Peki, bu durum karşında biz Müslümanlar ve dünya kamuoyu ne
yaptık? Klavyeler başına geçip devlet erkânından kurumlara STK'lara kadar
hepimiz tweet attık ve kınadık.
Bundan Daha iyisini Yapamaz Mıydık?
Evet, Türkiye tarafından Konsolosluğumuz Maslahatgüzarlığına
çekilmiştir fakat bu yeterli midir? Çok daha ciddi yaptırımlar uygulanamaz mı?
İsrail ile yapılan tüm ticari ilişkiler durdurularak, ticari
ilişkilerin iki taraflı olarak askıya alınması veya iptal edilmesi mümkün değil
midir?
Bununla birlikte biz Türkiye Cumhuriyeti olarak
"Kırmızı Çizgimizdir" dediğimiz Kudüs ve Filistin ile neden ticari
ilişkilerimizi geliştirmiyoruz ve Filistinli kardeşlerimizi neden İsrail
mallarına mahküm ediyoruz?
Yardıma muhtaç olan ülkelere tıbbi malzeme, aşı veya pcr
testi vb. diğer ihtiyaçları gönderirken, İsrail zulmü altında olan
Filistinlilere bu tür yardımlar neden gönderilmiyor?
Bizler Filistin'e giriş yaptığımızda İsrail bizden vize
istemektedir. Biz neden İsrail'den vize istemiyoruz? Neden İsrailliler bizim
topraklarımıza ellerini kollarını sallayarak girebiliyorlar? Hali hazırdaki
durumdan dolayı İsrail bizlerden pcr testi istiyor ve gerekli bulduğunda ise
direk karantinaya alabiliyor... Biz devlet olarak İsrail'den ne vize soruyoruz
ne test istiyoruz nede karantina uyguluyoruz, neden?
Tüm bunların yanında en önemlisi bu işe ciddi anlamda el
koymak olsa gerek. Bunun en büyük adımını rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan
atmıştır. Bunca yapılan zulüm karşısında Erbakan tarafından gündeme getirilen
ve 1997 yılında Oslo'da imzalanan anlaşma neden yeniden gündeme getirilmiyor?
Ciddi bir adım için hala ne bekleniyor?
Neden Hala Asker Göndermiyoruz?
Erbakan Hocanın gayretleriyle; 15 Ocak 1997 tarihinde
Filistin yönetimiyle İsrail arasında El-Halil şehrinin Filistin yönetimine
devri anlaşması imzalanmış ve anlaşmayı müteakiben bölgedeki barışın korunması
için de 30 Ocak 1997 tarihinde Oslo'da imzalanan bir ikinci anlaşmayla Türkiye,
Danimarka, Norveç, İsveç, İtalya ve İsviçre tarafından bir barış gücü
oluşturulmasına karar verilmişti.
Filistin'e asker gönderme önerisi TBMM'nin 20 Şubat 1997
tarihli 59. oturumunda görüşülmüş ve bütün partilerin oy birliğiyle kabul
edilmişti. imzalanan bu anlaşma 04.02.1997'de Bakanlar Kurulu onaylamıştir.
Tasarı Meclis'e sevk edilmiş ve Anayasa'nın 92. maddesine göre bölgeye asker
gönderilmesi için Meclis'ten izin talebinde bulunulmuştu.
Geçmişte atılmış bu adımın şu an devamının getirilmesi artık
zaruridir. "Yüz yıldır hiç bu kadar güçlü olmadık." iddiasındaysak bu
duruma karşı tüm dünyaya kesin ve sert bir fiiliyat ile bunu ifade etmemiz
gerekmektedir.
Rahmetli Erbakan Hocamız "İsrail'le barış olmaz! Onlar
bu barıştan anlamaz! Onlar güçten, zordan, savaştan anlar! Onlara anladığı
dilden hitap etmek zorundasınız!" derken sonuna kadar haklıydı. Filistinli
kardeşlerimizin gördüğü zulüm ve Mescid-i Aksa'nın uğradığı hakaretler bu
cümlenin teyididir. Hiç şüphesiz Peygamber vasiyetine sahip çıkmamak bu ümmetin
felaketini hazırlayacaktir. Bu durum karşısında şimdi değilse ne zaman elimizi
taşın altına koyacağız?
Bizler YENİAD olarak bu duruma derhal ciddi bir müdahalenin
yapılmasını ve bizlere düşen her ne ise ardında durarak Filistinli
kardeşlerimizin ve ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın ardında duracağımızın
bilinmesini isteriz.
YENİAD Yönetim Kurulu
Yeni Bir Dünya Sanayici ve İş Adamları Derneği