s.a.a.) “Âsoğulları otuz kişiye varınca, Allah’ın malını kendi ellerinde dolaştıracakları bir nesne haline, Allah’ın kullarını kendisiyle bağış yapacakları bir mal haline, Allah’ın kitabını da şüpheli hale getireceklerdir” buyurdular. 2
Bu cümleler Emevîlerin zulmüne işaret etmektedir. Açıktır ki, Ümeyye oğulları insanları kendilerine kulluk etmeye davet etmemiş ve onları kendi köleleri olarak görmemişlerdir. Ancak onlar üzerinde bir istibdat kurmuşlardır. Resûl-ü Ekrem (s.a.a.) de uz görüşlülüğüyle bunu bir tür şirk olarak görmüştür. 3
———————————————
- Nur Sûresi, 55.
- Şerh-ü İbn Ebi’l-Hadid alâ Nehcü’l-Belâğa, Hutbe No:128.
- Mutahharî Külliyâtı, c. 2, s. 134.