RASTHABER ailesi olarak Hz. Hüseyin'nin (as) dünyaya teşrifleri münasebetiyle tüm insanlığa, mustazaflara ve özellikle de müminlere tebriklerimizi arz ederiz.
İMAM HÜSEYİN'İN DOĞUMU
Ebu Abdullah Hüseyin… Ali b. Ebu Talib'in oğlu… Pak Ehl-i Beyt İmamları'nın üçüncüsü… Resulullah'ın (s.a.a) iki torunundan ikincisi… Cennet gençlerinin efendisi… Mustafa'nın (s.a.a) gülü… Aba ashabının (Âl-i Aba) beşincisi… Şehitlerin efendisi… Annesi, Resulullah'ın kızı Fatıma…
Doğum Tarihi
Tarihçilerin büyük çoğunluğu, onun Hicret'in dördüncü yılının şaban ayının üçüncü gününde dünyaya geldiği kanaatindedirler.Hicret'in üçüncü yılında doğduğu kanaatinde olan tarihçiler de var.
Mübarek Bebek
Dünya kadınlarının efendisi Fatımatü'z-Zehra (a.s), bu mübarek yavrusunu dünyaya getirdi. Derhal Resulullah'a (s.a.a) müjde verildi. Resulullah (s.a.a), hemen Ali ve Fatıma'nın evine gitti. Esma bint-i Umeys'e: "Ey Esma! Bana oğlumu getir." dedi. Esma, bebeği Resulullah'a (s.a.a) götürdü. Beyaz bir bez parçasına sarılmıştı. Resulullah (s.a.a), büyük bir sevinç duydu ve bebeği bağrına bastı. Sağ kulağına ezan, sol kulağına da kamet okudu. Sonra bebeği kucağına aldı ve ağlamaya başladı. Esma dedi ki: "Anam ve babam sana feda olsun, niçin ağlıyorsun?" Buyurdu ki: "Şu oğlum için ağlıyorum." Dedi ki: "Daha şimdi doğdu!" Buyurdu ki: "Ey Esma! Benden sonra sapık bir grup onu öldürecek. Allah, onlara şefaatimi nasip etmesin…"Sonra Resulullah (s.a.a), Ali'ye (a.s): "Oğluma ne ad verdin?" dedi. Ali (a.s) cevap verdi: "Ya Resulallah! Senden önce ona isim verecek değilim…"
Bu sırada Allah'ın sevgili Peygamber'ine (s.a.a) vahiy geldi, Allah'ın yeni doğmuş bebeğe verdiği isim bildiriliyordu. Resulullah (s.a.a), uğurlu yavrusuna vereceği isme ilişkin Allah'ın emrini alınca, Ali'ye (a.s) döndü ve şöyle dedi: "Onun adını Hüseyin koy."Doğumun yedinci gününde Resulullah (s.a.a), Hz. Fatıma'nın (a.s) evine gitti ve torunu Hüseyin için akike kurbanı olarak bir koç kesti. Bebeğin saçlarının tıraş edilmesini ve saçlarının ağırlığınca gümüşün sadaka olarak verilmesini, ayrıca sünnet edilmesini emretti."Böylece kardeşi Hasan için yapılan merasimler, Resulullah'ın (s.a.a) yeni doğmuş torunu Hüseyin için de gerçekleştirildi.
Hz. Peygamber'in Hüseyin'e Verdiği Önem
Hüseyin ile (a.s) ilgili olarak Peygamber efendimizden (s.a.a) birçok hadis rivayet edilmiştir. Bu rivayetler, Hüseyin'in (a.s) risalet ve ümmet dünyasında işgal ettiği yüksek makamı gözler önüne sermektedir. Hüseyin'in (a.s) yüce makamını algılayabilmek için bu rivayetlerden birkaçını örnek olarak sunuyoruz:
1- Selman, Resulullah'ın (s.a.a) Hasan ve Hüseyin hakkında şunları söylediğini duyduğunu anlatır: "Allah'ım! Ben bu ikisini seviyorum, sen de onları ve onları sevenleri sev."
2- "Kim Hasan'ı ve Hüseyin'i severse, ben de onu severim. Ben kimi seversem, Allah da onu sever. Allah kimi severse, onu cennete koyar. Kim ikisine buğzederse, ben de ona buğzederim. Ben kime buğzedersem, Allah da ona buğzeder. Allah kime buğzederse, onu ebedî kalmak üzere cehenneme atar."
3- "Şu iki oğlum, benim dünyadaki güllerimdirler."
4- İbn Mes'ud'un şöyle dediği rivayet edilir: Resulullah (s.a.a) namaz kılıyordu, Hasan ve Hüseyin geldiler, Resulullah'ın (s.a.a) sırtına bindiler. Resulullah (s.a.a) başını secdeden kaldırırken onları yumuşak ve şefkatli bir şekilde tutup indirdi. Tekrar secdeye gidince, onlar da tekrar sırtına çıktılar. Namazını tamamlayınca birini sağ dizine, birini de sol dizine oturttu. Sonra şöyle dedi:"Beni seven, şu ikisini sevsin."
5- "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim. Allah, Hüseyin'i seveni sevsin. Hüseyin torunlardan bir torundur."
6- "Hasan ve Hüseyin, benden ve babalarından sonra, dünya ehlinin en hayırlılarıdır. Anneleri de, dünya kadınlarının en üstünüdür."
7- "Hasan ve Hüseyin, cennet gençlerinin efendileridir.
Künyesi ve Lâkapları
Künyesi, Ebu Abdullah'tır.
Lakapları ise şunlardır: er-Reşid, el-Vafî, et-Tayyib, ez-Zeki, el-Mübarek, et-Tâbi Li Merzati'llah, ed-Delil Alâ Zati'llah, es-Sibt.Derece olarak en meşhur lâkabı ise, dedesinin (s.a.a) kendisi ve kardeşi ile ilgili olarak söylediği şu sözdür:İkisi cennet gençlerinin efendisidirler.
- Tarih-u İbn Asakir, 14/313; Makatilu't-Talibin, s.78; Mecmau'z-Zevaid, 9/194; Üsdü'l-Gabe, 2/18; el-İrşad, s.18- Usul-u Kâfi, 1/463; el-İsabe adlı eserin dipnotu olarak basılan el-İstiab, 1/377- Biharu'l-Envar, 43/242- İ'lamu'l-Vera bi A'lami'l-Huda, 1/427- Uyun-u Ahbari'r-Rıza, 2/25; İ'lamu'l-Vera, 1/427- el-İrşad, 2/28- el-İrşad, 2/28- el-İrşad, 2/28; Buharî, 2/188; Tirmizî, 5/615, H. 3770- Müstedrek, Hâkim, 3/166; Kifayetu't-Talib, s.422; İ'lamu'l-Vera, 1/432- Biharu'l-Envar, 43/261; Ahmed, 4/172; Tirmizî, 5/658, H. 3775- Bihar'ul-Envar, 43/261; Uyun-u Ahbari'r-Rıza, 2/62- İbn Mace, 1/56; Tirmizî, 5/614, H. 3768; Bihar'ul-Envar, 43/265- Bihar'ul-Envar, 43/254. Ayrıca bk. el-Menakib, 3/50- Bihar'ul-Envar, 43/285, 286. Ayrıca bk. Zehairu'l-Ukba, s.130- A'yanu'ş-Şia, 1/579