İran Mehr Haber Ajansı Dış Haberler Müdürü Mehdi Azizi
Türkiye Merkezli United World International’e verdiği demeçte bölgedeki
gelişmeleri değerlendirdi.
Azizi'nin değerlendirmeleri şöyle:
1. Ankara-Şam arasında temasların başladığı söyleniyor.
Bu konuya dair bilginiz var mı, nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ankara ile Şam
arasındaki temaslar birkaç ay önce başlamıştır. Bunun nedeni Türkiye’nin
bölgedeki gelişmelere ilişkin yanlış politika ve yanlış hesaplamalarını kabul
etmesidir. Öte yandan Türkiye, içeride özellikle ekonomik zorluklar ve liranın
değer kaybı da dahil olmak üzere önemli sorunlarla karşı karşıyadır.
Türk askerlerinin İdlib’de, Suriye sınırlarında ve gerilim
bölgelerinde konuşlandırması da Türkiye’ye mal olan sorunlardan biridir. Bu
nedenle politikalarını gözden geçirmesi gerekiyor.
Ben bunun bir taktik olduğunu düşünüyorum ve sürdürülebilir
olmayacağına inanıyorum.
2. İsrail, Suriye'ye üst üste hava saldırılarında
bulunuyor. İran'a yakın grupların bu saldırılarda vurulduğu söyleniyor. Bu
iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Lübnan, Suriye ve Irak'taki direniş ekseni, İslami direniş
söylemini ve Tahran'ın söylemini yürütmektedir. Dolayısıyla Suriye, Lübnan,
Irak ve direniş eksenine yönelik herhangi bir saldırının İran'a yakın gruplara
yönelik bir saldırı olarak değerlendirilmesi doğaldır. Elbette Siyonist Rejim
Suriye veya Lübnan ile işi yokmuş ve bu saldırıları İran müdahale ettiği için
yapıyormuş gibi davranmaya çalışıyor. Ancak böyle bir şey yok. Bu saldırın
temelde Suriye veya İran’a yakın gruplarla ya da bu tür şeylerle ilgisi yok.
Siyonist Rejim bu tür saldırılarla kamuoyunu kendi iç
sorunlarından saptırarak Yahudi cemaatinin güvenini sağlamaya çalışıyor. Onlar
bu tür saldırılarla Hizbullah ve direniş grupları karşısında uğradığı
yenilgilerini telafi etmeye ve kaybettiği özgüvenlerini yeniden kazanmaya
çalışmaktadır.
3. BAE başta olmak üzere Fars Körfezi'ne kıyısı olan
ülkeler Suriye ile ilişkileri normalleştirme adımları atıyor. Siz bunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Bunun asıl nedeni Suriye krizinden on yıl sonra
hesaplamalarının yanlış çıkmasıdır. Onlar Suriye’nin ilk aylarda çökeceğini
düşünmüştü. Suriye’nin bölünmesi ve ABD özellikle de Trump üstünde hesap
açmışlardı. Biden döneminde Arap ülkelerinin umutları daha arttı. Bu ülkeler
bugün geri dönmekten başka seçeneklerinin olmadığı sonucuna varmışlardır.
Suriye'nin Arap Birliği'ne yeniden katılması ve Arap
ülkelerinin Suriye’ye geri dönmesi konusunda da bazı medya kuruluşları Arap
ülkelerinin Suriye’den bazı tavizler aldığını ve şimdi geri döndüklerini
söylemeye çalıştılar.
Bütün bunlar onların pişman olduklarını ve bunu mecburen
yaptıklarını gösteriyor.
Siyasi baskı, ABD’nin bölgesel politikalarını değiştirmesi,
ABD’lilerin Afganistan’dan çıkması, Türkiye’nin yanlış tutumları ve BAE’nin
Yemen’deki sıkıntıları bunun gerçekleşmesine neden olmuştur.
4. Astana mekanizmasının işlerliğini ve geleceğini nasıl
görüyorsunuz?
Tahran, krizleri çözecek her türlü barışçıl çözümü
memnuniyetle karşılıyor. Bu tür siyasi süreçler, iyi deneyimler olmasa ve
ABD’liler siyasi süreçte çözülebilir bir olayın çözülmesini engellemeye çalışsa
da Tahran’ın rolü çok önemlidir.
5. BAE yetkilileri Türkiye, Suriye ve İran'a ziyaretlerde
bulundular. BAE'nin diplomatik açılımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
BAE’lilerin bu davranışları ve Türkiye, İran ve Suriye’ye
ziyareti onların bölgedeki çalkantılı durumdan duyduğu endişelerinden
kaynaklanmaktadır. Onlar Amerikalılara ve Suudilere güvenemeyeceklerini
hissettiler. Yemen'de de BAE ve Suudiler arasında anlaşmazlık olduğunu gördük.
Öte yandan BAE’liler diğer kozları da kullanmaları gerektiğini
düşünüyorlar. Bu daha ziyade İran ve Suriye için geçerlidir.
BAE’lilerin endişelerinin önemli bir kısmı ABD politikalarının mevcut durumundan kaynaklanıyor. Öte yandan durumun ABD-Suudi senaryolarına göre ilerlemediğini düşünüyorlar.
Mehr