Netanyahu’yu Ateşkese Zorlayan 7 Neden

Rai al-Youm’un Genel Yayın Yönetmeni ve tanınmış Filistinli analist Abdülbari Atvan, son yazısında Gazze Şeridi’ndeki ateşkes anlaşması meselesine ve Siyonistleri bu anlaşmaya yönelten faktörlere yer verdi. Atvan yazısında ateşkese, Siyonist ordunun Gazze Şeridi’nden kısmi çekilmesine ve esir takasına yol açan gerçek sebebin, ABD Başkanı Donald Trump’ın son basın toplantısındaki; “Netanyahu’ya, İsrail’in artık kendisine karşı birleşmiş olan tüm dünya ile savaşamayacağını söyledim.” sözlerinde özetlendiğini belirtti.

Dünya Siyonistlere Karşı 

Atvan, bunun dünyanın en güçlü ülkesinin başkanından gelen açık bir itiraf olduğunu belirterek, “Bu açıklama, İsrail’in artık bu savaşı sürdürme gücüne sahip olmadığını göstermektedir. Bunun yanı sıra, ABD liderliğindeki Batılı müttefikleri de tüm dünyaya karşı savaşma kapasitesini kaybetmiştir.” diye sözlerine ekledi.

Makalede, “Siyasi, askeri ve ekonomik olarak tüm dünyaya karşı savaşmak, kuşatma altındaki, açlık çeken bir direniş grubuna karşı 365 kilometrekareden biraz daha büyük bir bölgede (Gazze Şeridi’ne atıfla) yürütülen savaşa benzemez. Bu bölge ne ormanlara ne de dağlara sahiptir; burada yaşayan iki buçuk milyon insanın çoğu çocuk, kadın, yaşlı ve Güney Filistin’in işgal altındaki şehir ve köylerinden zorla göç ettirilmiş ailelerin evlatlarıdır. Bu aileler arasında benim ailem de bulunmaktadır.”

Filistinli yazar, “İsrail, az silaha ama güçlü bir iradeye sahip bir düşmana karşı iki yıllık bir savaş başlattı. Bu hareketin liderleri doğal bir zekâya ve davalarına derin bir inanca sahiptir. Bu dava, bölgedeki binlerce yıllık köklere dayanır. Onlar bu topraklara ait insanlardır; Siyonistler gibi yabancı ve işgalci değildirler.” ifadelerini kullandı.

Atvan, “İşte bu yüzden Siyonistler bu savaşı kazanamadı. Belki bazı katliam ve yıkım düzeylerinde ‘başarı’ elde etmiş olabilirler, ancak siyasi alanda büyük bir yenilgi yaşadılar; özellikle insani ve istihbarat alanlarında. Burada, Aksa Tufanı operasyonunun üzerinden iki yıl geçtikten sonra ortaya çıkan sonuçlardan söz ediyoruz. Hemen herkesin hemfikir olduğu bir konu var: Netanyahu’nun nihai hedefi, iktidarda mümkün olduğunca uzun süre kalmaktır. Ancak, ateşkes anlaşmasının birinci aşamasının kabul edilmesi bu hedefe ulaşmasını sağlayacak mı?” dedi.

Netanyahu’yu Gazze’de Ateşkesi Kabul Etmeye Zorlayan 7 Neden 

Söz konusu makaleye göre, bu soruya kesin bir cevap vermek için henüz erken olabilir; özellikle de anlaşmanın şu anda oldukça sınırlı ve henüz ilk günlerinde olduğu, ayrıca esir takası gibi temel maddesinin henüz uygulanmadığı dikkate alındığında. Bununla birlikte, Siyonistler ve destekçilerinin itiraf etmekten kaçındıkları gerçek şu ki, Netanyahu’yu anlaşmanın ilk aşamasını hızla kabul etmeye iten birçok neden bulunmaktadır:
– İşgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu, aldığı ağır yenilgilerin ardından zaman kazanmak, nefes almak ve iç siyasi ve askerî cephesini güçlendirmek istemektedir.

– Netanyahu, Donald Trump ve yönetimi üzerindeki etkisini yeniden tesis etmek için yeni bir strateji geliştirmeye çalışmaktadır ve içine düştüğü derin uluslararası izolasyondan çıkmayı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kendisini savaş suçlusu olarak mahkûm eden kararlarının uygulanmasını engellemeyi hedeflemektedir.

