05 Eylül 2021 tarihli ve 31589 (mükerrer) sayılı Resmi
Gazetede 2022-2024 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program yayımlandı.
Bundan önceki son iki Orta Vadeli Program Berat ALBAYRAK'ın
bakanlığı döneminde "Yeni Ekonomi Programı" adı altında
yayımlanmıştı. Anlaşılan, Berat Beyle başlayan isimlendirme uygulaması Berat
Beyin Bakanlıktan gitmesi ile terk edildi. Artık 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununun 16. madde başlığı ve içeriğine uygun şekilde "Orta
Vadeli Program" isimli politika belgesi ile karşı karşıyayız.
Orta Vadeli Program nedir?
Merkezi Yönetim Bütçesinin hazırlanma sürecinin başlatan
Orta Vadeli Program, makro politikaları, ilkeleri, hedefleri ve gösterge
niteliğinde temel ekonomik büyüklükleri, gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir
ve gider tahinleri, bütçe dengesi ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin
ödenek teklif tavanlarını içeren temel politika dokümanıdır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Strateji ve
Bütçe Başkanlığınca her sene üç yıllık bir perspektifle hazırlanmaktadır.
Cumhurbaşkanı Kararı olarak Resmi Gazete'de yayımlanarak resmileşmektedir.
Orta Vadeli Program,
2023 vizyonunun hayale dönüştüğünü tescilledi
Orta Vadeli Programlar üç yıllık perspektifle hazırlandığı
için 2023 yılına ilişkin büyüme ve diğer bazı makro ekonomik büyüklüklere
ilişkin tahminleri de görmek mümkün hale geliyor.
2021-2024 dönemi için OVP'de yer alan büyüme öngörüleri
aşağıdaki gibidir. Buna göre 2023 yılında milli gelirin 925 milyar dolar
olacağı öngörülmektedir. Bu öngörü 2021 yılında %9, 2022 ve 2023 yıllarında
sırasıyla %5 ve %5,5 büyüyeceğimiz varsayımına dayanıyor.
Varsayalım ki varsayımlar gerçekleşti bu durumda bile AKP
2023 Vizyon Belgesinde 2023 için yer alan 2 trilyon dolarlık milli gelir
hedefinin %50'sine bile ulaşamamış olacağız. Ciddi bir vizyon hatası veya
vizyonun hayale dönüşmesinin tescili söz konusu OVP'de.
Aynı şekilde AKP'nin 2023 vizyon belgesinde yer alan kişi
başına 25 bin dolar gelir vizyonu da hayal olmaktadır. Çünkü 2023 için OVP'de yer
alan öngörü 10.703 dolardır.
İşsizlik ve enflasyon ile ilgili hedefler ile tahminleri hiç
zikretmiyorum bile.
Orta Vadeli Programa
göre yüksek bütçe açıkları ve vergi yükü bizi bekliyor
Orta Vadeli Programın "Kamu Kesimi Genel Dengesi"ne ilişkin bölümü, son yıllarda artan bütçe açığının önümüzdeki yıllarda da artarak devam edeceğini göstermesi açısından ümit kırıcıdır.
Yukarıdaki tabloya göre 2021 yılında Merkezi Yönetim Bütçesi
açığının 230 milyar lira olması öngörülürken, bütçe açığı 2022 yılında 278,4 ve
2023 yılında 390,2 milyar liraya kadar çıkacak. Bunun anlamı, yüksek faiz
yüküne katlanın, mali disiplini unutun ve yeni vergilere hazır olun demektir.
Eğer erken seçim olmaz ise 2023 yılında yapılacak seçim nedeniyle iktidarın
harcama musluklarını daha da açma ihtimali bu açığı öngörülenden daha da fazla
büyütebilir. Açık kalemi içinde Sosyal Güvenlik açıklarındaki devasa artış da
ayrıca incelenmeli. Her yıl katlanarak artması öngörülen SKG açıkları söz
konusudur.
Devletin Faiz harcamalarının 2023 yılında 304 milyar TL'ye
ulaşması öngörülüyor. İnanılması güç bir rakam. Ödediğimiz vergilerin 304 milyarı
faize gidecek. Aynı dönemde yatırıma gidecek tutar ise sadece 221.6 milyar TL
olacak.
Artan vergi yüküne
hazır olun
Faize için bir yılda bütçeden 304 milyar ödenecekse, bu gider elbette vergilerle karşılanacaktır. Artan harcamalar ve bütçe açıkları vergi yükünün artması sonucunu doğuracaktır. Nitekim orta vadeli programda vergilerin her yıl önemli ölçüde artması öngörülmektedir.
2021 yılında 1 trilyon 74,6 milyar lira vergi toplanması
öngörülürken, 2023 yılında bu öngörü 1 trilyon 470,8 milyar liradır. 2023
yılında 2021 yılına göre neredeyse %40 daha fazla vergi toplama öngörüsü söz
konusudur.
Vergi yine tabana
yayılacak
Vergi literatüründe vergi tabanının genişletilmesi diye bir
kavram vardır. Bunun anlamı, daha önce vergi alınmayan unsurların ve kişilerin
kapsama alınmasıdır. Böylece vergi yükünün daha geniş bir kesim tarafından
çekilmesi hedeflenir. Doğru ve vergi adaletine uygun bir yaklaşımdır.
Ancak bizde Maliye Bakanları dahil pek çok kişi, "Vergi
tabanını genişletme" politikası yerine "vergiyi tabana yayma"
politikasından bahsetmektedir. Bakın Orta Vadeli Program gibi önemli bir
politika dokümanında bile verginin tabana yayılacağından bahsediliyor. Terimin
yanlış kullanılması söz konusu ise vahim bir durum. Yok, zihnin dışa vurumu ise
daha da vahim bir durum söz konusudur.
Aşağıdaki metin OVP'nin 7. Kamu Maliyesi bölümünden bir paragraftır.
Aynı paragrafta bir yandan vergilemede adaletten bir yandan
verginin tabana yayılmasından bahsediliyor. Ne yaman bir çelişki. Oysa biz
yıllardır ne diyoruz:
Anlaşılan, Bakanlar değişiyor, ancak söylem ve eylemler ile
vergi yükünün altında kalanlar hiç değişmiyor.
*Ozan Bilgöl'ün Vergiye Dair sitesinden alınmıştır –Yazıyı Kaynağından Okumak İçin Tıklayınız