– Netanyahu, aynı anda savaş yürüttüğünü iddia ettiği yedi cepheden en az birinde askerî bir zafer kazanmayı arzulamaktadır. Özellikle, füze ve İHA saldırılarının hiç durmadığı Yemen cephesinde ya da tehditlere, saldırılara, yaptırımlara ve ABD ablukalarına boyun eğmeyen İran cephesinde bir başarı elde etmeyi hedeflemektedir.

– Siyonist rejimin Lübnan’a yönelik saldırıları, Hizbullah’ın İsrail’e karşı oluşturduğu tehdidi ortadan kaldıramamış ve bu büyük direniş hareketini silahsızlandıramamıştır. Hizbullah’ın ağır ve hafif tüm silahları hâlâ mevcuttur. Öte yandan, Hizbullah’ın yeni liderliğinin Siyonist rejimin saldırılarına karşılık verebilmek ve yeni füze ve İHA’lar üretme kapasitesini yeniden kazanmak için yeni bir strateji benimsemenin eşiğinde olduğuna dair raporlar yayımlanmıştır.

– Suriye’de Beşar Esad yönetimini devirmeyi hedefleyen proje, Siyonistlerin düşündüğü gibi direniş eksenini zayıflatamamış; aksine, bu ülkede Siyonist işgale karşı Suriye ulusal direniş cephesi oluşmuştur.

– Gazze Şeridi’ndeki direniş, iki ana askerî kolu olan Hamas’a bağlı İzzeddin el-Kassam Tugayları ve İslami Cihat Hareketi’ne bağlı Saraya El-Kudüs Tugayları sayesinde ayakta kalmakta ve giderek güçlenmektedir. İsrail’in direnişi zayıflatma ya da yok etme hedefiyle yürüttüğü saldırıların etkisi sınırlı kalmış, bu hedefleri gerçekleştirmeye yetmemiştir.

– Direniş, maruz kaldığı yoğun baskıya rağmen, hâlâ enkaz altından Siyonist yerleşimlere roket fırlatabilmekte, “Yasin” tanksavar roketleriyle İsrail tank ve zırhlı araçlarını hedef alabilmektedir. Savaşın uzaması, direnişin insan gücünü azaltmak bir yana, savaşçı sayısını önemli ölçüde artırmıştır. Direnişin silahları her evin, her çadırın ve her tünelin altında saklanmakta, bunların tamamen ortadan kaldırılması neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.

Direniş Her Şartta Devam Edecek 

Abdülbari Atvan makalesinin devamında, “Burada akla gelen soru, Siyonist esirlerin Tel Aviv’e dönmesinden sonra ne olacak? İkinci ve ardından üçüncü bir aşama olacak mı? Donald Trump, Nobel Ödülü’nü alamayıp en büyük hayaline ulaşamayınca, Gazze ateşkes anlaşmasını tamamlamak için çabalarını sürdürecek mi? ABD ve İsrail’in en önemli hedefi olan direnişin silahsızlandırılması gerçekleşecek mi? Son olarak, müzakereler ve arabuluculuk girişimleri yeniden başlayacak mı ve bu ne kadar sürecek?” gündeme getirdi.

Rai al-Youm gazetesinin genel yayın yönetmeni Atvan, “Yeni ve farklı bir sahnenin ortaya çıktığı önümüzdeki günlerde daha da karmaşık hâle gelecek konulara aceleci cevaplar vermek istemiyoruz. İngilizlerin bir atasözü vardır: ‘Köprüye vardığımızda üzerinden geçeriz.’ Şimdilik çıkarabileceğimiz sonuç şudur: Önümüzdeki günler, direniş tugaylarının son derece dikkatli davranmasını gerektiriyor; zira hain bir düşmanla karşı karşıyayız ve Trump ile yönetimi, Gazze’ye yönelik soykırım savaşında işgalci rejimle en üst düzeyde işbirliği yapmaktadır.” ifadeleri kullandı.

Makalenin sonunda şu değerlendirmeye ter alıyor: “İkinci ya da üçüncü aşama veya ateşkesin devamı ve yardımların Gazze’ye girişi hiç gerçekleşmeyebilir. Dolayısıyla mevcut anlaşma krizin çözümü anlamına gelmemekte; aksine krizi daha da karmaşık hâle getirmektedir. Ancak kesin olan bir şey var: Direniş devam edecektir ve Batı Şeria’ya da yayılacaktır. Yemen’in Gazze’ye verdiği destek modeli, diğer cephelerde de tekrarlanacaktır. Gelecek gelişmeler her şeyi netleştirecektir.”

Bu Haberi Paylaş
Yorum Bırakın